War of hearts- by Remus Lupin
Smut!
Tek yaptığım şey ağlamak iken ne demeliyim, ne hissetmeliyim bilmiyordum. Kalbim acıyordu ve ruhuma sığmıyor gibiydim.
Uzun zaman sonra ilk kez kendi başıma dönüşmek zorundaydım. Bunu Sirius olmadan beklemek canımı yakıyordu. Haksız diyemedim, haddime değildi. Düşmanının elini tutup karşısına geçmiş ve beni anlamasını beklemiştim. Tabiki anlamazdı, haksız olan bendim.
Derin nefeslerim kulağıma yankı yaparcasına bastırırken sessizliğin içinde boğuluyor gibi hissettim. Kalbim bedenime ağır geliyordu. Acı hissediyordum sadece oysa daha dönüşmeye başlamamıştım bile.
Yükselmekte olan ay'a baktığımda korku kapladı bedenimi. Alışmak her zaman kötü sonuçlar doğuruyordu. Kollarımı bedenime doladım sessizce, yapabileceğim tek şeyi yaparak kabullendim bu sessiz yanlızlığı.
Kendime acı vermeye devam ederken duyduğum kapı sesiyle şaşırdım. Baktığımda karşımda gördüğüm esmer adam beni daha da şaşırttı.
"Hâlâ sinirliyim, sadece seni yanlız bırakamazdım"
Gözlerimin dolmasını zar zor tutarken kafamı salladım. "Teşekkürler," dedim sakince titrek bir sesle.
Sirius köpek silüetini alırken acılı dönüşüm düşündüğümden daha yumuşak bir şekilde başlamıştı.
***
Yorgun, bitkin ama mutlu. Ruh halimi bu 3 kelime ile açıklamak çok mümkündü bu gün. Kollarımın arasındaki beden bana sıkıca sarılmışken bu kokuyu bırakmak zor geliyordu.
Ona yaptığım ihanete rağmen yanıma gelmişti, beklemiyordum. Teşekkür etmem gerekirdi fakat uyanması istediğim son şey bile değildi.
Hafifçe dirseklerimde doğrulup saçlarına nazik bir öpücük bıraktım. Opucuklerim aynı sırayla yavaşça alnına, gözlerine ordan yanaklarına ilerledi.
"Sevgilin kızmasın bu öpücüklerle," dedi sırıttığı her halinden belli sesiyle
"Rahatsız etmek istemezdim.."
"Sen beni rahatsız edemezssin aylak." Beni taklit ederek kolları üstünde doğruldu. Parmak uçlarını cenemden saçlarıma yavaş bir biçimde sürttü, ufak dalgalarıma parmaklarını doladı. Bir şey demek için ağzımı açtığımda fısıldaması ile sözümü kesti.
"Anlat bana, ne oldu? Onu sevmediğini biliyorum sakın buna inanmamı bekleme benden."
"Ama-"
"Aması yok, Remus. Aptal değilim o adam senin bırak ilgi alanına girmeyi gözünü bile şenlendiremez."
"Anlatamam"
"Seni tehdit ettiğini tahmin edebiliyorum, sadece neyle ettiğini söyle bana hayatım."
Vücudumu saran soğuk ve endişeyle titredim. Sirius ne kadar beni giydirmis olsa da hala üşüyordum, bağıran baraka sıcak konusunda eksik bir yerdi.
Cevap vermem gerektiğini biliyordum fakat herkes tarafından dışlanmayı Sirius'un benden nefret etmesine tercih ederdim.
"Kurt adam olduğumu söylemekle tehdit etti."
Dişlerini sıkarken ufak bir küfür mırıldandı ellerini iki yanağıma yerleştirerek alnını alnıma yasladı. "İlgileneceğim o piçle güzelim"
"Bilmemen gerekiyordu."
"Asıl onun bilmesi gerekiyordu."
"Neyi?"
"Benim olan birine el süremeyeceğini."
Bakışlarım şaşkınca üstünde gezinirken gülümsedi. "Teşekkür ederim."
"Farklı yollarla edebilirsin."
"Hm, ne tür yollar."
"Öğretmemi istersen, öğretebilirim"
"İsterim."
"Biraz yalvarman gerekebilir."
T-shirtun içine ellerimi ilerletip yavaşça sırtına çıkarttım. Omuzlarına yavaşça ilerleyen ellerimle sırıtışı büyümüştü. "Belki de senin yalvarman gerekir."
"Ne için?"
Sırıtışı genislerken yüzüne yaklaştım nefesimi dudaklarının üstüne bırakıp dilimle çenesinden dudaklarına kadar ince bir çizgi ile ilerledim. Alt dudağını dişlerim arasına alıp yavaşça emdikten sonra geri çekildim.
"Seni içime almam için."
Boğazından çıkan hırıltılı sesle belimden kavrayıp sırtım yatağa çarpacak şekilde beni bıraktı. Dudaklarımı saldırırcasına öperken gözlerimi kapattım.
Derin ve hırs dolu öpücüğe tamamen çekiliyordum. Dudaklarımı aralığımda bu anı beklercesine dilini dilime doladı. Nefeslerimiz kesildiğinde yavaşça geri çekilip cenemden başlayarak boynuma doğru ilerleyen bir yol izlemeye başladı.
Boynuma ulaştığında ince t-shirt sinirini bozmuş olsa gerek ki çıkarmakla uğraşmadan yırtarak kenara fırlattı.
Öpücüklerinin ıslak sesleri odayı doldururken dilini göğüs ucumun etrafında yavaşça döndürdü. Aynı yavaşlıkla emdikten sonra dişlerini geçirmesiyle ufak bir çığlık attım, hazırlıksız yakalanmıştım.
"Sesini en çok inlerken beğendim." Derken pantolonumu aşağıya indirdi.
"Çok pis bir çocuksun..." Hafifçe doğrulup onun üstündekileri çıkartmaya başladım. Aceleci elleriyle bana yardımcı oldu.
"Bu pis çocuk sana hayatının en iyi gecesini yaşatacak" iki parmağını dudaklarıma uzattı, hafifçe gülümseyerek dilimle hafifçe ıslattım daha da ittiğinde emmeye başladım.
Gözleri parlarken dudaklarım ve gözlerim arasında gidip geliyordu. Islak bir ses bırakarak kafamı geri çektim.
Parmağını hizzaladığında gözlerime baktı, kasıldığımı hissedebiliyordum. İlk parmağını içeri yolladığında acı hissetmemiştim, gözlerimi yumdum.
Dudaklarını dudaklarımla buluşturup öpmeye devam ederken diğer parmağını da içeri yolladı. Çıkarttığım inleme dudakları arasında kaybolmuştu.
Parmakları yavaşça makas haraketleri yaparken gözlerini bir saniye bile yummuyordu, içimi görüyor gibi beni inceliyor aç gözlerle süzüyordu sadece. Sırıtarak üzerime eğildi.
"Kendini bana itiyorsun bebeğim, bu kadar mı sabırsızssın?"
"Sirius, çevirip ben sikecegim şimdi. Sok şunu."
Güldü, dudaklarımın üzerini yalayıp elini kasıklarıma attı. Derin bir inleme bırakırken belimi kaldırdığımı yeni fark ediyordum. Kendimi yavaş bir biçimde öne ittiğimi fark ettigimde yutkundum, haklıydı.
Parmaklarını çekip kendini hizzaladı elini boynuma yerleştirip hafifçe sıktı, bağırmamam içindi. Bekleme gereği duymadan kendini içime ittiğinde boğuk bir çığlık attım. Benimle eş zamanlı olarak o da inlemişti.
Alışmam için beklerken tekrar dudaklarimizi buluşturdu. İçimde haraketlenmeye başladığında gözlerimi açtım. Acı vardı, fakat zevk her saniye artıyordu. Belimi ona uyum sağlayarak ritmik bir şekilde haraketlendirdim.
Bu derin bir inleme bırakmasına sebep oldu. İçimde gelip giderken elini uyumlu bir şekilde kasiklarimda haraket ettiriyordum. İnlemelerimiz artarken bu gecenin cidden uzun olacağını anlamıştım.
***
Bayadir bölüm yazmıyordum umarım telafi edebilmişimdir 😻