Bir başlangıç vardır

47 6 25
                                    

Televizyondan işittiğim çığlık sesiyle aniden sıçradım, gözlerimi araladım. Korku filmiydi saate baktım ve 22:00 olduğunu gördüğümde gözlerim patlayacak gibi açıldı.

Gece vardiyalı işime geç kalmama on beş dakikacık kalmıştı. "Olamaz siktir!" ağzımdan hızlıca ama yüksek çıkan küfürden sonra odama koştum. Dolapta ilk karşıma çıkan sarı gömleği ve pantolonu giydim, çantamı hazırladım ve saçımı topuz yapıp çıktım.

Hızlı yürürken çok da yüksek olmayan bir inilti duydum, sessiz adımlarla o tarafa yöneldim. On on beş yaşlarında bir kız, ve onun üzerine gelen yirmili yaşlarında iri bir adam vardı. İnşaat alanında olduğumuz için demir bir boru bulmam zor olmadı. Yavaş ve sessizce yaklaşıp adamın ensesine doğru sertçe vurdum, yere kapaklanmıştı.

Kız bana kıp kırmızı gözlerle bakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Sanırım olayın şokundaydı, yanına yaklaşıp "İyi misin?" Diye sordum. Bana bakıp boynuma sıska kollarını doladı ve "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." Dedi ve bende sarıldım, kolumdaki saati görünce sekiz dakika geç kaldığımı fark ettim, neyse ki arkadaşımın bana kibar davranacağından neredeyse emindim.

Kızı kollarımdan ayırıp bana bakmasını sağladım, "Azra ben." Dedim kıza bakarak, o da bana bakıp "Sedef benim adım." Dedi, "Peki Sedef, benim şimdi gitmem gerek." "Tamam."

Cevabını alıp koşarak yoluma devam ettim. Yedi yirmi dört açık restorana geldim ve önlüğümü giydim. Kerem dik dik bana bakıyordu, "Oo Azra hanım ortama teşrif etmiş bakıyorum."

Gözlerimi kaçırıp derin bir nefes verdim. "Off tamam ya on dakika geç kalmış olabilirim ama sen benden daha çok geç kaldın."

Viledayı bırakıp yanıma geldi. "Hayırdır sen geç kalmazsın bir şey olmuş olmalı." Dedi, üstü kapalı anlattım. "Yürü be kız! Sonuna kadar arkandayım!" Klasik Kerem'di abartmayı çok seviyordu.

Hemen lavaboya gidip dağılmış siyah uzun saçlarımla cebelleşmeye başladım. Sıkı bir topuz yaptım ve ışığın zaten beyaz olan tenimi süt gibi yaptığını, mavi gözlerimi de mükemmel gösterdiğini fark ettim. Üstümü düzeltip kasaya geçtim ve müşteri beklemeye başladım.

Yaklaşık sekiz dokuz dakika sonra içeriye sonunda bir müşteri girdi, çok çok yakışıklı bir müşteri. "Buyrun hoşgeldiniz." Gözlerinde siyah gözlük, saçları sim siyah , teni bembeyazdı, ayrıca mükemmel bir burnu ve bir doksanlarda boyu vardı. "Ben bir kahve alacağım." Dedi. Tok bir sesi vardı, "Ne kahvesi?" Dedim, o ise düşünüyormuş gibi bana baktı.

"Ice americano istiyorum." Makinaya doğru yöneldim ve kahveyi koyup plastik bir bardak aldım "Adınız nedir beyefendi?"

Kırmızı dudaklarını ıslatıp "Barış." Dedi, kalemimi alıp adını yazdım. Buzların bulunduğu dolaptan buz aldım ve bardağa koydum, Kerem "Ben çıkıyorum." Dediğinde dikkatim dağıldı ve ardından makinadan ses geldi. Olmuş kahveyi alıp bardağa
koydum ve ona teslim ettim.

Kasanın solundaki sandalyeye oturup kahvesini içmeye başladı. Vakit geçmiyordu sanki, sıkılmıştım ve gelen giden yoktu. Tam bunu demişken kapıdan bir kız girdi, ağlıyordu.

Barış hemen ayağa kalktı, dikkatli bakınca onu gördüm "Sedef!?" Dedi Barış yaralanmıştı?! "KİM?!" Dedi yine, şok olmuş biçimde baktım kız eğilip birşeyler fısıldadı, sonra beni gördü, bana bakıp "İşte o kadın bu."

Dedi Barış'ın bakışları bana kaydı sanki kalbim ağzımda atıyordu, Barış'ın bana diktiği bakışlarda minnet vardı. "Şey çok saol." Demişti evet bana dedi bana teşekkür etmişti. Neler olduğunu anlamadan bana sarıldı "R-rica ederim." Döküldü dudaklarımdan ölmüştüm galiba ve şuan cennetteyim gibi geliyordu. Sonrasında bir anda çekildi yüz TL verip çıktı.

KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin