y i r m i d ö r t

1.2K 68 27
                                    

"Canımı kimseler acıtamazdı, senden fazla."

Cinsiyet partisinden sonra geçen 2 gün benim için fazlasıyla yorucu olmuştu. Aldığımız yeni projeler için bütün ekibimle sabah akşam demeden çalışıyorduk.

İşten çıkmış, evime gidip koltuğumda film izlemenin hayaliyle yaşıyordum.

Asansörden inip, elimde ki anahtar ile evimin kapısının önüne geldim.

Yanmayan otomatik ışık yüzünden hiçbir şey göremiyordum. Haliyle anahtarı, kapı deliğine sokamıyordum da.

Telefonumda ki ışık düğmesine bastım. Aydınlanan bina ile merdivende gördüğüm silüet bir olmuştu. Bir anlık refleks ile kendimi engelleyemeyip çığlık attım. Merdivenlerde birisi oturuyordu.
Işığımı o tarafa çevirdiğimde bu kez bir insan suratı gördüm.

Merdivenlerde oturup bana sırıtan kişi Altay Bayındır'dan başka birisi değildi.

Korkmuş halimden zevk almış gibi bakıyordu.

"Ne işin var burada! Ayrıca neden manyak gibi bu karanlıkta, merdivenlerde oturuyorsun?"

Ayağa kalkıp iki adımda yanıma geldi.

"Artık konuşmamız gerekiyor."

"Bence konuşacak bir şeyimiz yok."

Derin bir nefes aldı.

"Bence var."

İçinde bulunduğumuz durum çok komikti. Konuşmamız gerekiyor, bunun sebebi ne? Altay, evli olduğu için bana savunma yapacaktı.

Tamam, belki duyunca kulağa komik geliyor. Durumun içerisinde, olayı yaşayan bir karakter olunca bu kadar da komik gelmiyor.

Onun az önce yaptığı gibi bende derin bir nefes aldım. Ne olacaksa olsundu artık, ne duymam gerekiyorsa duymalıydım.

Ben, kendi içimde yaşadığım savaşta mağlup olmuştum.

"Peki, yalnızca 3 dakika. 3 dakika içerisinde gerçekten mantıklı şeyler duymazsam, beni bir daha rahatsız etmeyeceksin."

Elimde ki telefon ışığını yüzüne tuttuğumda kafa salladığını gördüm.

En azından hâlâ bazı şeylerde anlaşabiliyorduk.

Elimde ki anahtar ile kapıyı açtım. Önden girip eşyalarımı vestiyere bıraktım. Altay, benden bir işaret beklermişcesine dibimde dikiliyordu.

"Salona geçebilirsin."

Söylediğim şey ile birlikte sanki bu anı bekliyormuş gibi salona geçti.

Tekli koltuklardan birisini oturduğunda bende onun yanında ki tekli koltuğa oturdum.

"Dinliyorum."

Ellerini kıvırcık saçlarının arasında gezdirdi. Nereden başlayacağını bilemiyor gibiydi. Boğazını temizledi.

"Öncelikle, sana yaşattığım her şey için özür dilerim. Bunu yapmaya hakkım yoktu."

En azından bazı şeylerin farkında.

"Belki bilmek istersin, Paris'ten döndüğüm gün boşandık."

Hâlâ gerçekten duymak istediğim şeyleri söylemiyordu.

"Asıl konuya gel."

Kafasını salladı.

"Su, benim lise arkadaşım. Ailesi normal değil, zorla evlendirmeye çalışıyorlardı. Su, benim için lisede çok fedakarlık yaptı. Bana bunları anlatınca dayanamadım. Medya'ya yansıtmadan evlendik. Ailesi beni tanımıyor, sadece kızlarının evli olduğunu biliyorlar."

farklı dünyalar | altay bayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin