12. Bölüm

298 48 28
                                    

"Neden burası peki?"

Yanımdaki beden umursamazca sigarasını ağzından çekip dumanı dışarı üfledi ve omuz silkti.

"Çünkü akıllarına gelebilicek en son yer burası"

Olaylar düşündüğümden hızlı gelişti. O gün o hurdalıktan çıkmıştık. Bir süre başka bir yerde kalıcaz dediğinde Soojin ve Shuhuanın ya da başka bir onun değimiyle 'tanıdığının' yanında kalıcağımızı sanmıştım. Ama asla bir çocuk yetiştirme yurduna geliceğimizi düşünmemiştim.

"Görevlilerin bizi kovmiycağını nerden biliyorsun"

Sigarasını tekrar dudaklarından uzaklaştırmak isteyince onu durdurdum.

"A dur tahmin ediyim. Yine bir tanıdığın değil mi?"

Yandan sırıtıp önüne döndü. Bir şekilde içeri sokmuştu bizi. Şimdide terasta demirlere yaslanmış sigara içiyordu. Hava kararmıştı. Çocuklar odalarına toplanmıştı. Burası erkek ya da kız yurdu değildi. 12 yaşına kadar çocuklar için olan bir yerdi. Yani hem erkek hem de kız çocukları vardı.

"Ya şimdi ne yapıcağız?"

"Bu soruyu sormaktan bıkmadın mı?"

"Sen her sorduğumda geçiştirmekten bıkmadın mı?"

Sigarasından son bir nefes daha çektip yere attı ve ayağıyla ezdi.

"Uyumaya gidelim" diyip gitmek için arkasını döndü.

"Hani sen uyumuyordun"

"Şimdi uyuyacağım"

"Uyumamanın sebebi ne?"

Teras kapısının önünde durup bekledi bir süre.

"Hastayım çünki" diyip içeri geçti. Bende bir süre verdiği cevabı düşünüp içeri geçtim.

Daha çok süpürge dolabı gibi olan bir odada kalıyorduk. Aslında oda denmezdi.

Yerde uzanmış gözleri kapalı bedene bakıp bende yanına yattım. Uyumadığına eminim.

•●•

"Teşekkürler" satıcıya dedikten sonra elindekilerle bana doğru gelmeye başladı.

Sokağın başında yaslandığım binaya doğru geldiğinde elindeki sosislinin birini bana verdi.

"Dikkat et, sıcak"

Mırıldanarak teşekkür ettim. Yürümeye başladık. Kaldığımız yer Han nehrinin yakınlarındaydı. Isırdığım parça ağzımı yakmasına rağmen çiğnemeye çalışıp arada elimle yelpaza yapıyordum.

Nehrin yanına geldiğimizde Yongbok dirseklerini demirlere yaslayıp elindekini yemeye devam etti. Bense sırtımı demirlere yasladım ve elimdekinin kağıdını yanımda duran çöpe attım.

O yemeğini yerken arkamı dönmek yerine onu izliyordum. Mümkün olduğunca nehra bakmamaya çalışıyordum. Ama ona bakarkende gülmemek imkansızdı. Yüzü küçük çocuklar gibi ketçap olmuştu.
Kıkırdadığım için dikkatini bana verip ağzındakini yuttu ve çatık kaşlarıyla sordu.

"Ne?"

"Bebekler gibi yüzünü bulaştırıyorsun"

"Kendinden haberin yok galiba" diyip sırıttı. Bense kaşlarımı çatıp. Elimle yüzüme dokundum.

Criminal • HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin