TXT- Devil by the window ༄
Şeytanla pencerenin yanında buluştum,
takasladım hayatımı.İkide bir omuzlarından kayıp düşen çantasının askılarını bir kez daha düzelterek ofladı. temmuzun ortalarındaydılar bu yüzden havalar fazlasıyla sıcaktı, aslında genç çocuğun yazla ilgili bir sorunu yoktu her zaman güneşli günlerin insanı olmuştu ancak heveslenip uzattığı saçları ona tam da bu noktada fazlasıyla sorun çıkartıyordu. bu yüzden bileğine taktığı tokayı tepeden sımsıkı birlestirdiği saçlarına bağlayarak derin bir nefes aldı.
fakülte binasına yaklaştığında birisinin ona seslendiğini duyunca ,adımlarını binanın berisinde kalan çimenliklere yöneltti.
"Nerede kaldın oğlum ya? Ağaç olduk seni beklemekten burada."
Genç adam arkadaşının bu abartılı sözlerine göz devirdi.
"Geldim işte. Hem dersin başlamasına daha kırk dakika var ,ne diye erkenden çağırdınız beni? şu halime bak eridim buraya gelene kadar."
"Yok suç bende , adam yerine koyup seni özlüyoruz da dersten önce biraz hasret giderelim, birlikte vakit geçirelim diye çağırıyorum. Tamam haklısın kardeşim, özür dilerim bir daha olmaz."
Grubun drama kraliçesi rolünü layıkıyla yerine getirdikten sonra arkasına yaslandı.
"Felix ne abarttın amına koyim, tamam özür dilerim 12 saat beni göremeyince özlediğini hesaba katamadığım için."
Sarışın çocuk memnun olmuş bir ifadeyle doğruldu.
"12 değil, 13."
"Ha?"
"Aşkım hani akşam 11'den beri görüşemiyoruz ya, şimdi de saat 12 olduğuna göre 13 saat yapıyor işte."
Genç adam kafasını iki yana sallarken , sohbetin başından beri sesini çıkartmadan onları izleyen beden nihayet aralarına dahil olmaya karar vererek ağzını araladı.
"Felix'in sana olan aşkı gözlerimi yaşartıyor, cidden Changbin senden nefret etmekte haklıymış. şuna bak, erkek arkadaşını senin kadar darlamıyor."
Genç adam bu doğru tespit karşısında kahkaha atarken Felix hızla kendisini savunmaya geçti.
"Minho hyung! Bak Changbin'imin yanında da söylüyorsun şöyle şeyler sonra olan bana oluyor, geçen senin yüzünden bir hafta boyunca trip attı bana."
Dudaklarını büzerek olayı daha da dramatize ettiğinde büyük olan yalnızca omuzlarını silkti.
"Yalan mı? Beomgyu'yu o minik domuzdan daha çok seviyorsun işte."
"Ya hyung neresi minik benim bebeğimin?! hem Beomgyu benim en yakın arkadaşım, Changbin benim sevgilim ikisini de ayrı ayrı çok seviyorum karşılaştırıp durmasana!"
"Tamam tamam, sakin olun benim yüzümden kavga etmenize gerek yok kızlar. Ben hepinize yeterim-"
Kafasına aldığı iki darbeyle cümlesininin devamı boğazına dizilen Beomgyu sinirle kaşlarını çatarak kollarını bağladı.
bu onun dilinde, çok sevgili (!) dostlarına küstüğü anlamına geliyordu.
fakat tabii ki onlar bunu umursamadı, biraz sonra Minho kendi dersinin başlamak üzere olduğunu söyleyerek ayağa kalkmış, ikiliyi baş başa bırakmıştı.
Ve Felix, yarım saat boyunca darlamalarına kaldığı yerden büyük bir hızla devam etmişti.
💦
"Selam beyler."
Mühendislik fakültesinin gözdesi, sarı saçlarını savurarak arkadaş grubunun arasına oturdu.
"Sen buralara uğrar mıydın ya?"
Grubun en uzun olanı alaycı bir tavırla sordu.
"Aşk olsun Soobinie, kırıldım bak şimdi."
Oyuncu bir edayla bakışlarını süzünce, Soobin gözlerini devirdi.
"Hyunjin duyduğuma göre bu aralar konservatuara uğramıyormuşsun, ne o yoksa Ningning sana tekmeyi bastı mı sonunda?"
Hyunjin duyduğu isimle dudaklarını büzdü.
"Haberiniz yok değil mi? Kız, psikoloji bölümünden Karina'ya yanıkmış meğer. tam da teklif edeceğim gün ilanı aşk etti Karina'ya."
Herkes gülerken içlerinden birisi merakla hikayenin devamını sorunca Hyunjin devam etti anlatmaya.
"İşte Karina da boş değilmiş, hayatı boyunca o anı bekliyormuşcasına çekti öptü kızı herkesin içinde."
Soobin kahkahalarının arasında "sen ne yaptın peki bu sırada " diye sorunca Hyunjin derince bir iç çekti.
"Ne yapayım, herkes bir anda alkışlamaya başlayınca ben de eşlik ettim."
"Abi şaka gibi olay ya! Göt gibi kalmışsın resmen, çok komik."
"Gülmeyinsenize oruspular, kötü bir anımı paylaşıyorum şurda. Duygusuz herifler."
"Oğlum eminim sikinde bile olmamıştır, duygu sömürüsü yapma şimdi bize. Biraz olsun seni tanıyorsam çoktan başka birini gözüne kestirmişsindir sen."
Hyunjin çapkın bir gülüşle, biraz ilerisinde duran ikiliye dikti gözlerini.
"Hadi canım ,Felix mi? Canına susadın herhalde, Changbin hyung seni öldürür biliyorsun değil mi?"
Diğerleri de Hyunjin'in baktığı yere bakıyordu şimdi ve Beomgyu üzerindeki bakışları hissetmiş gibi kısa bir anlığına bu tarafa dönmüş, sonra hızla saçlarını açmaya çalışan arkadaşına yönelmişti.
"Felix de fena değil ama henüz intihar edecek kadar kafayı yemedim Jeno-shi."
"Peki ya diğeri? O kim?"
Hyunjin deminden beri ilk kez konuşan arkadaşına dönmüş, dışarıdan sevimli görünen ancak kesinlikle tehlikeli olan bir gülüş takınmıştı dudaklarına.
"Beomgyu. Choi Beomgyu..."
birazcık kısa oldu ama olsun,
iyi geceler<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙲𝙰𝚁𝙳𝙸𝙶𝙰𝙽 //𝚈𝙴𝙾𝙽𝙶𝚈𝚄
Fanfiction𝘺𝘰𝘶 𝘥𝘳𝘦𝘸 𝘴𝘵𝘢𝘳𝘴 𝘢𝘳𝘰𝘶𝘯𝘥 𝘮𝘺 𝘴𝘤𝘢𝘳𝘴, 𝘣𝘶𝘵 𝘯𝘰𝘸 𝘐'𝘮 𝘣𝘭𝘦𝘦𝘥𝘪𝘯'...