the lucky one

154 17 28
                                    

Xxxtentacion-changes

Bebeğim anlamıyorum,
değişiyorsun, dayanamıyorum...

Bebeğim anlamıyorum,değişiyorsun, dayanamıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





kır bir atın üzerinde yemyeşil kırlarda koştururken, özgürlüğün kokusunu içime çekip gülümsedim.

güneş neredeyse batmak üzereydi fakat hâlâ sıcaklığını yüzümde hissedebiliyordum, ve sonra sanki gitmeden önce bana bir veda öpücüğü vermek istermiş gibi yanaklarımı okşayıp gökyüzünde muazzam bir renk şöleni yaratarak usulca alçalmaya başladı.

ardından sahneyi dakikalardır yükselmek için bekleyen dolunay alıp  soğuk bir karanlık çöktüğünde eve gitme vakti gelmişti.

ancak tam bu sırada tuhaf bir ışık gözlerimi delmek istercesine parlıyor, artık bir atın üzerinde değilim üstelik bulunduğum yer bir kıra da benzemiyor ve o an göz kapaklarıma yapılan baskıya daha fazla dayanamayarak gözlerimi aralıyorum..

"Ah!seni özleyeceğim sevgili at.."

Gözlerimi ovuşturarak rüyamı bölüp, göz kapaklarıma işkence eden güneş ışığına söylene söylene yatağın diğer tarafına yuvarlandım. hâlâ uykum vardı fakat aptal güneş yüzünden uyumak imkansızdı bu yüzden oflayarak kafamı yastıktan kaldırdım.

HA SİKTİR!

Ben-
Tanrı aşkına neredeyim ben????

Etrafımdaki her şey yabancıydı ve ben aptal gibi bunu yeni fark ediyordum. Tanrım...dün gece ne haltlar yemiştim de bilmediğim birisinin evinde, üstelik yatağında ÜSTELİK

telaşla ellerimi göğsüme sararak vücudumu taradıktan sonra  boğazım sızlaya sızlaya yutkundum,
üzerimdeki kıyafetler benim değildi...
ve bunun tek bir anlamı vardı ki o da ben hapı yutmuştum.

başımdan aşağı kaynar sular döküldüğü sırada hızla üzerimdeki yorganı tekmeleyerek ayağa kalktım.bir an önce kıyafetlerimi ve telefonumu bulup,ev sahibine görünmeden buradan tüymeliydim.

fakat işte hiçbir zaman şanslı bir insan olmamıştım, odayı altını üstüne getirsem de ne telefonumu ne de kıyafetlerimi bulamamıştım.bu yüzden de onları artık her neredelerse orada bırakıp gitmeye karar vererek odadan çıktım.

koridoru ikiye bölen bir merdiven olduğunu görünce küfretmemek için kendimi zor tuttum mümkün olduğunca ses çıkartmamak için parmak uçlarıma basarak basamakları aşarken tam da özgürlüğe açılan o dış kapıya varmak üzereyken duyduğum tanıdık sesle olduğum yere çivi gibi çakıldım.

Üzerindeki siyah mutfak önlüğüyle bir Chase Atlantik şarkısı mırıldanıyordu, kaşlarını çatmış ve büyük bir ciddiyetle tavadaki krepleri çeviriyordu.

𝙲𝙰𝚁𝙳𝙸𝙶𝙰𝙽 //𝚈𝙴𝙾𝙽𝙶𝚈𝚄Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin