Karma benim elimi ilk on beş yaşımdayken tuttu.
İlk on beşimde yardım etti.
Tankut'a bana yaşattıklarını yaşattı.
Aynısını yaşayana kadar birinin canını ne kadar yaktığını anlayamazsın.
~Karma️⛓️ ⛓️ ⛓️
Aynı anda onayladık.
"Bir işaret veya bir sembol bulalım."
Sıla'nın fikri doğruydu bir iz, bir işaret, bizim işaretimiz. Orada olduğumuzu gösteren işaret.
"Hayatınız mahvolduğu yaşınız?"
İlk Barış yanıtladı.
"Benim dört."
Sonra ben,
"Benim sıfır." Benim hayatım doğmadan mahvolmuş6tu zaten.
Kerem'den bir yanıt geldi.
"İki benimkisi."
Ateş,
"Benim de iki."
Sıla ve Gonca aynı anda yanıtladı.
"Üç."
"Üç."
4032, biz
"4032."
İsim: Karma
Sembol: 4032
"Gece artık çıkabilirsin."
Gonca'nın sesinde mutluluk ve neşe vardı.
Tebessüm ettim.
''Bana bakın sizden ses seda çıkmıyor, yoksa siz biz yokken birşey mi yaptınız?"
Ateş bize yapmacık bir şüpheyle baktı, yani ben ve Barış'a.
"Bak sen, senin çenen düştü yine, çok mu içtin sen yoksa?"
Barış'a kalsa Ateş ironi bile yapamayacaktı.
"Hadi bakayım hanımefendi, sayın Gece, Valide Sultan falan her neysen işte, gel eve gidiyoruz."
Ev, ev. İlginç bir kelime, birşey.
Barış, elini sırtıma koyup yavaşça doğrulmamı sağladı.
"Sıla sen Gece'yi giydir biz bekliyoruz."
Ah doğru, sargılardan ve yaraların hassasiyetinden dolayı sadece iç çamaşırlarım ile duruyorum, ve açıkçası üşüyorum.
Sıla bir çanta açtı, bir iki parça kıyafet getirdi üstüme bol, siyah, yarım kol bir tişört, altıma gri, hafiften bol bir eşofman giymeme yardım etti. Üzerime polar bir yelek geçirdi.
Kapıdan ona tutunarak, hatta koluna yapışarak çıktım.
Tüm kemiklerim kırılmış, üzerimden kamyon geçmiş gibi hissediyordum.Barış hızlı adımlarla yanıma geldi, sırtımda ve dizlerimin arkasında ellerini hissettim.
Kucağındaydım.
"Miniciksin. Biraz yemek falan yemelisin. Ne zaman görsem spor yapıyorsun."
Ne zaman görsem derken?
"Nasıl ne zaman görsem?"
Doğru. Dokuz gün görüşmemiştik. Sanırım ben görmemiştim.
Anlık dumura uğradı ve durdu.
"Ya-yani şey işte, boşver."
Kıkırdadım.
🌸