2.8

5.2K 232 35
                                    

Giyindiğim siyah bol pantolon ve yeşil kazağı son kez düzelterek odadan çıktım.

Giyindiğim siyah bol pantolon ve yeşil kazağı son kez düzelterek odadan çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Montumu üstüme geçirerek evden çıktım.

Bugün Ege ile buluşacaktım. Açıkçası ne söyleyeceğini merak ediyordum.

Kulaklığımı takarak buluşacağımız kafeye doğru ilerlemeye başladım. Zaten yol yakındı.

Bir parkın önünden geçerken duyduğum kahkaha sesleriyle o tarafa doğru döndüm.

Bir baba kızını salıncakta sallıyordu.

Bu halleri içten bir şekilde tebessüm etmeme neden oldu.

Bazı kızlar gerçekten şanslıydı. Çünkü her daim yanlarında olup varlığını hissettiren babaları vardı.

Bazı kızlar ise galiba benim gibi şanssız. Çünkü bizim her daim yanımızda duran ve bizi destekleyen babalarımız yoktu.

Herkes çocuk yapabilirdi.

Fakat herkes ebeveyn olamazdı.

Kafamın içinde yankılanan sesler ile kafeye giriş yaptım.

İçeriye göz gezdirdiğimde Ege'nin cam kenarında bir masada oturduğunu görünce yanına doğru gidip karşısındaki sandalyeye oturdum.

Beni gördüğünde kocaman gülümseyerek "Hoşgeldin" dedi.

Bende karşılık olarak gülümsüyerek "Hoşbuldum"

"Nasıl gidiyor?"

"Okullar açılmasaydı daha iyi olacaktı ama"

Gülerek kafasını yukarı aşağı sallayarak "Haklısın valla. Bir de son senemiz hiç çekilmiyor."

"Cidden abi hiç hatırlatma ya."

"Ne okumak istiyorsun?"

"Psikoloji,sen?"

"Hukuk"

"Güzel ama zor diyorlar"

"Doğru ama her işin kendine göre bir zorluğu vardır"

"Haklısın"

Egeyle yaklaşık bir saattir sohbet ediyorduk.. Açıkçası muhabbeti sarıyordu.

"Ee sen birşey diyecektin?" diyerek asıl konuya geldiğimde gözlerini kaçırdı. Birkaç saniye sonra yeniden yüzüme baktığında konuşmaya başladı.

"Ada şimdi şöyle. Biliyorum çok ani olacak ama ben senden hoşlanıyorum. Hemde 1 senedir falan ama utandığım için gelip bunu söyleyemedim. Okuldayken bilmiyorum fark ettin mi hep sana bakıyordum ve bunu engelleyemiyordum. Hatta bir keresinde sen ve arkadaşların sahildeyken o sırada ben de oradaydım ve yine sana baktığımı görünce arkadaşların da bunu fark edip beni kovalamış-"

"Ege, Ege, Ege. Dur öncelikle bir nefes al." diye uyrma gereği duydum çünkü tek nefeste itiraf ettiği şeyleri şaşkınlıkla dinlemiştim.

Derin bir nefes alarak yeniden bana doğru döndü.

"Özür dilerim çok konuştum"

"Hayır, hayır. Sorun çok konuşman değil ama... Ege benim erkek arkadaşım var. Özür dilerim"

Kurduğum cümlenin ardından Ege'nn omuzlarının çöktüğünü gördüm.

Onun için üzülüyordym fakat elimden birşey gelmiyordu.

"Peki. Sorun değil. Ama yine arkadaş kalırız değil mi çünkü senin gibi birini kaybetmek istemiyorum" diyince tebessüm ettim.

"Sen nasıl istersen" dedim.

"O zaman kalkalım mı?" diye sorduğunda onu onaylayarak ayağa kalktım. Benimle birlikte o da kalkınca hesabı ödeyerek kafeden çıktık.

Kafeden çıktığımız anda belime dolanan kolla ufak bir çığlık atarak yan tarafıma döndüm.

Alaz'ı görmemle rahatlayıp yanağına ufak bir buse kondurdum.

"Doğru söyle. Sapık gibi her yerde beni yakip mi ediyorsun?" diye sordum.

Kahkaha atarak kafasını yukarı aşağı salladı.

"Bir tek senin sapığın" diyerek dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı.

Ege'ye doğru döndüğünde yüzündeki o gülümseme silindi ve ciddiyetini korudu.

Elimle Ege'yi göstererek "Ege, arkadaşım. Zaten kampta görmüşsündür." diyerek tanıtıım.

Bu sefer elimşe Alaz'ı göstererek "Alaz, sevgilim" diye tanıttım.

İkisi de birbirlerine başlarıyla selam versikten sonra Ege, "Neyse, Ada. Ben artık gideyim zaten geç oldu. Sonra görüşürüz" diyerek gitti.

Bizde sahildeki banklardan birine oturduk.

"Ada"

"Efendim"

"Benim doktor bir arkadaşım var. Senin tüm tedavi sürecini, sonuçlarını ve tahlillerini ona gösterdim. Hastalığın zaten tedavilere olumlu sonuç veriyormuş ve kanser kitlen küçülüyormuş. Bunun yanında yeni bir ilaç tedavisi başlamış ki senin şuan ki durumunda onu kullanmaya başlarsan birkaç aya tamamen iyileşebilirmişsin"

Gözlerim dolmuş, Alaz'ı dinliyordum.

Evet kanser tanısı konulduğunda zaten hastalığımın başları olduğu erkrn tedaviye başlanmıştı. Bu da beni daha az yormuştu ve olumlu sonuç alabilmiştik.

Ama şimdi duyduklarım bambaşkaydı. Birkaç aya tamamen kurtulabileceğimi söylüyordu.

Kollarımı sıkıca Alaz'ın boynuna doladım. Gözümde akmayı bekleyen yaşlar yanaklarıma doğru süzülüp gömleğini ıslattı.

O da ellerini belime yerleştirip beni kendine doğru çekip saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu.

Beni kendinden uzaklaştırdığında yüzümdeki yaşları silerek dudağımın üstüne kendi dufaklarını yerleştirdi.

Herkese açık alanda olduğumuz için utansam da karşılık verdim.

Nefes nefese ayrılıp alınlarımızı birbirimize yasladık.

"Herşey çok güzel olacak sevgilim"

"Söz mü?"

"Söz"






Ben sözümü aldım gidiyorum 🖐🏼

Şimdi size birşey söyleyeceğim.

Finale doğru yaklaştığımızı düşünüyorum.

Zaten neredeyse tüm olaylar çözüldü. Okuldaki gizli takipçi, kaçırılma olayı ve Adamız'ın hastalığı...

Tam olarak 3 bölüm 5 bölüm kaldı diye kesim birşey söyleyemem ama çok uzun da sürmeyecek onı demek istedim.

Çoook uzattım biliyorum. Son bir soru sorup kaçıyorum.

Sizce Ada iyileşebilecek miii?

Kendinize çooook ama çoook iyi bakınn. Sizi çok seviyorum 💗

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfennn🥺

Son İki Sayı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin