Kendime gelmem sadece bir kaç dakikamı almıştı hızlı bir şekilde ayağa kalkarken korku dolu gözlerle tanji'ye bakıyordum ama o da başını bilmiyorum dercesine salladığında içine düştüğüm dehşet duygusu beni ele geçirmişti ....Biliyor olamazdı değil mi ?
-Neden bahsediyor
soruyu soran Rein di ve verecek bir cevabım yoktu
-H-hiçbir bilgim yok
'lanet olsun kekelemiştim'
bana dikkatlice baktıktan sonra kafasını diğer dört tanrıya çevirdi
-Hadi akademiye gidelim
benim elimden tuttu ve ilerlemeye başladık büyük kapıdan çıkarken son kez tahta baktım ve ardından gülümseyerek rein'e döndüm
-Bir daha buraya dönecek miyim
-Tabi ki burası senin evin sadece toplantı olduğu zamanlarda akademiye gelmek zorundasın ve birden ders verdiğin zamanlarda
-Ders?
-Her yüce'nin kendi sınıfı vardır ve o sınıfa ders verir. Nyx'in sınıfına uzun süredir vien ders veriyor yada vermeye çalışıyor desek daha doğru olur
dedi küçük bir kıkırtı eşliğinde onunla aş zamanlı olarak vien'in homurdandığını duymuştum. Vien'in bu davranışı ile dudaklarım istemsizce yukarıya doğru kıvrıldı. bir süre yürüdükten sonra garip bir koridora girdik. Bu koridorda bir sürü garip -garip derken güzel ve hayran kalınası şekilde- hayvanların taştan heykeller vardı tabi bunlara hayvan demek ne kadar doğru ise. bir süre sonra bir bibloya gözüm takıldı. Siyah gökyüzünü ve gecenin karanlığına bürünmüş denizi aydınlatan bir dolunay ve kayalıkların üstünde şaha kalkmış bir siyah at -yada kanatlı at mı demeliyim-
-Çok güzel...
-Evet çok güzel değil mi... Bu gece'nin atı kara pegasus normal pegasuslara kıyasla türünün tek örneğidir tabi onu Nyx gittiğinden beri gören olmadı
-Neden?
*Çünkü o benim sadık atım*
kafamda yankılanan kadın sesi ile başıma şiddetli bir ağrı girdi ve dizlerimin üzerine çökmek zorunda kaldım
-Sora iyi misin?
-E-e-ev-evet... evet iyiyim
-Neler oldu sora?
-Kafamda ka...
*SAKIN!!...Sakın sora onlara ne olduğunu söyleme*
kafamın içindeki kadın sesini dinledim ve ne söyleyeceğimi düşündüm
-kafam birden çok ağrıdı sanki balyozla vurulmuş gibi oldu
-anlıyorum akademiye gidince şifacının yanına da uğrayalım
-T-tabi
ardından yine devasa bir pencerenin önüne geldik vien kısık sesle yine garip bir şeyler söyledikten sonra pencere açıldı ve ilkinden alışık olduğum için kendimi bıraktım ilk başta bir yere tutunma hissi ile ellerimi ve vücudumu hareket ettirdiğimde bir adet Isac ile çarpışmam kaçınılmaz oldu. Şaşkınlıktan gözlerim açılırken onun gözlerinden saliselik de olsa geçen şefkat duygusunu görmüştüm ama o ardından homurdanarak başını çevirdiğinde gülme hissimi bastıramadım ve dudaklarımdan küçük bir kıkırtı döküldü ve yan profilden Isacin'de tebessümünü gördüğüme eminim. biraz sonra vücudumdaki akımın gittiğini hissettiğimde 'U' şeklinde devasa bir şato benzeri yerde durduğumuzu gördüm. Rein yine elimden tutarak beni çekiştirmeye başladı biz büyük kapıdan içeri girdikten sonra etraftaki kalabalığa baktım herkes şaşkınca bize bakıyor ve ardından başlarını öne eğerek iki tarafa açılarak bize yol veriyorlardı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızlığın Öyküsü
AcakSanki gökyüzündeki yıldızlar sahibi gittikten sonra orda durmaktan sıkılarak yeryüzüne mor ve siyahın birbiriyle uyumlu olan saçlara düşerse...Siyah gökyüzü yıldızların peşinden giderek bir bedenin gözlerine hapsolursa...Ve bu uyum içinde ki bedenin...