bölüm 8

2.9K 129 3
                                    



Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

* Bu ilk kırılışımız değil. *

Hayat sabah okula gitmek için erkenden uyanmak zorunda kalmıştı. Uzun zamandır okula gitmediği için bedeni erken kalkmaya alışık değildi ama şu son iki gündür sürekli erkenden uyanmak zorunda kalıyordu. Bir gün önce kaldığı pansiyona göre şimdiki otelin oldukça rahat yatağı vardı içinde uzun süre uyanmadan uyuyabilirdi. Mayışmış bedenini esneterek yataktan kalkmak için  kendini zorladı. Ayağa kalkıp sigara paketine uzanmıştı içinden bir dal sigara yakarak giyinmek için bir kaç eşyasını koyduğu dolabın karşısına geçti. Kocaeli, İzmir'e bakarak daha soğuktu ama orada da vazgeçmediği giyim tarzını bunaltıcı İzmir havasında bırakacak gibi bir hali yoktu. Nasıl olsa insanların kimliklerini giyim tarzları ve tutkuları belirliyordu. Arzu diye düşündü bir anda insanda en belirgin olan histi, şehvet ve sevgi daha ağır basıyordu birini arzulamak şehvet ve sevgiyi doğuyor duygular ise arzudan besleniyordu. Düşüncelerini bırakarak kot pantolonunu bacaklarından geçirerek beyaz tişörtünü giymişti. Dışarıda güzel bir kahvaltı yapıp okula geçmeyi düşünüyordu. Uyandığından beri aklında annesini arayarak kalacak yer sorununu çözmesi gerektiği vardı. Ertelemek daha doğrusu unutmak istemediği için komidi üzerinde duran telefonu eline alarak annesini aradı. Sabırsızca telefonun açılmasını beklerken üçüncü çalıştan sonra açılmıştı. Hattın ucunda bir süre sessiz kalarak ne diyeceğini düşündü. Uzun zaman olmuştu annesiyle telefonda konuşmayalı istekte veya seslenişte bulunmayalı kaç ay kaç yıl geçmişti hiçbir fikri yoktu. Son yıllarda kendi sorunlarını kendisi çözmeye alışmış ailesinden bir şey istememeyi öğrenmişti. Şimdi ise bir şeyler istemek zorundaydı.

" tatlım nasılsın " diyerek sessizliği bozmuştu Yeşim hanım bir an şükretmek geçti Hayat'ın aklından bu kabustan kurtardığı için kendisi konuya nasıl gireceğini ne diyeceğini kbilmiyordu. Derin bir nefes alarak kendini hazırladı.

" iyiyim Yeşim sen "

" Bende iyiyim tatlım bir sorun mu var " demişti Yeşim, kızına bir şey olmasına dayanamazdı.

Sanki sakinleştirmek ya da bir şey olmadığına inandırmak ister gibi sakince konuştu Hayat " hayır Yeşim ben sadece seninle bir şey konuşmak istiyorum "dedi.

" tabi tatlım ne konuşacaksın "

Hayat'ta biliyordu annesi onunla bu şekilde masumane bir şekilde konuşursa asla dayanamayıp ona yumuşak davranacağını ama yapamazdı kendisine yıllar önce bir söz vermişti asla kendinden taviz vermeyecekti karşısındaki kim olursa olsun maskesini asla indirmeyecekti bu şekilde daha fazla zarar görmeyeceğine savunmasız kalmayacağına inanıyordu. Şu anda ya da her gün yaşadığı şeyler bir oyundu Tanrı tarafından düzenle ve özenle hazırlanmış bir oyun onu sınamak için oynanıyordu. Hayatla kendi arasında imzalamış olduğu bir oyunun içindeydi ya kazanacak ya da vazgeçecekti ki aptal gururu buna asla izin vermiyordu. Duygularına yenilen Kaybederdi.Kurallar basit gardını indirirsen duvarların yıkılır ve sen yıllar önce olduğu gibi o enkazın içinde kalırsın.

Hayat sonu gelmeyen düşüncelerinden sıyrılıp cevap verdi.

" Haldun beyle konuşup bana buradan bir ev alabilir misiniz ben yurtta kalmak istemiyorum otel odaları da bana göre değil " dedi.

Yeşim hanım hemen onaylar şeklide düşünmeye bile fırsat vermeden istediğini vermişti kızına " nasıl istersen tatlım hemen ayarlıyorum sen gidip istediğin evi seçebilirsin. "

Hayat " tamam o halde  benim kapatmam gerek okula gideceğim " diyerek konuşmayı kısa tutmaya çalıştı.

Yeşim hanım " tabi tatlım iyi dersler " dediğinde Hayat her ne kadar annesine böyle davranmak istemese de yapacak hiç bir şeyi olmadığını bilereke. Telefonu kapatıp ayağa kalktı elinde ki beresini alıp dağınık saçlarını düzelterek kafasına geçirdi daha sonra yerde duran içinde neredeyse hiç bir eşya olmayan çantasını alarak omzuna taktı. Odadan çıktığında asansörü beklemeden merdivenleri inerek otelin büyük avlusundan geçmiş valenin getirmiş olduğu arabasına binerek gazı sonuna kadar köklemişti. Saatine baktığında kahvaltı yapacak zamanı olmadığını anlamıştı. Bir an önce hızlı bir şekilde okula gitmeliydi en azından orada bir şeyler yiyebilirdi. Büyük okulun gösterişli otoparkına giriş yapmıştı bu kez kimseyi umursamadan arabasından inmiş etrafa bakmadan direk okulun büyük binasına yönelmişti. Bir türlü anlam vermemişti okula geleli bir kaç gün olmuştu ama hala insanlar ilk günkü gibi bakıyordu sürekli gözlerin üstünde olması rahatsız etmeye başlamıştı. Okul binasından içeri girip sınıfına ilerlerken daha zamanının olduğunu fark etmişti. Aceleci tavrı yüzünden okula ders saatinden neredeyse yarım saat önce gelmişti. Rotasını değiştirerek kantine girmek için geriye doğru döndü. Kantine geldiğinde dünkü kadar kalabalık olmadığını fark etmişti. Sabah sabah demekki kimse bir şeyler yemek istemiyordu. Göz gezdirerek boş bir masa bulmuştu çantasını masaya atarak dolu olduğunu göstermek istedi. Kantin bölmesine yaklaşarak içeceklerin ve yiyeceklerin asılı olduğu listeye bakmaya başlamıştı. Bu sırada sıradan bir kaç kişi eksilmiş sıra ona gelmişti. Sıcak bir şeyler içmek için Latte kendine gelmek içinde bitter çikolata istemişti. Siparişleri geldiğinde hesabını ödeyerek eşyasının bulunduğu masaya yönelerek geçip oturdu. Kantine göz attığında onu inceleyen ya da kendi halinde takılan insanlara baktı. Çikolata paketini açmak için eline almış ve kafasını hafif bir şekilde yere eğmişti. O sırada kantine Araf ve grup girmişti. Hayat sadece kafasını bir kez kaldırmış hiç biriyle göz teması kurmadan geri indirmişti. Onların varlığına aldırmadan içeceğini eline alarak içmeye başlamıştı. Paketi açılmış çikolata sadece dikkat dağınıklığı için masanın üzerinde duruyordu. Genç kızın yanında ki sandalye çekilmiş tanımadığı bir adam yanına oturmuştu. Sadece kim olduğunu anlamak için yan bir bakış atarak yanına oturmuş olan yabancıya bakmıştı. Genç adam içten bir şekilde gülerek elini uzatmıştı. Hayat ne yaptığını anlamaya çalışır gibi anlamsızca genç adama bakmaya başlamıştı.

Kasım Çıkmazı (Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin