Yaralarım kabuk tutmaya başlamıştı ancak Barış hastaneden sonra aramadı bile tam dokuz gündür uğrasın diye bekliyorum ancak ses yok, arada Ateş haberdar ediyordu.
"Ay kafayı yiyeceğim şimdi." Aramıyor beni.Aman niye onu bekliyordum ki sanki, zaten bu gün hafta sonu o yüzden Kerem ve diğer iş arkadaşım Sıla'yla mükemmel bir gece yapacaktık.
Koltukta oturur pozisyon aldım ve eve bir göz gezdirdim. Her yer her yerdeydi; evet akşama kadar yapacağım aktivite belli oldu. Temizlik. Sehpanın üzerinden büyük bir kıskaçlı toka aldım ve seri şekilde saçımı topuz yaptım.
İlk salondan başladım, yerdeki çikolata çöplerini, kutu kola ve enerji içeceklerinin şişelerini; çöpleri topladım lavaboya gidip viledayı aldım salona geçtim ama yerleri silmeden önce Mavi Gri'nin Dünyanın en güzel kızı şarkısını açtım ve yerleri silmeye başladım "Dünyanın en güzel kızı hem kalpsiz hem kalp hırsızı..." dalmıştım.
Kendi kendime konser vermeye başladım. "Göremezsem o güzel yüzünü ölüce'm." Bir an uyanır gibi oldum ve salonun pırıl pırıl olduğunu fark ettim.
Odama geldim, eski şeyleri atmak istiyordum bu yüzden direkt dolabın üstüne yeltendim. Gözüme bir kutu çarptı, elime aldım içinde günlüklerim vardı. Garip bir duygu yerleşti kalbime, rastgele birini alıp gelişigüzel bir sayfayı okumaya başladım.
23/06/2010
Herşey soyut sanki benim için. Bugün yetimhanenin müdürü yanıma geldi, nemrut suratından nefret ediyorum zaten; bana "Yeni bir ailen olacak Azra; mutlu musun? Artık büyüdün." Dedi yapmacık bir gülümsemeyle. Yatağımın yanına gittim ve eşyalarımı topladım. Yanıma esmer bir kadın ve adam geldi. Evraklar vardı ellerinde. Adam asker traşı olmuştu , askerdir diye düşündüm adam bana el sallayıp samimi bir şekilde gülümsedi. Hızlıca adam uzaklaştı ve kadınla yanlız kaldım "Merhaba, benim adım Şule giden adamın adı Selçuk..." kulağıma eğildi, "Artık sır saklayabilecek bir yaşta olduğunu düşünüyorum; Selçuk var ya o Yarbay." Evet bir mafyanın kızından biz Yarbay'ın kızına. Sonuçta artık bana güvenen birileri vardı, bu iyiydi ama yaşalara aykırı değil mi? Azra~
Kalbim tekledi dilim lâl oldu sertçe yutkundum ve hızlıca günlüğü kutuya koyup dolabın üzerine koydum.
"Sakin ol Azra geçti tamam mı? O artık yok sana zarar veremez."
Hızlıca odamı topladım; zaten sadece bir-iki kıyafet vardı, onları katlayıp dolaba koydum bir de yerleri süpürdüm.. Ha bir de camları sildim. Sanırım biraz yoruldum ama hızlıca mutfağı toplayıp koltuğa atladım; banyo bekleyebilir şimdilik.
Kendime pek bir şey almadığımdan ve evde pek olmadığımdan spor salonuna param kalıyordu.
Hızlıca gri eşofman ve bol bir tişört giyip gittim ancak zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmemiştim.
Saat 19:46'ydı. Direkt eve geldim ve mükemmel duşun ardından koyu kırmızı, dar ve sırt dekolteli bir elbise giydim, elbisemle aynı renk ruj sürdüm ve siyah eyeliner çektim. Dışarıdan bir korna sesi geldi. Kerem gelmişti ve ben bu geceyi unutulmaz kılmak istiyordum.
"Hadi Azra uç bakayım!" Diye bağırdı cama doğru.
"Üzgünüm ama bekleyeceksin Kerem, erken geldin çünkü!"
Olması gerekenden 2 saat erken geldi ve evet, beklemesi lazım.
Saçlarımdaki dalgaların biraz daha belli olması için maşayla su dalgası verdim; Bu yaklaşık yarım saat falan sürdü.