18. Bölüm

289 41 66
                                    

Yongbok

Yine o lanet kabuslarımdan birini gördüm. Artık alıştığım kabuslarıma yeni bir siluetin gelmesi yıllar önce bastırdığım korkunun tekrar uyanmasına izin verdi.

Gece biraz fazla içmiştim galiba. Bazen o kadar çok uyumak istiyorum ki... Bir daha uyanmamak üzere.

Ölmek isteyen birini öldürmek ona sadece ödül olur. Yaşamaksa en büyük ceza...

Ne kadar ironik bir cümle değil mi? Şair ya da edebiyyatla alakası olan biri değilim bekli. Hatta edebiyattan zerre anlamam. Ama oturmuş edebiyyat yapıyorum burda.

Dışardan bakıldığında her zaman rahatlığından ödün vermeyen, umursamaz, tek derdi para olan bir suçlu gibi görünüyorum. Ama içimde fırtınalar kopuyor. Ne kadar her şey kontrolüm altında gibi görünsede aslında iplerim çoktan kopmuştu.

Uyuyamıyordum. Düşüncelerim uyumama daha da engel oluyordu. Belki birazcık uyursam her şey düzelir. Bir daha da uyanmassam, tam her şey hallolur.

Hiç düşünmeden şu saniyede kendimi öldüre bilirim. Ama benim hayatım için giden kurbanlardan sonra bu yaşam bana bir armağan gibi geliyor. Benim için onca fedakarlık yapıldıktan sonra benim kendimi öldürmem onlara hakaret olur.

Sessizce ecelimide bekleyecek biri de değilim.

Hyunjin uyumuştu. Geminin başında oturmuş ayaklarımı demirlerden sallamıştım. Kaç şişe içtim bilmiyorum. Öyleki soğuğu artık hissettmiyordum.

Sonra Hyunjin geldi ve beni yatağıma götürdü. Gece güzel kafayla yatıp sabah hiç bir şey hatırlamayanlardan değilim. Her şeyi gayette net hatırlıyorum.

Hyunjinin boynunu ben emmiştim. O anki bilinçle istemeden olmuştu. Bana benim yaptığımı söylemedi. Her neyse böylesi daha iyidir herhalde.

Onun yanındayken kısa bir sürede olsa güzel bir uyku çekmiştim. Taki o aptal kabusa kadar.

Yine önümde sallanan cesetlere bakıyordum. Gerçekte sık sık ağlayan biri değilim. Hatta nerdeyse göz yaşı bile dökmem. Ama rüyalarımda her bu görüntüyü gördüğümde kendime lanet ediyorum.

Ablamın vücudu önümde sallanırken ona yaklaşmaya çalışıyorum ama o daha da uzaklaşıyor. Kardeşimin elini tutmaya çalışıyorum ama oda benden kaçıyor.

"Senden nefret ediyorum!" Daha fazla yaklaşamadım. Olduğum yere çivilenmiştim sanki. Yere çöktüm.

"Ben yapmadım!"

"Senin yüzünden!"

"Hayır değil!" Gözyaşlarım benden bağımsız bir şekilde akıyorlardı.

"Her şeyimi çaldın"

"Mecburdum..." her seferinde aynı konuşma.

"Felix?" Arkamdan gelen sesle oraya döndüm.

"Hyunjin?" Sesim kısık çıkmıştı. Ayağa kalktım. Bu sefer farklıydı. Her seferinde aynı şeylerin olduğu rüyamda bu sefer farklı bir beden vardı. Peki ya adımı nerden biliyordu?

Ayağa kalkıp ona doğru yaklaştım. O kaçmadı. Biraz daha yaklaştım. Yüzünde garip bir ifade vardı. Üzüntü?

Biraz daha yaklaştım bu sefer bana sarıldığında şaşırdım.

"Beni bırakma..."

Fısıltı gibi çıkan sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Kendime lanet ettim.

"Lütfen yardım et...."

"Hyunjin-"

Gelen patlama sesiyle Hyunjinin kollarıma yığılması bir olmuştu.

Criminal • HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin