2. Bölüm | Fırtınadan Doğan Kaos

35 7 2
                                    

Bölüm şarkısı: Ruelle, Up İn Flames.

Keyifli okumalar.

"Sikeyim, çok dikkatsiz davrandın Kumsal."

Kumsal, oturduğu deri koltukta bacak bacak üstüne attı. Kalın bacaklarını ortaya çıkaran siyah kısa elbisesi onu oldukça gösterişli kılmıştı. Saman sarısı saçlarını tepeden toplamış, zarif omuzlarını iyice meydana çıkarmıştı. Yarım ağız gülerken ince parmaklarında tuttuğu sarma sigarasını yere atıp en sevdiği bordo rengi postallarıyla izmaritin canını çıkardıktan sonra elinde duran viskisinden iki yudum alıp oturduğu yerde biraz öne kaydı.

"Attığım her adımı sana söylemek zorunda olduğumu sanmıyorum Barbaros."

Barbaros öfkeyle yüzünü sıvazladı.

"Üç aydır sırf sen mantıksızca masum birini öldür diye plan kurmuyoruz biz geri zekâlı!"

"Planımız o kızı öldürdükten sonra kalbini koruyan şeyi çıkarmaktı, bende uyarı olarak başka birini kullandım. Ne var bunda?"

"Anlamıyorsun, kafan basmıyor. Zamanı gelmedi daha."

Kumsal'ın içindeki öfke yüz derecelik su gibi fokurdayarak kaynıyordu, lâkin bu öfke buhar olup gidecek gibi durmuyordu. Ayağa kalktığı sırada koridordan tok bir topuklu sesi duyuldu, bu kişi Levi'den başkası değildi. Saniyeler sonra kapıdan içeri girip arkasından kapattı. Koyu kızıl saçları omzundan sarkıyordu. Saçlarını tüm çekiciliğiyle savurup kollarını birbirine bağladı.

"Yine neyin tartışmasını yapıyorsunuz siz?"

"Ne istiyorsun Levi?" Barbaros dinmek bilmeyen öfkesini kaybetmiş değildi fakat ikisinden başka kimse Kumsal'ın bu aptal dikkatsizliğini bilmiyordu, ya da öyle sanıyordu. Şu an kimsenin beyninin içini okuyamayacak kadar yorgundu. Bu yüzden zorda olsa toparlanmaya çalıştı.

Levi, hisleri güçlü bir kadındı. Bu özellik ona doğuştan kazandırılmıştı. Her geçen gün kendine has nakış gibi iliklenmiş bu bedeni için şükür ediyordu. Gözlerini kısarak önce Barbaros'a, ardından Kumsal'a şöyle bir baktı. Bir şeylerin ters gittiğini anında anlasada, bu işi çözmek için bir süreliğine rafa kaldırdı.

"Ahenk sizi bekliyor, aşağıda."

"Tamam, sen çık. Geliyoruz." Levi yanında kalan çöpün içinden kuru, buruşturulup top haline getirilmiş kağıdı alıp Barbaros'un suratını hedef alarak fırlattı. Ne kadar daha havaya atılmadan yakalayacağını bilsede.. Beklediği gibi oldu, Barbaros top daha yakınına bile gelmeden onu tuttu.

"Bir daha hizmetçinmişim gibi davranma bana, sivri dişlerimi daha yeni törpüledim. Acımam." ardından inci gibi bembeyaz, dediği gibi daha yeni törpülenmiş dişlerini ağzını normal bir insana göre korkutucu şekilde açarak abisi yerine koyduğu Barbaros'a gösterdi ve odadan topuklarını yere vura vura odadan çıktı.

Barbaros, tekrar yerine oturmuş, viskisini istifini bozmadan içen kardeşine baktı.

"Seni uyarıyorum, sakın bir şey belli etme Kumsal. Eğer Ahenk senin bu denli kaçık bir hareket yaptığını öğrenirse ortalık kaos alanına döner. Ve bu sefer ben bile seni kurtaramam."

;

Hava iyice buz kesmeye başlamıştı. Karanlık gökyüzünü aydınlatan tek şey ay ve onun rahminden düşen yıldızlardı. Mine başını gökyüzüne kaldırdı, bardaktan boşalırcasına yağmur yağacaktı. Bunu çok istiyordu, küçüklüğünden beri bedeninde ki bütün kötü enerjiyi ve günahlarını yağmur yağdığında suyla birlikte akıp gittiğine inanırdı. Şimdi de yağmur yağacağına nedense çok emindi. Biraz sonra hissettikleri gerçekleşti. Evren, Mine'nin çaresiz isteğine karşılık verdi. Damlalar bir boncuk gibi hızla gökten düşüyor, gittikçe şiddetini arttırıyordu. Mine'nin çocukken hissettiği tarifsiz huzur tekrar içini kaplamıştı, fakat geçici bir histi, bunu biliyordu. Yine de yüzüne damlayan küçük su zerrelerine gülümsemeden edemedi.

Ahenk: Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin