"Günaydın Bayan Park." Bayan Park kelimesini duymamla kafamı bilgisayarımdan kaldırdım, sırf sabahları onu odasına giderken görebileyim diye masamın yerini değiştirmek zorunda kalmıştım ki bu bana pahalıya patlamıştı, Jisoo bu masa için bana yemek ve kıyafet alışverişini kitlemişti. Chaeyoung'ı sabahları, öğle arası ve akşam çıkışı dışında göremiyordum, günde üç olan bu sayı bazen ikiye bile iniyordu. Mesai saatlerinden daha uzun saatlere kadar çalışmaya devam ediyordu. İşine fazlasıyla önem veren bir insandı.
"Salyaların klavyeye dökülmeye başladı Lisa, kapat şu ağzını."
Sanki salyalarım cidden dökülmüş de onları siliyormuşum gibi yaptım. Jisoo gözlerini devirdi, Chaeyoung bu sırada ofisine çoktan girmişti bile. Ofisin duvarları cam olsa diye çok dua ediyordum bazen, bazense o ofisin içinde yalnızca ikimizin olduğunu hayal edip duvarların duvar olduğu için seviniyordum.
Gözlerimi sonunda odasının kapısından çekip Jisoo'ya çevirdiğimde ilgisini benden çekmiş bilgisayarda bir şeyler yazıyordu. Jisoo'nun dikkatini çekmek için olduğum yerde ofladım ve hareketlendim. "Offf." Jisoo tamamen görmezden geldi. Bu sefer daha sesli bir şekilde ofladım. "Ooooff ya." Jisoo kafasını kaldırıp boş gözlerle suratıma baktı. "Ne olduğunu sormayacak mısın?"
"Hayır Lisa."
Oflarken kaldırdığım ellerimi havadan indirip masanın kenarlarına koydum ve kendimi itip dönen sandalyede kendi etrafımda döndüm. "Ama canım çok sıkkın Jisoo, birileriyle paylaşmaya ihtiyacım var." Ben dönmeye başladığım an gözlerimi üstümden çekip geri bilgisayar klavyesine indirmişti ama yine de bana cevap verdi.
"Benim de şu projeyi bitirmeye ihtiyacım var ve senin Chaeyoung'a olan karşılıksız aşkını dinleyecek zamanım yok Lisa." Sandalyem dönmeyi bırakınca kendimi masaya doğru geri çektim ve kollarımı önümde bağladım. "Bazen çok kırıcı oluyorsun." Bana bakmadan cevapladı.
"Biliyorum."
Öğle arasında yemekhaneye inmiştik, yemek sırasının sonundayken son kalan iki yoğurdu da aldıktan sonra Jisoo'nun oturduğu masaya gittim.
"Neden iki yoğurt aldın?" Jisoo'ya cevap vermek yerine sırayı izlemeye devam ediyordum. Chaeyoung'ın sekterini sırada gördüğümde ilgiyle kızı izlemeye devam ettim. Kız yemeğini alıp sona geldiğinde yoğurt sorduğu an dönüp Jisoo'ya bakıp gülümsedim, ne olduğunu hala anlamamıştı. Kız boş masalardan birine geçip oturduğunda hemen yoğurtlardan birini aldım ve kızın masasına ilerledim.
"Ne zaman şu kıza yalakalık yapmayı bırakacaksın?"
Jisoo'yu duymazdan gelip kıza ilerlemeye devam ettim. Masasının yanına geldiğimde yoğurtu ona uzattım. "Ben fazladan almıştım, alsana." Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Hayır, hayır gerek yok. Çok kibarsın ama teşekkür ederim." elini sağa sola sallayarak konuştu. Yoğurdu tepsisine koyup masada karşısına oturdum. "Hadi ama, biz arkadaşız böyle davranmana gerek yok." Kesinlikle arkadaştık, ismini bile hatırlatamıyordum. İki haftadır laf arasında ismi geçsin diye uğraşıyordum ama bir türlü ismini tekrardan söylememişti. Yoğurdu alıp gülümseyip kafasını iyice önüne eğmişti, çekingen, utangaç ama çok çalışkan bir kızdı. Şirkette hiç arkadaşı yoktu.
"Nasılsın?" aramızdaki sessizliği bozmak için konuştum. Ellerimin ikisi de masanın üstünde bağlamıştım, kafamı ellerimin üstüne koydum. Kız bana cevap verecekken duraksadı, arkama bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mask on (chaelisa)
FanfictionLisa sabahları iş kadını geceleri ise Pranpriya olarak Chaeyoung'un kirli rüyalarının ana karakteri.