7.Bölüm

412 26 0
                                    

  Hyunjin~
  Suzy'yi aradım ama telefonu açmıyordu. Hemen Chris'i aradım. Onun sesi de endișeliydi.
  "Hyung hyung! Suzy ortalıkta yok!"
  "Ne dedin!? Nasıl yaa!? Sen napıyordun?" bir anlık sinirle bana patlamıștı.
  "Birkaç dakikalığına markete girdim o da kapıda bekliyordu. Çıktığımda yoktu. Aradım ama açmadı."
  "Ahh tanrım, korktuğum bașıma geldi. Neredesin? Oraya geliyoruz."
  "Koruluğun oradaki marketin önündeyim. Çabuk olun!"
***
Suzy~
  Kendimi karanlık bir depoda buldum. Havada hafif bir küf ve rutubet kokusu vardı. Gözlerimi açtığımda etrafı göremediğim için bașıma çuval gibi bir șey olduğunu tahmin ettim. Arada fısıltı sesleri duyuluyordu.
~~
  Tahminen bir saat sonra kilidin açılma sesini duydum ve bir topuklu ayakkabı sesi.
  "Hoșgeldin Suzy~"
  Bu sesi bir yerden tanıyordum ama... Hayır, olamaz.
  O müdür bozuntusu
  "Sen... Bunu neden yapıyorsun ha!? Benden ne istiyorsunuz!?"
  Dediklerimi duymazdan gelmiști. Salakça gülümsüyordu.
  "Doğum günün kutlu olsun! Nice yașlara demeyeceğim, çünkü bu son günün olacak." Bunu söylerken gözlerini kısmıștı. Devam etti:
  "Nedenini elbette sen de biliyorsun. Beni ihbar ederek tüm itibarımı yerle bir ettin. Șirketim, okulum battı. Bir anda fakirleștik. Eșim Minyoung bu yüzden öld-"
  "NANELERİ YERKEN EȘİN OLDUĞU AKLINDA DEĞİLDİ GALİBA, SENİ ȘEREFSİZ!!" Araya bir kadın sesi girdi:
  "Çok konușmanı önermem, yoksa sonun gömdüğünüz çocuklar gibi olabilir."
  Hah, ne güzel ekip tamamlandı! Bașka bir karaktersiz daha gelmiști, kim mi? Benim teyzem olduğunu iddia eden Hwa Eunwoo. 
"N-ne?.. Sen de mi!? Sen de mi bu p!ç herifle çalıșıyorsun?!"
"Hâlâ çok konușuyorsun. Bu koca çenen yüzünden olacak herșey. Bu yüzden de sussan iyi edersin."
  Șașkınlıktan sesimi çıkaramıyordum. Hyunjin ve diğerlerinin beni bir an önce bulması için dua ettim.
  "Bir an önce ișini bitirmemiz gerek. Bașkalarına ötebilir." dedi teyzem. Ardından o șerefsiz müdüre(Park Jeonbin) döndü:
  "Artık ișini bitir sevgilim."
***
  Suzy'nin telefonu neyse ki açıktı ve verdiği sinyallerden yerini tespit edebildik. Eski evimizi gösteriyordu harita. Yıllarca baba dediğimiz adamın yaptığı șeyleri öğrenince  oradan oldukça uzak bir mevkide olan evlerden birine tașınmıștık falan filan.
  Chan hyung Changbin'e daha hızlı olmasını söylüyordu.
  "Hadisene Changbin!!"
  "Elimden geldiğince hızlı gidiyorum!!!"
  Sonunda gelmiștik. Aslında varmamız 5-6 dakika bile sürmemiști, fakat sanki saatler olmuștu.
  Felix:
  "Umarım geç kalmamışızdır!" dedi ağlamaklı bir sesle.
  "Umarım Lix, umarım..."
🌃🌃YAZARDAN🌃🌃
  Neyse ki geç kalmamıșlardı. Kapıda iki tane koruma vardı. Yanlarında ise bir kız telefonla konușuyordu. Olağanüstü bir güzelliği vardı. Arka taraftan yaklaștıkları için onları hiçbiri farketmedi. Changbin sessizce korumaları indirmiști. Kız onları farkettiği an kaçmaya yeltendi,fakat hızlı olamamıştı. Korkuyla bahçe duvarına yanaștı.
  "S-siz de kimsiniz?.. Ne istiyorsunuz!?"
  Jisung yüzüne dikkatle baktı.
  "Yeji? Sen misin bu!? Beni hatırladın mı? Han Jisung'um ben, dans kulübünde beraberdik."
  "Jisung... Jisung!? İnanıyorum, gerçekten sensin!" deyip sarıldı.
  Jeongin:
  "Suzy içeride ölmüş olabilir! Çabuk yaa!!"
  Yeji:
  "Bu sabah getirdikleri kız mı? Ona çok acıdım. Buraya geldiğinde ağlıyordu, engellemeye çalıștım ama... Ben neyim ki? Sadece sekreter. Sözüm geçmez."
  Hyunjin:
  "Hadi sonra hasretleșirsiniz. Çabuk olun!" dedi ve içeri daldı. Ardından hepsi girdiler.
~~~
  Direk bodruma inmișlerdi. Buradan çok șüpheliydiler. Bodrumda depo dışında bir yer yoktu. Onun da plastik kapısı aralık duruyordu. Bekledikleri gibi, Suzy oradaydı.

Suzy~~
  Önce direkt vuracaklardı. Sonra teyzem vicdana gelmiș olcak ki(!) 'sevgilisinden' bana biraz daha  süre vermesini istedi. Adam lokum gibi olmuștu zaten.
  Yarım saattir dertlerimle bașbașaydım. Beni bulamamalarından korkuyordum. Hayır, bulacaklardı. Emindim bundan. Derken aralık duran kapıdan Minho'nun meraklı gözleri göründü. Bașının üstünde Jisung vardı ve ișaret parmağını dudaklarına götürmüş, susmamı söylüyordu. Gözlerimi kırpıștırarak onayladım. O sırada teyzem ayağa kalktı. O adam bir saat kadar önce batmakta olan șirketine gitmişti.
  Teyzem konuștu:
  "Sanırım bu iși ben halletmeliyim. Evet canım yeğenim, son sözlerin neler?"
  Tekrar göz ucuyla kapıya baktım. Changbin olaya karıșmak için can atıyordu herhalde. Üç kere gözlerimi kırptım.
  Bașlıyorduk.
🌃🌃YAZARDAN🌃🌃
İlk Changbin ve Hyunjin içeri daldı. Arkalarından Jisung, Minho ve Chan üçlüsü. Hwa da tam Changbin üstüne atladığı sırada elindeki silahı ateșlemiști. Neyse ki hedefi olan Suzy'nin bașını değil, kolunu vurmuștu.
  Suzy acıyla oturtulduğu sandalyeden yere yığıldı. Dirseğinin üzerinden vurulmuștu. Felix, Seungmin, Jeongin ve Yeji'yi bir șey olursa yardım edebilsinler diye kapıda bırakmıșlardı zaten. Hemen Suzy'nin yanına koștular. Onlar Suzy'yi çıkarırken diğerleri de Hwa'yla boğușuyorlardı. Tam silahını onlara doğrultmuștu ki Chan kolunu tavana doğru çevirdi. Onları vurmasını engellemeye çalışıyordu. Suzy'yi vurmasını engelleyememiști, bari onları kurtarırdı.
  Silahtaki mermiler bitmiști. Hwa șimdi tamamen savunmasızdı ve kaçmaya çalıșıyordu.
  Jisung:
  "HYUNG, KAPIYI TUTUN!!"
  Hyunjin:
  "Artık kaçacak yerin kalmadı Hwa. Ya sktir olup git, ya da git kendi elinle polise teslim ol. Hangisini istersin?"
~~~
  Kadını polise teslim etmișlerdi. Olacaklardan habersiz. Ve hastaneye Suzy'nin yanına gitmișlerdi. Koluna giren mermi çıkarılmıștı. Odaya da kimsenin girmesine izin vermiyorlardı.
  Hepsi de o çılgından nasibini almıștı. Minho'nun gözünün altı morarmıștı. Hyunjin'in yüzünü tırnaklarıyla çizmiști. Chan'ın ayağı burkulmuștu. Jisungsa kılpayı yara almadan kurtulmuștu.
  Ne maceraydı ama.Alt tarafı doğum günü kutlayacaklardı...

  Ertesi gün~~
  Gece ne olur ne olmaz diye Suzy'yi gözetim altında tuttular. Saat öğlene yaklaștığında çoktan eve varmıșlardı. Yeji de onun yanından hiç ayrılmamıștı. Sürekli beraberlerdi. Bu kısa sürede Suzy onun Hyunjin'e ne kadar benzediğini farketti. Soyadları bile aynıydı, "Hwang". Bir ara bunu soracaktı Yeji'ye.
  ~~
  "Ah unnie acıdı!" Yeji unnie yaramın üzerini temizliyordu. Ve gerçekten bu çoook acı verici :'D
  "Sızlanmayı kes Suzy! Bunu yapmamız gerek!"
  Pamuğu her dokundurduğunda canım yanıyordu.
  "Bak bitti bile. Gülümse bakalım!" kıkırdadım ve mutfağa yöneldim. Yeji de yanımdaydı.
  "Hey Yeji, sana bir șey sorabilir miyim?"
  "Evet?"
  "Șey, siz Hyunjin'le çok benziyorsunuz da... Acaba senin kardeșin falan mı?"
  "Hayır, onu tanımıyordum bile. İsim benzerliği var sadece."
  Kafamı salladım. Ama bu ișin de peșini bırakmayacaktım.:D
 
 
  ***
Lanet olsun yazdıklarımın bir paragrafı taslaklarda var ama ön izlemeye aldığımda görünmüyor -_-
Bruh
 

 
 

Oh My Dear Lover (HyunjinxReader) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin