04

304 26 33
                                    

At least try to love- by Remus Lupin

"Hâlâ gitmeme taraftarıyım" derken en ufak bir pişmanlık hissetmiyordum, gitmemeliydik. Sirius göz devirip ilerlemeye devam ederken huzursuzca etrafa bakındım. Örümcek ağları ile dolu bir kolidordan geçmek oldukça korkutucuydu.

Gömleğimin birkaç düğmesini açıp hızlıca kendimi dışarı attım, sonunda gelebilmiştir. Etrafı aşırı yoğun bir ses ve kırmızı led ışıklar sarmıştı. Sesin dışarı geçmemesi için büyü yapıldığını insanların rahatlığında bile anlayabiliyorduk.

Sirius ve James hızlıca sevgililerinin yanına gidip dans etme derdine düşmüşken ben sakince tezgaha yaklaştım. Cebimden 3 galleon ve  birkaç sickles çıkartıp kızıl çocuğa uzattım. Önüme konan menüden rasgele bir şey seçip sipariş ettiğimde aklım sevgilisiyle dans eden Siriustaydı.

Önüme konan içeceği tek yudumda içerken boğazımın yanmasını neredeyse umursamadım bile. Iç çekip yeni bir bardak istedim, bu döndü birkaç dakika böyle devam ederken içine daldığım düşüncelerden Henry yüzünden çıkmak zorunda kalmıştım.

"Selam güzellik, neden yanlız oturuyorsun?"

"Biraz kafa dinlemek istedim" derken nazikçe git demeye çalışmış olsam da anlamamış ve gülümsemişti.

"Sorun nedir, bana anlatabilirsin?"

"Pek bir sorun yok aslında, düşünüyorum sadece."

"Bence dans etmek düşüncelerine çok iyi gelir!"

"Ah sanmıyorum.."

"Hadi." Dediğinde çoktan elimi tutup beni sahneye çekmişti.

Kalabalığın içinde gözlerim tek bir kişiyi ararken istediğim şeye ulaşamamıştım. Çalan şarkı oldukça ortama uygundu. Henry'nin şansına ayak uydurup gülümsemeye çalıştım. Bir süre dans ettikten sonra Sarışın çocuğun bana yaklaştığını fark ettim. Hayır, Henry ile öpüşmeye kesinlikle hazır değildim. Fakat her şey aşırı hızlı olmuştu ve bir anda dudaklarımı dudaklarında bulmuştum.

Yapabileceğim tek şey onu Sirius olarak hayal etmeye devam etmekti. Öpüşmemiz derinleşirken izlenme hissi ile gözlerimi araladım, tam çaprazımda kollarında aşırı güzel bir kızla bana bakan bir Sirius ile karşılaşmak kalp kırıcıydı.

Gözlerinde bir ateş yanarcasına bana bakıyordu. Ona bakarken elimi henry'nin saçlarına atıp dudağımı ısırması ile hafifçe inlediğimde hırsla önündeki kızın dudaklarına yapıştı, fakat beklediğimin aksine gözleri kapanmamıştı, bana bakmaya devam ediyordu.

Ikimiz de birbirimize bakarak öpüşme işlemine devam ederken belimde hissettiğim el ile gözlerimi kapattım. Birkaç saniye gözlerim kapalı bir şekilde durduktan sonra nazikçe geri çekilmiştim. Tekrar karşıya baktığımda Sirius'un orada olmadığını görmem şaşırtıcı olmuştu, gerçi şaşırdığım tek şey bu değildi.

Henry'e haber vererek bar tezgahına ilerleyip Sirius'un yanına oturdum.

"Selam dostum."

Alaycı bir şekilde bana bakıp kafasıyla selam verdi, konuşmak istemediğini düşünmüştüm ki bana döndü. "Sevgilini baya seviyor gibisin?"

"Bilmem" derken omuz siktim, "Hiç düşünmedim." Gerçekten de düşünmemiştim, hoş biriydi ama aklımda biri varken cidden sevmeyi beklemiyordum. Aklım tamamen Sirius ile doluydu ama onun bedeni müsaitti.

"Anladım."

"Peki ya sen?" Oldukça umursamaz sormaya çalışmıştım ama umursuyordum.

"Ben, ne?"

Need your LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin