Eşsiz Nefes Kesen Bir Manzara

18 2 0
                                    

Ateş Mirza tehlikeli bir bakış yollasa da pek aldırmadım Bir sonraki görüşmeleri için tercüman ayarlamak yerine beni çağırmayı seçmişti Her gidişim yeni bir plan ya da dileğe dönüşmüştü Bu benimde işime geliyordu Birinde hamburger ve patatesli yemek diğerinde tiyatro bileti kapmıştım Bunlar beni çok eğlendiriyordu 

Gelip gidişlerim Aslan ve Dağhan ile iletişimimi kuvvetlendirse de güvenlerini kazanmam gerektiğini biliyordum Bir cafe de oturmuş süslü bir kahve içerken yanıma gelen Doğa' yı gördüm "Uzun zaman oldu Ahu Oturabilir miyim" sorusuna "tabi" dedim "Seninle burada karşılaştığıma memnun oldum Komşu olsak bile rahatsız etmek istemedim Birbirimizde numaramız da yok" açıklamasını yaptım Doğa acı bir gülümseme yollarken "artık komşu değiliz" sözüne meraklı bakışlarımı görünce "yeni bir başlangıç sadece" açıklaması bana da tanıdık geldi Elimdeki evrakları gösterirken "bu da benim için yeni bir başlangıç" diye açıkladım 

Doğa ile arkadaşlığımı seviyordum Birimizin hayat hikayelerini bilmesek bile aynı yerde olduğumuzu biliyordum İkimizde yeni bir yolda idik Yeni bir başlangıç yapmak istiyorduk ve iyi birer yol arkadaşı olacaktık 

Doğa ile yüzeysel sohbetimizde genellikle gelecek planlarımızdan bahsettik Onun yanından ayrılıp eve geçtiğimde beni başka bir sürpriz bekliyordu Kapıda duran iki bisiklet Ateş Mirza sözünü tutmuştu Bisikletleri incelerken Ateş Mirza yanıma gelerek "şehir turuna hazır mısın" diye sorup bisikletine bindi Benim neden binmediğimi anlamazken "ne oldu vaz mı geçtin" diye sorarken bozulmuştu da Göz göze gelirken "yok vazgeçmedim de Ben bisiklete binemiyorum Ondan hayal demiştim" açıklamama "neden hiç binmedin mi Ya da düştüğün için mi korkuyorsun Sana dikkat ederim merak etme" Ateş Mirza beni rahatlatmaya çalışsa da yapamayacağımı biliyordum 

Başımı sallarken "küçükken ikizimi bisikletten düşürdüm O günden sonra binemedim Ellerim titrerken dengemi kaybediyorum" açıklamam Ateş Mirza' yı hem şaşırtmış hem de üzmüştü Şimdi görüşmediğim kardeşimin neden bu kadar önemli olduğunu sorguluyordu belki de "O zaman tek bir çaremiz var demek ki" önünü gösterirken "atla bakalım" dedi 

Hevesle "beraber mi bineceğiz" soruma "neden olmasın" cevabını verdi Küçük bir kız çocuğu gibi hızlıca yanına gidip önüne oturdum Ellerimi demire koyarken Ateş Mirza'nın öne doğru gelmesi ile ona yaslanmış oldum Kokusu burnuma gelirken kalbim deli gibi atıyordu Ateş Mirza kulağıma "hazır mısın" diye sorarken kafamı sallayarak cevap verebildim 

Kolayca pedalları çevirirken gücünü bir kere daha kanıtlamıştı İlk sahil kenarından giderken, sonrasında şehrin kalabalığa ve gürültüsüne karıştık Ateş Mirza hızını attırdıkça rüzgarı hissederken gözlerimi kapatmadan edemedim Esen rüzgar Ateş Mirza'nın kokusuna karışırken kendimi tamamen ona yaslamıştım Kollarının arasındaydım artık 

Uzun bir turdan sonra durduk Ona doğru döndüğümde burun buruna gelirken kendimi zorluklar geri çektim "Yoruldun değil mi Kısa bir tur yeterli olurdu aslında" Ateş Mirza koyduğum mesafeyi delip yaklaşırken "kuş kadar bir şeysin neden yorulayım Sana bir şey göstermek istiyorum sadece" dediğinde acaba nasıl öptüğünü mü diye düşünmeden edemedim 

Ateş Mirza tenimi nefesi ile yakarken geri çekildi "İnmeliyiz" kendimi zorlukla toparlayıp inerken Ateş Mirza da bisikletten inerek bir eliyle bisikleti tutarken diğer eliyle belimi kavrayıp yönlendirmeye başladı Bu adamın değdiği yer neden yanıyordu 

Sonunda tüm şehri görebileceğimiz bir yere geldiğimizde büyülenmiştim Eşsiz bir manzara vardı Ateş Mirza bana bakarken ne düşündüğümü anlamış gibi "asıl biraz sonra büyüleneceksin" dedi Güneş yavaş yavaş batmaya başlarken Ateş Mirza bisikleti bırakıp arkama geçerek sarıldı Kollarının içindeydim Sırtım ile gövdesi birleşmiş ayağımda topuklu olmadığı için çenesi başımın üzerindeydi 

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken ortamı güzel bir kızıllık sardı Güneş yavaş yavaş şehri terk ederken etraf kararıncaya kadar öylece kaldık İlk konuşan Ateş Mirza olurken "işte" dedi "Benim de hayatım güneşin çoktan terk etmiş olduğu bu karanlık gibiydi Ama şimdi seninle hep güneş batarken ki ortağa çıkan kızıllık gibi hissediyorum Eşsiz, nefes kesen bir manzara" Söyledikleri gözlerimi doldururken beni kendine doğru çevirdi 

Firar eden bir yaşımı silerken "ağlama" demesi ne işe yarardı ki Duygularım o kadar coşkulu ve can yakıcıydı ki Ateş Mirza tekrar "ağlama lütfen Ahu" dediğinde canım daha fazla yandı Ben Ahu değildim Ama Ateş Mirza bana tekrar aşık olmuştu Hiç bir şey düşünmeden, gerçekleri görmeden gelerek buna tutunmak istiyordum Dayanamayıp boynuna atlayıp sarılırken beni sıkıca sardı Kalplerimiz yan yana gelirken atışlarını dinledim 

Zorlukla ayrılıp bisikletteki yerimi alarak eve geçtiğimizde yemek vakti çoktan gelmişti Kızlar Asya ile kovalanmaç oynuyorlardı Asya beni görünce duraksa da elim ile devam demem ile koşmaya başladılar Deniz abla ve Asya bana mesafeli olsa da ev ve kızlar için attığım her adım da onlarla da yaklaşmış oldum Deniz abla ablam olurken Asya arkadaşım olmuştu Yemek masasına zorlukla geçerken kızlar yeni açılacak olan aquariumdan bahsediyorlardı Kısaca baba bizi götürsene diyorlardı aslında 

Ateş Mirza kızları kıvrandırmaya devam etmek istese de çantamdan biletleri çıkartarak gösterdim "Çoktan hallettim ben o işi" dediğimde kızların gözleri büyürken hızlıca yanıma geldiler "Sen bir tanesin annecim" diye üstüme atlarlarken "ah bu ne güzel sevgi gösterisi böyle" demeden edemedim "Ama gitmek istiyorsak tabaklar bitecek" sözüm ile hızlıca yerlerine dönüp yemeğe başladılar Onların bu haline gülerken Ateş Mirza ile göz göze geldim Gözlerinden sevgi akıyordu 

...

Ateş Mirza' nın ailesi ile ilgili araştırmalarım bir sonuca bağlanamıyordu Ateş Mirza' ya dolambaçlı yoldan sormaya çalışsam da elim boş kalıyordu Telefonunu çalıp  da numaraya da bakamazdım ki Aslında bunu düşünmedim değil ama parmak izi vardı 

Çalışma odasını karıştırmakla yetinsem de elim boştu Ateş Mirza bana beni karanlıktan çıkardın, şimdi senin sayende muhteşem kızıllıkla yaşıyorum dedi Ona nasıl ailesini vermem Sonunda Deniz ablayı konuşmaya ikna ederken, duyduklarım ile kafamdaki parçalar birleşiyordu 

Evden bir hışımla çıkarken büyük ihtimal Ahu'nun yapmış olduğu hatalardan birini daha düzeltmek için Ateş Mirza'nın şirketine gidiyordum Ateş Mirza'nın üzerine kızları sararak kendimi garantiye aldım tabi 

Kapıda beni asistanı Bahar karşılarken Ateş Mirza olmadan burada olmama şaşırsa da bir şey demiyordu Bahar'a dönüp "ben bugün gelmedim tamam mı" deyip baş sallayarak kabul etmesini izliyorum 

Yukarı çıktığımda Aslan ve Dağhan'ı odalarında buluyorum Rahat bir nefes alırken, boş bakışlarını görüyorum Masanın önündeki koltuğa yığılırken "yardımınıza ihtiyacım var" dedim Beni Ahu'nun yaptıklarından dolayı hoş karşılamasalar da kovmuyorlar en azında 

"Ateş Mirza'nın ailesi neden görüşmüyorlar biliyor musunuz" diye sorduğumda Aslan "bu çok eski bir hikaye Evliliğiniz ilk zamanlarda iletişimleri koptu ama sebepleri bizde yok" dediğinde evde duyduklarımdan başka bir cevap alamamıştım Yine de ısrarla "bakın bir şey biliyorsanız gerçekten bilmem lazım Bunda da benim parmağım varmış gibi hissediyorum Eğer Ateş Mirza'yı ben ailesiz bıraktıysam buna dayanamam" içimden kardeşimin bu kadar acımasız olması ile yüzleşemem

Aslan "gerçekten bilmiyoruz Ahu Bilsek senden önce halletmeye çalışırdık" buradan bilgi alamayacağımı anlamak beni üzerken "hafıza kaybından dolayı ailesini hatırlamıyorum bile En azından adreslerini bulabilir misiniz" derken Dağhan odadan çıkıp Ateş Mirza'nın odasına geçti Sonrasında elinde bir kağıtla dönerken "adresleri bu ama hala oradalar mı bilmiyorum" dediğinde büyük bir sevinç ile kağıdı "Çok teşekkür ederim Aramızda kalsın olur mu" deyip çıkacakken Aslan "amacın ne" diye sordu Gülümseyerek "Ateş Mirza'ya bir aile vermek Eğer yine  benim bir hatam varsa düzeltmek" 

Elimdeki kağıda bakarken lütfen dedim Lütfen hala orada olun 

Başka Bir Evren DeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin