"Haruto ile jeongwoo"
Doyoungla kütüphaneye doğru yürüyorduk. Grup ödevi almıştık. Bu yüzde araştırma yapmak için kütüphaneye gidiyorduk. Ödev sadece ikimiz için değildi sınıf arkadaşlarımız haruto ve jeongwoo da vardı.
Jeongwoo ile iyi anlaşıyorduk bir kaç konuşmamız vardı. Ama haruto ile hiç aramızda sohbet olmamıştı. Jeongwoo ile haruto geçen sene çıkmaya başlamışlardı. Haruto tüm sınıfın önünde ona çıkma teklifi etmişti. Jeongwoo da tüm sınıfın önünde seni arkadaşım olarak görüyorum demişti. Ama sonrasında jeongwoo haruto gibi tüm sınıfın önünde kabule etmişti. Hatırladığım kadarıyla sadece 2 gün ayrı kalmışlardı.onların yedikleri içtikleri asla ayrı gitmezdi ve jeongwoo da harutoyu üzgün görünce 2 gibi sonra sınıfın ortasında kabul etmişti. O gün dün gibi aklımda. Onlar harika bir çiftler.
Her neyse kafamdaki düşünceleri kenara atıp
Doyounga çevirdim kafamı telefonuyla ilgileniyordu. Ona sert olmayacak bir şekilde vurdum. Odak noktası ben olunca soru sorar gözlerle bana baktı.kulağına eğilip konuşmaya başladım "jeongwoo lar ne zaman gelecekler" oda iki omzunu kaldırıp indirerek bilmem demeye çalıştı kafamı sallayıp telefonumu elime aldım ve jeongwoo ya yazmaya başladımWoo
-hey nerde kaldınız
-geliyoruz şimdi
Yolda çok trafik var-tamammm
Bekliyoruz-ok BB
-BB
...
Telefonum bildirimlerini kapadıktan sonra telefonu kapatıp cebime koydum. Doyounga baktığımda kafasını masaya koymuş, gözleri yavaş yavaş kapanıyordu.
Onun uykusunu alması için kütüphaneden çıktım kantine doğru gidip kahve aldım ikimize.
kütüphaneye gittiğimde maalesef yetişememiştim doyoung çoktan uykuya dalmıştı.
yavaşça yerime oturup doyoungun sırtını pat patladım uyanması için yavaşça gözlerini açıp bana baktı ve etrafına baktı. Kahvesini ona uzattım oda kafasını eğerek sesizce teşekkür etti. Gülümseyip saçını okşadım.
Kapıdan giren iki kişiyi görmemle ellerimi saçından çektim ve ayağa kalktım. Jeongwoo nun kulağına eğilip fısıldadım "gelmeseydiniz biz sizi beklerdik" oda sessizce kıkırdayıp yanımıza oturdu. Jeongwoo nun gözü doyounga gelince gülümsemesi söndü ve kaşlarını çatıp güldü. Doyounga baktığımda gözlerini kocaman açmış ve yere doğru bakıyordu demekki uykusunu daha alamamıştı doyoungun kulağına eğilip fısıldadım"tuvalete git istersen elini yüzünü yıka"kafa sallayıp ayağa kalktı.
.
.
.
.
.Doyoungla yavaşça eve doğru yürüyorduk. Bu günlerde çok yorgun gözüküyordu. Eski enerjisi yoktu 1 haftadır. Dayanamayıp aramızdaki sesizliği bozdum. "Bir sorun mu var doyoung" oda kafa sallayarak cevap verdi"yoo sorun yok" "emin misin bu aralar çok yorgun gözüküyorsun" "gerçekten sorun yok junghwan üstüme gelme"" tamam sordum sadece sinirlenme""sinirlenmedim zaten" Uzun bir sessizlik oldu ama yine dayanamayıp konuştum
"belli etmesemde son 3 haftadır bana bir şeyler oluyo"
derin bir nefes alıp devam ettim konuşmaya
"iyi etkiliyorsun beni. Bu aralar hayata daha çok pozitif bakıyorum. Geçen gün dediklerinden sonra ara vererek çalışıyorum."
bir anda durdum Ve kafamı aşağı eğdim Doyoung durduğum için bana baktı.ben yavaşça sırıtarak konuşmaya başladım
"ve inanır mısın 3 haftadır yoshiyi fazla düşünmüyorum"
kafamı yavaşça kaldırıp ona bakınca göz göze geldik bana çok güzel bakıyordu tarif edilemezdi ben gülümseyerek konuşmaya başladım
"teşekkür ederim her şey için kim doyoung"
doyoungunda yüzünde gülümseme olunca konuşmaya başladı
"rica ederim so junghwan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You And I Are İn Love -dohwan-✔✔
Fanfictiondoyoung ve junghwan beraber büyük bir aşk için savaşıyorlardı ama savaştıkları aşk heran değişebirdi... ✅BİTTİ✅