Havanın kapalı olduğu, dışarıda şiddetli bir şekilde yağmurun yağdığı bir güne uyanmıştım. Camdan bakıldığı zaman bile esen rüzgarın tüylerinizi diken diken yaptığı bir hava vardı. Mutfakta kendime hemen pratik bir şeyler hazırlayıp televizyon karşısına geçip film aramaya başladım, evet bende güne kahvaltısız başlayamayanlardanım.
Kahvaltımı çoktan bitirip izlediğim film karşısında üstümde battaniye ile mayışmaya başlamıştım. Evin içinde yüksek sesle çalmaya başlayan telefonumun melodisini duyana kadar.. Telefonu elime alıp baktığımda "Babam" yazısını görmeyi beklemiyordum. Çok bekletmeden aramayı yanıtlama tuşuna basıp kulağıma götürdüm.
"Babacığım?"
"Güzel kızım, nasılsın."
"İyiyim babacığım, sen nasılsın."
"Pek iyi sayılmaz bitanem."
"Bir sorun yok değil mi?"
"Aslında bunları yüz yüze konuşsak daha iyi olur."
"Tamam sen neredesin, geleyim ben yanına."
"Şirketteyim, oraya gelmen daha iyi olur."
"Tamam geliyorum ben bir saate."
Telefonu kapatıp hemen kısa bir duşa girmeye karar vermiştim, bu mayışık ve üşengeç halimden çıkıp kendime gelmemin tek yolu buydu. Kısa bir duşun ardından dolabımı açıp elime ilk geçen beyaz sweattshirt ve siyah pantolonu alıp hızlıca giyindim. Hava soğuk olduğuna göre maalesef saçlarımı ıslak bırakmazdım. 5 dakikalık bi saç kurutma merasiminin ardından telefonumu, anahtarlarımı ve lazım olan bir kaç ıvır zıvırı çantama doldurup kapının önünde ki siyah botlarımı ayağıma geçirdim.
...
Şirkete koşar adımlar ile girip hemen asansörlerin olduğu bölüme gidip bu katta olan bir asansöre bindim. Babamın odası en üst kattaydı. Açıkçası söyleyeceği şeyin ne olduğunu fazlasıyla merak ediyordum. Kapı açılma sesiyle bu sefer babamın odasının yolunu tutmuştum. İçeri girdiğimde Babam masasında bilgisayarına gömülmüş bir şeyler ile uğraşıyordu. Beni görünce hemen ayağa kalkıp yanıma geldi ve beni sarmaladı.
"Hoşgeldin birtanem."
"Hoşbulduk babacığım da gelene kadar yolda içim içimi yedi önemli bir şey yok değil mi?"
Bu sorum ile baya derin bir iç çekmişti sanırım düşündüğümden daha da ciddi durumlar vardı.
"Aslında bu konuşmaya nereden, nasıl başlayacağımı hiç bilmiyorum. Biliyorsun çok uzun zamandır üzerinde uğraştığım bir proje vardı. Sadece ben değil, bütün şirket harıl harıl çalıştı bu proje için fakat hiç beklemediğimiz şeyler oldu projemiz bize istediğimiz sonuçları vermedi. Keşke sorun sadece bu olsa, bu projeye o kadar büyük yatırımlar yaptık ki kasamızda şirketi döndürebilecek kadar bile para kalmadı. Yani hem proje yandı hem de şirket batma durumuna geldi."
Bu konuşmayı yaparken ne kadar zorlandığını yüz metre ilerde ki insan bile fark edebilirdi. Gözleri dolmuştu. Bu şirket onun ikinci çocuğuydu, bütün ömrünü buraya harcamıştı.
"Baba ben ne diyeceğimi inan bilmiyorum. Bu durumda ne söylenir, ne yapılır."
"Şuan hiçbir şey söylemene gerek yok kızım. Konuşmanın devamını da duymanı istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
farklı dünyalar | altay bayındır
Fiksi Penggemar@altayin.anonimi:Fenerbahçe'ye hoşgeldin Altay Bayındır.