4.Bölüm

496 31 3
                                    

Kedy Boy Minho UwU
(Önceki bölüme bakın oke)
 
  Hayatımda ilk defa bu kadar korkuyordum. Ne yani ben korkamaz mıyım? Her gün bir cinayete tanık olmuyorum sonuçta. Zaten bunlardan beklenirdi. Her birerinde katil ruhu vardı. Ben onlardan farksızdım ama en azından bende sadece katil ruhu vardı. Henüz bir katil değildim.Onlarsa çoktan birini öldürmüş, benim teklifim üzerine cesedi evime götüreceklerdi. İşte ben çok zekiydim. Bir o kadar da aptaldım. Evet itiraz etmicem. Şimdiye kadar yakınlarım olsun, arkadaşlarım olsun hepsine çok çektirmiştim. Çok inatçı, laf dinlemez, sinirli biriydim. Bir söz vardır ; ne ekersen onu biçersin. Ve sanırım bu söz tam da benden esinlenerek alınmıştı. Ve işte kime ne yaptıysam şimdi karşılığını buluyordum. Daha başına bişey gelmedi ki demeyin. Ben zaten bu cinayete şahit olarak başımı çoktan belaya sokmuştum.
***
Yaklaşık 4 saat daha burda bekleyecektik.Yani gece olunca burdan ayrılacaktık. Malum herkes okuldayken cesedi dışarı çıkarsak muhtemelen müdür bizi farkederdi. Polis çağırmaktan da çekinmezdi.Bunu göze alacak kadar aptal değildik. Ve böyle düşünürken cesede bir göz gezdirdim. O da ne? Sabahki çocuktu bu. Hani şu kicibe dedikleri. İstemsiz bir şekilde gözlerim kocaman açıldı.
Minho:
  "Evet sabahki çocuk." dedi aklımı okumuş gibi. Evet bu cinayeti bu sekizinin işlediği düşüncesi  bir kez daha zihnimde yer edinmiști. Zavallı çocuk acaba ne demişti de onu öldürmüşlerdi?
Felix:
   "Sanırım bu cinayeti bizim işlemediğimize inanman biraz zaman alacak."deyip göz devirdi.

  " Yok canım, inanıyorum. "dedim titrek bir sesle. Aksi takdirde beni de gebertirlerdi.
Changbin:
  " Gerçekten bizden bu kadar mı korkuyorsun?" dedi kıkırdayarak.
  " Sizden korkmak ve ben mı? Ahaha bu düşünceyı aklından çıkar."
  "Hyung tabi korkar kız inanmıyor ki cinayeti bizim işlemediğimize.Sanırım onu da öldüreceğimizden korkuyor."dedi Seungmin.
Hepsinin dikkati bana çevrildi.

"N-ne münasebet. 1 beni öldüremezsiniz. 2 size zaten inanıyorum. 3 sizden korktuğum düşüncesini aklınızdan bile geçirmeyin!" dedim ve ustaca göz devirdim.
Chan:
  "Sen bizi aptal falan mı sanıyorsun? Bal gibi de inanmıyorsun bizim öldürmediğimize."
   "Oğğğf! Tamam be inanmıyorum oldu mu? Çocuğa daha sabah hakaret ettiniz. Sizin öldürmediğinizin kanıtı var mı peki?"
   "Öldürdüğümüzün var mı peki?!" (uiyyyy🤙🏻🤙🏻🤙🏻)
    Al bakalım, ne diyeceğim?
   "Hayır ama-"
   Hyunjin bana her an dövebilirmiș gibi baktığından ve sus dediğinden dolayı susup yerimde durmaya karar verdim. Uzun zamandır konuşmadığı için dikkatler ona çevrildi.
  "Ahh tamam.Öldürmediğinizi kanıtlayın ben de size inanayım. Kamera falan yok mu şu lanet okulda?"
    "Tamam pekala. Herkes okuldan ayrılınca şu kamera kayıtlarını sana göstereceğiz. Yoksa başımızı belaya sokacaksın!" dedi Chan.
***
Her ihtimale karşı sessizce müdür odasına ilerliyorduk.Hoş biri bizi görürse hepten biterdik.Chan sessizce kamera kayıtlarının izlendiği  bilgisayara doğru yürüyordu. Ben de arkasındaydım. Sessizce bilgisayarı açtı ve izlemeye başladık: Biraz karanlık olan koridorda çocuk odaya doğru yürüyordu. Bir süre sonra arkasından kısa boylu şişman ve kafasının ortası kel bir adam arkasından yürüyordu ki kamera birden kapandı.
   "Noldu ya?" diye sordum.
   "İşte gerisini biz de bilmiyoruz. Adam nasıl olduysa kameraları kapatmış. Şimdi bize inanıyor musun?" Tabii inanıyordum. O şişko adam içlerinden biri olamazdı. Ki çocuk zaten saftiriğin tekine benziyordu. (Ölen çocuktan bahsediyorum.) Çocuğu neden öldürsünlerdi ki. Hem zaten onlar öldürmüş olsa bunu yapanı bile aramaz, o an orda beni de gebertirlerdi.
  "Sana diyorum. Alooo!"
   "Hıhı evet! Size inanıyorum.Ama o çığlık..?"
   "Ne çığlığı?"
   "Ben niye oraya geldim sanıyorsunuz? Bir çığlık duydum ve..."
   "Evet?"
   "İşte sonra sizin bulunduğunuz odaya geldim."
   "İyi de orda bizden başka biri yoktu ki. Kim çığlık atsı-"
   "Hyung!!!" Bağıran Jisung'tu.
  " Hyu-hyung!!! Hemen buraya gelmeniz lazım. Hemen!!!"
   Ben neler olduğunu sormadan Jeongin tutmuş beni aşağıya doğru sürüklüyordu. Aşağıya indiğimizde çocuklar cesedin etrafında toplanmışlardı. Bir dakika, hayır. Biraz daha yaklaşınca farkettim ki cesedin değil cesetlerin etrafında toplanmış endişeli bakışlarla bize bakıyorlardı. Sanırım artık tam anlamıyla boku yemiştik...

Oh My Dear Lover (HyunjinxReader) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin