10.Bölüm

350 26 4
                                    

  Hyunjin kendine hakim olamayıp ağlamaya bașlamıștı. Hemen hastaneye gittiler.
~~~
  Aradan günler gibi gelen bir saat geçmiști. Hyunjin koridoru gidip gelmekten așındırmıștı.
  Chan:
  "Hyun, otur biraz șimdi sen de bayılacaksın."
  "Bayılmak ya da ölmek umrumda değil tamam mı!?" bu ani patlama yüzünden kimse ona bir șey demedi. Ama en sonunda o da yoruldu ve Suzy'yi götürdükleri odanın kapısının önüne çöktü. Koridordan geçen her hemșirenin yüzüne umutla bakıyorlardı ama sonuç yoktu.
  En sonunda doktor odadan çıktı. İçleri hafiften geçmiști ki yerlerinde zıpladılar. Hyunjin hemen ayağa fırladı.
  "Kim Suzy'nin arkadaşları siz misiniz?"
  Aynı anda cevapladılar:
"EVET!!"
"Neyse ki durumu iyi. Açlık ve yorgunluktan bayılmıș. Bir saat kadar daha burada tutup taburcu edeceğiz." Herkese şöyle bir göz gezdirdi.
"Hadi çocuklar, kafetaryaya inin de yemek yiyin..." dedi. Kimsede iștah yoktu. Hyunjin, Yeji, Seungmin, Felix ve Jeongin'i itiraz etmelerine rağmen göndermișlerdi. Hyunjin zaten saatlerdir kapıda oturuyordu. Biraz kafa dağıtırdı hem. Onlar merdivenlerde kaybolana kadar arkalarından baktılar. Doktor onlara dönüp tekrar konuștu:
  "Size bir șey diyeceğim ama kapının önünde oturan çocuğa söylemeyin.."
  Hepsi doktora döndü birden.
  Changbin:
"Kötü bir șey mi var..?"
"Maalesef... Nasıl desem, arkadașınızın... Ölme riski oldukça fazla."
Chan:
"Ne!?"
Minho:
"Bayılmaktan insan mı ölüyormuș ya?"
"Beni dinleyin önce. Tabi ki baygınlık geçirmek öldürmez. Fakat Suzy'de ileri derece verem var..."
  Jisung'un gözünden bir damla yaș süzüldü. Doktor sıkıntıyla bașını salladı.
  "Biz de isterdik ki böyle olmasın. Fakat tahlil sonuçları öyle diyor. Hastalık çok ilerlemiș. Yani tedaviyi uygulasak bile kurtulma olasılığı çok ama çok düşük. Bunu ona ve genç adama belli etmeyin, Suzy'yi mutlu tutun. Benim tavsiyem bu. Șimdiden geçmiş ols-" sözü bașka bir sesle kesildi.
"Șaka olduğunu söyleyin bana... Șaka dimi..?"
  Hyunjin.
🌃🌃🌃
  Saatlerce ağladı Hyunjin. Tam da kurtulmușlardı dertten. Kısmen.
"Hyung napıcam ben onsuz!?"
Chan:
"Topla kendini! Sen Hwang Hyunjin'sin! Birlikte atlatacağız... Bak, Suzy de birazdan çıkacak. Sil o gözlerini. Mutlu olmanız gerek."
  Jisung:
"Hem daha öleceği belli değil ki! Hemen evham yapma."
  Minho:
"Sung, hadi ama..." diye fısıldadı.
"Sakinleștirmeye çalıșıyorum..."
  Bu arada Suzy Yeji'ye dayanarak odadan çıktı. Bir yandan da elindeki sandviçi ısırıyordu. Hyunjin koșup boynuna atıldı. Ardından da diğerleri.
  "Çok korkuttun salak!!" dedi Felix ağlayarak.
  "Ağlama Lix, bak iyiyim iște!"
  Felix'in ağlaması daha da șiddetlendi. Suzy nerden bilsindi öleceğini?
~~~
  Eve varınca Yeji yine bayılmasından korktuğu için Minsung ikilisiyle ona yemek pișirmeye bașladı. Hyunjin bir an olsun yanından ayrılmıyordu.
  Her ne kadar Suzy'nin mutlu olması için gülümsese de için için ağladığı durumu bilen biri için çok belliydi.
  Yemeklerini bitirdiklerinde hava henüz kararmamıștı. Hyunjin bulașık ișine yardım ediyordu. Dalgın dalgın tabakları yerleștirirken Felix dibinde bitiverdi.
  "Sence de zamanı değil mi?"
  "Ha?"
  "Suzy'ye açılmanın zamanı geldi bence. Hm?"
  "Ne diyeceğim ki?"
  "Dök içini. Hislerini falan anlat. Ne bileyim öyle iște.Ayrıca o da senden hoşlanıyor, kabul eder."
   "Teșekkür ederim Yongbok..." diyerek sarıldı.
   Beraberce iși bitirip salona gittiler. Televizyonda korku filmi açıktı. Hyunjin Yeji'nin saçını hafifçe tutup çekince Yeji çığlığı bastı. O bağırıyor diye Jisung ve Suzy de yerlerinde zıpladılar. Jeongin koltuğa iyice gömüldü. Diğerleri ise gülüyordu.
  Minho:
"Changbin'e uymayacaktık șimdi gece Jisung rahat bırakmaz beni."
"Minho yaa!!"
"YaĞaĞa!" diye onu taklit etti.
  Film bitmiști. Hyunjin sessizliği fırsat bilip herkesin duyacağı șekilde Suzy'ye sordu:
  "Sen bana bir şey diyecekmișsin?" bir yandan da kolunu tutmuștu.
  "Hyunjin bırakır mısın ne diyecekmișim?"
  "I-ıh, sen cevaplayana kadar bırakmam."
Suzy çaresizce diğerlerine baktı.
  Suzy~~
  Șimdi sçtık.
  Ne diyeceğini az çok tahmin ediyordum ama korkmuștum. Hyunjin tekrar konuștu:
  "Cevap bekliyorum Suzy, hm?"
  Yutkundum.
  "Y-yok ya bir șey demeyeceğim."
  Hyunjin diğerlerine baktı:
  "Kușlar bana öyle dedi ama..."
Ben de onlara döndüm. Ağızları yırtılacak gibiydi, öyle gülümsüyorlardı.
  Felix:
  "Saklama artık Suzy, biliyor iște."
  "Sen de mi? :')"
  "Hihihi~~"
  "Sonra görüșeceğiz Lee Yongbok, görüșeceğiz." Changbin araya girdi.
  "Belki dolașmaya çıkabilirsiniz~" ardından Chan hyung'a döndü:
  "Ne dersin hyung?"
Ortaya atıldım.
  "Yok yok burası iyi!"
  Chan bilmiş bilmiş sırıtıyordu.
  "Fazla uzaklașmayın. :D"
  "YAA!!!"
  "İtiraz istemiyorum gidin!"
  Sustum. Kabul etmek zorundaydım mecburen.
  "Yürü tamam."
  Hyunjin:
  "Çok inatçısın Suzy."
🌃🌃🌃
  İlerideki parka doğru yavașça ilerliyorduk. Çıkarken eve doğru baktım. Hepsi de cama burunlarını dayamıș gülüyordu. Tehditkarca bașımı salladım ve gülümsedim.
  Parkın girișinin biraz ilerisindeki banka oturduk. İlk dakika ikimiz de konușmadık. Bu sessizliği Hyunjin bozdu.
  "Lix'in neyden bahsettiğini biliyorsun değil mi?"
  Cevap vermedim.
  "Hm?"
...
  "Tamam, bilmiyorsun." diyerek ayağa kalktı ve eve yöneldi. Kolunu tuttum.
  "Hyunjin bekle!" geri dönüp umutla bana baktı.
  "Evet?"
  "G-gel otur, aslında biliyorum.."
  "Sonunda!"
  "Felix șey dedi bana..."
  "Ney?"
  "Șey iște, senin benden hoșlandığını..."
  "Doğru demiș aslında."
  "Sana ne dediler?"
  "Sana ne dedilerse.. Doğru mu?"
  "..."
İkimiz de sustuk. Yüzümün pancar gibi olduğuna emindim.
  "Șimdi ne olacak Hyunjin?"
  "Yani... Ee, bilmem.."
  ":)"
  "İkimiz de bir șeyler hissediyoruz vee... Sen de istersen-"
  "İsterim isterim!" Ağlayarak boynuma sarıldı. Ne oluyordu bugün bunlara? Beni gören salya sümük ağlıyordu. Neyse... Hayatım bugün Hyunjin'le biraz daha iyileșmiști. 💗
  Ağlaması geçince el ele tutușup eve gitmeye koyulduk...

Ağağa ben çok uwu oldummm
Çok șirinler yiaa
Yerim ben bunları
Not:Görüșlerinizi belirtir misiniz
lütfen? 💗🐸

 
 

Oh My Dear Lover (HyunjinxReader) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin