2.BÖLÜM

822 81 49
                                    

Eunhyuk arabaya bindiğinde sinirle kapıyı çarptı ve kafasını geri atarak derin bir nefes aldı.

"Eş değil zengin hizmetçi arıyor kendine."

Arabayı çalıştırdı ve yola çıktı.Fazlasıyla gıcık olmuştu.Sesini incelterek kendini beğenmiş çocuğun taklidini yaptı.

"Gömleğin pantolonunla hiç uymamış.Saçına kahverengi daha çok yakışırdı.Bu ne biçim kahve ben sütsüz istemiştim.Hemen bunu değiştir."

Nasıl iki saat bu salak çocuğa katlanabildiğine inanamıyordu.Eunhyuk sinirle düşüncelerini dağıttı ve annesinin çekeceği nutuklar için eve doğru sürdü.

~~~~~~~~~~~~~~~

Donghae oturduğu kafeden çıkıp söylene söylene eve gitti.

~~~~~~~~~~~~~~~

-Eş zamanlı Donghae ve Eunhyuk'un evleri-

"Bana öyle şımarık biriyle randevu ayarladığına inanamıyorum anne.Güzelliğini övüyorsun ama kişiliği cidden berbat."

"Yine mi kabul etmedin Eunhyuk?"

••••••

"Anne yeter artık bana randevu ayarlamayı kes."

"Bu gidişle evde kalacaksın.Ben torun istiyorum Hae."

••••••

"Anne saçmalama ne torunu?Kime aşık olacağıma sen karar veremezsin."

"Ben senin için yapıyorum bunları oğlum.Sense sanki düşmanımmış gibi bana bağırıyorsun."

••••••

"Öyle deme anne seni çok seviyorum.Ama evleneceğim kişiyi kendim bulabilirim."

"Sen daha kıçının arkasını toplayamıyorsun.Nasıl bulacaksın düzgün birini?"

••••••

"Of anne ben odama gidiyorum.Sana iyi günler.

Donghae ve Eunhyuk anneleriyle olan sürekli tekrar eden tartışmadan kurtulup kendilerini odalarına attılar.

-Iki gün sonra-

"Ay canım sorma bıktım artık bu huyundan.Kimi bulsam geri çeviriyor."

Bayan Min Ah akşam yemeğinde buluştuğu yakın arkadaşına dert yanıyordu.

"Geçen gün Kim ailesinin oğlu Heechul'u ayarladım ama çok şımarık diye reddetti."

Yanında oturan arkadaşı yumuşak bir yüzle Bayan Min Ah'ın omzunu patpatladı.

"Seni çok iyi anlıyorum arkadaşım.Benim oğlumda seninkinden farklı değil.Kız erkek kimseyi kabul etmiyor.Şöyle tanıdığımız düzgün birini bulamadım."

Ikisi de oğullarının halleriyle iç çekti.Bayan Min Ah konuşmayı devam ettirdi.

"Donghae'yi biliyorum canım.Çok saygılı ve efendi bir çocuk.Ayrıca okulundaki başarılarını da duydum.Elbette bulacaktır.Ben onun gibi birini bulamadım ona yanıyorum."

Masada bir süre sessizlik oldu.Bayan Hye Mi'nin kafasında bir ampul yandı.

"Eeee arkadaşım,bende Eunhyuk'u çok severim.Madem Donghae gibi birini bulamadın,Donghae'nin kendisine ne dersin?"

Bayan Min Ah gelen teklifle gözlerini büyüttü.Kafasında evirip çevirdiğinde bu gayet mantıklı gelmişti.Bayan Hye Mi arkadaşının sevindiğini görünce devam etti.

"Bence birbirlerine harika uyum sağlarlar.Hem seninle dünür olmak güzel olurdu."

Bayan Min Ah 32 diş sırıtarak kafasıyla onayladı.

"Yarın saat 1'de burada o zaman."

Bayan Hye Mi de gülerek onayladı.

Eunhyuk:

" Günaydın! "

Mutfağa girip her zamanki yerimi aldım ve gene tabağımı tepeleme doldurmaya başladım. Önümdeki omlete çatalımı uzattığımda annem omlet tavasını çekip kendi tabağına doldurmaya başladı.

" Yaah! Omma! Bana da bırak!"

" Fazla yemek yeme. Buluşmada yersin."

" Buluşma? "

" Saat 1'de."

Ağzıma attığım lokma boğazıma takılınca öksürmeye başladım. Babam sırtımı patpatlarken annem bardağa koyduğu suyu bana uzattı. Ben suyu içerken annem keyifle gülümsüyordu.

" Bu kadar sevineceğini bilmiyordum."

" Sevinmek mi? Annee! Neden bahsediyorsun sen? En son randevuyu unuttun herhalde. Hiçbir yere gitmiyorum ben. "

Masadan kalkıp kapıya ilerlediğimde annemin sert sesi benim olduğum yere çakılmamı sağladı.

" Lee Hyuk Jae! Saat 1'de dedim."

Yumruklarımı sıktım. Kim 25 yaşında annesinden ölümüne korkabilirdi ki?

Donghae :

Uyuşuk ve baygın adımlarla salona ilerledim ve koltuğa babamın yanına oturdum. Babam her zaman ki gibi elindeki gazetesiyle bir bütün oluşturmuştu.

Elime aldığım yastığa çenemi dayayarak uyuklamaya orda devam ettim. Tabii bu kafama yediğim şaplakla beraber yarıda kesilmişti.

" Yaah! Orda uyuklamayı kes!"

Annemin vurduğu yeri ovuşturarak paytak adımlarla mutfağa ilerledim. Sofradaki yerimi alıp elimi çeneme dayadım ve benden bağımsız kapanan gözlerimle uyuklama işlemine bu kez masada devam ettim.

Tabii bu da uzun sürmemişti. Koluma batan çatayla bu sefer ufak bir çığlık attım.

" Aov! Ommaaa!"

" Uyuma dedim sana!"

Babam omzumu patpatladı ve annemi göstererek konuştu.

" Eğer annenin boyundurluğu altındaysan onun kuralları geçerlidir evlat. O yüzden karşı çıkmamanı öneririm. "

Suratımı buruşturup elime çatalımı aldım ve ağzıma bir zeytin attım. Kahvaltı gayet olağan bir şekilde geçerken annem gene dayanamayıp konuya girdi.

" Koskoca Choi ailesinin oğlunun ismini unutmayı nasıl başardın Donghae? "

" Ayrı bir çaba göstermiyorum aslında. Tamamen doğal yetenek. "

Babam ve ben kıkırdarken annem oldukça sinirli bakıyordu.

" Donghae! Bugün saat 1'de buluşman var! "

Annemin sözleriyle ağzımdaki çayı annemin yüzüne püskürttüm. Annem bağırarak suratını temizlemeye başladı.

" Donghae! Ne yapıyorsun? Yoksa çok mu heyecanlandın?"

" Omma! Dalga mı geçiyorsun sen? Bana birilerini ayarlamaktan vazgeç artık. "

" Ya vazgeçeyim de evde kal değil mi?"

" Evde kalacaksam ben kalacağım seni ilgilendirmez."

" Senin dilin iyice uzadı Hae! Saat 1'de dedim! O kadar! "

Annem bağırarak konuştuğunda olduğum yere sindim. Sinirli bir anne hiç iyi sonuçlar doğurmuyordu.



Merhabaa :D Biz geldik ^^ Size güzel bir bölüm yazdık.Elifimin 3 tane sınavı kaldı yani bitti sayılır.Yapabildiğimiz kadar bölümleri hızlandıracağız :D Takipte kalın.Yorumlarınız hala çok önemli.Bir lisan bir insansa,bir oy bir yorum haydi bakalım :D

Görücü UsulüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin