29-Aile: part 2

228 21 80
                                    

Oturduğum bankta üst bedenimi öne eğdim, kulağımın yanındaki telefonu kısmen uzaklaştırıp sigaramın dumanını üfledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Oturduğum bankta üst bedenimi öne eğdim, kulağımın yanındaki telefonu kısmen uzaklaştırıp sigaramın dumanını üfledim. Telefonu yüzüme yeniden yaklaştırıp "...Naomi anne, iyi olacağız. Endişelenme." dedim.

'Bilemiyorum tatlım, neden bir anda böyle bir şey isteyip ısrar ediyorsun anlamıyorum...'

Karşımdaki ana caddeden geçen arabaların sesi hattın diğer tarafına ulaşmış olacak ki, şüpheli bir tonda '...Leya, okulda değilsin? Neler oluyor?' diye sordu.
Titremeye başlayan dudaklarımı birbirine ve parmak uçlarımı da gözlerime bastırdım. Uzun süre sessiz kalmam onu daha da düşündürmüştü.

'Bak tatlım, dürüst olacağım. Amcanlarla ilgili... bana anlatmadığın bir şeyler olduğunu düşünüyorum. Eğer bir sorun varsa benimle paylaş, lütfen.'

Naomi annem ve Haru amca beni evlatlık alırlarken, amcamlara uyum sağlayamadığım ve yengemle anlaşamadığım gibi yüzeysel nedenlerden söz edilmişti onlara. Asıl nedenleri ne amcam ne de ben gün yüzüne çıkarmıştık.

Bir nefes koydum, düşündüm. Onu endişlendirmeyecek türden kelimeler seçmeye çalıştım.

"Olmuyor Naomi anne. Onlarla... Onlarla yapamıyorum-" Boğazımdaki yumru canımı iyice yakmaya başladı, kendimi kaybetmemek adına elimle ağzımı kapattım.

'Leya-chan, anlat bana. Ne yaşandı?'

"Önemli bir şey değil. Sadece anlaşamıyoruz işte, hepsi bu."

Kısa bir sessizlikten sonra 'Tatlım, bana neler olduğunu anlatmazsan bu gece uyuyamacağım.' dedi.

"Tamam, anlatacağım, tamam. Ama şimdi olmaz. Sen gelince anlatacağım, tamam mı? O zamana kadar kafamı toparlamam lazım. Eve dönmem lazım Naomi anne, lütfen. Hem çocuklarla olmak bana iyi gelir. Hem de yalnız kalmamış olacağım, endişelenme. Buna... buna ihtiyacım var."

Birilerine ihtiyaç duyduğumu söylememe alışık değildi. Doğrusu bunu itiraf etmek de kolay değildi. Ama onu ikna etmem için yeterli olduğundan emindim.

Önce kabul etti, ama sonra bir şart koştu. O dönene kadar yanımda kalmasını istediği bir kişi daha olduğunu söyledi. İsmini söylediğinde gözlerim kısmen genişledi.

Ne?

"Ama o... o biraz takıntılıdır, bizimki gibi bi' evde yatılı kalmak isteyeceğini hiç sanmıyorum." dediğimde, eğer o da bizimle kalırsa ancak içinin rahat edeceğini belirtti. Bir yolunu bulup onu ikna etmem gerektiğini ekledi.

Gözlerimi kuşkuyla kıstım. Neden onunla bu kadar ilgileniyordu?

Onu onayladım, üvey teyzem ve diğerlerinin hal ve hatırları hakkında biraz konuşmamızın ardından onlara tekrardan baş sağlığı dileklerimi ve selamlarımı iletmesini istedim.

Konuşmamızı bitirdikten sonra telefonun karanlık ekranındaki yüzümün yansımasıyla karşı karşıya geldim. Berbat görünüyordum. Tanho kemikli elinin tersiyle vurduğunda dudağım patlamıştı. Eli ağırdı... Eskiden olduğu gibi.

ᴄʜɪʟᴅHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin