Barış
Gece'yi eve bıraktım ama hala hissediyorum. Onun burada olmaması gerektiğini. Onun benimle olmaması gerektiğini. Tam kendini temiz bir hayata bırakmışsın, tam mutlu iken ona bunu yapamazdım. Onu benden soyutlamalıydım. Çünkü yapmazsam zarar görecek biliyordum.
Gece'nin uyuduğunda emin olduktan sonra diğerlerini çağırmaya gittim. Yaklaşık bi' iki saat sonra herkes benim evimin salonundaydı.
İlk Kerem girdi söze.
"Bir problem yoktur umarım?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Neden çağırdın o zaman bizi."
Ateş'in sorusuyla kendime geldim ve;
"Ben Gece'yi hayatımızdan çıkarmak istiyorum."
"NE?!"
İlk tepki Sıla'dan geldi.
"Ne diyorsun oğlum sen!?"
Kerem sinirlendi, Ateş ise şokta. Gonca tek kaşını kaldırmış bana hesap sorar gibi bakıyordu.
"Yanlış anladınız, yani. Aslında ben bunu çok düşündüm ve; Gece tertemiz bir hayat açmıştı. Sonra Sedef'i kurtardı ve hayatı karardı kızın. Hastanelerden çıkamaz oldu. Kız sekiz yıldır kimseye zarar vermezken şimdi bundan 10 saat önce sadistçe işkence yaptı. Onu tekrardan bu çukura sokamayız, yani ne güzel işi vardı evi vardı. Hayatı vardı. Siz zaten hiç kopamamışsınız bu işlerden ama O kopabilmiş. Bunu kast ediyorum. Bırakalım gitsin. Vücudunda yeterince iz var zaten, bizin eklememize gerek yok." Derin bir sessizlik oldu. Herkes düşünceler daldı.
"Kerem, Sıla, istemezseniz anlarım çocukluk arkadaşsınız sonuçta a-"
Kerem lafımı böldü.
"Kabul, madem böyle daha iyi olacak kabul."
Sıla sadece gözlerini kaçırıp başıyla onayladı.
"Ben... Boşversene kabul." Ateş de kabul etti.
"Ben kabul etmiyorum." Gonca reddetmişti ama susmadı da,
"Madem Gece gidiyor, beni de tutamazsınız ben de gidiyorum."
Anlam veremiyorum. Nasıl? Nasıl kurar böyle bir cümleyi
"Gonca! Ne saçmalıyorsun sen!? Sen yıllardır bizimle değil miydin? Nasıl gidersin!?"
Sinirlerim tepeme çıkmıştı. Ben onu sorgularken Gonca ayağa kalktı ve sanki mala anlatır gibi konuşmaya başladı;
"Bak şimdi sevgili Barış."
Ayaklarını gösterdi,
"Bunlara ayak diyoruz ve üst kısmındaki dizimiz sayesinde bacağımızı büküp adım atabiliyoruz. Ben de bu iki uzvumu ve karar verme yetkimi kullanarak buradan gidiyorum."
Kapıya doğu yürüdü.
"Bak burası çokomelli, bu kapı kulbu. Kapıyı açmamıza ve kapatmamıza yarıyor. Ve ben de kapıyı açıp buradan kolayca çıkacağım. Tıpkı başına her bela geldiği de ellerinin tir tir titremesine sebep olan kızı hayatından çıkardığın gibi."
Kapıyı açtı ve çarparak çıktı.
Gece
Kapının alacaklı gibi çalmasıyla sıçrayarak uyandım. Telaşla kapıya koştum.
Ayy Barış gelmiş olsun ya!
Kapıyı açtığımda karşımda gözleri dolu dolu olan bir Gonca görmek aklımın ucundan geçmezdi.