Aynı Gün - 15 Ocak 2013
Bu cümle ile Yoongi, içinin ürperdiğini hissetmişti. Beklemediği, pişman olacağı ve belli ki küçüğünü fazlaca üzecek bir şey yapmıştı ancak hatırlamıyordu bile."Neyden bahsettiğini lütfen açık açık söyler misin, anlayamıyorum."
"Yılbaşı gecesi, hyung. Yılbaşı gecesi, hem hayatımın, hem de yeni yılımın ilk öpücüğünü verdim, hoşlandığım adama. Ama o ertesi gün unuttu." Yoongi, Jungkook'un üstüne basarak söylediği o hoşlandığı adamın kendisi olduğunu anlayamayacak kadar aptal birisi değildi, anlamıştı. Anlamış ve şaşırmıştı. "Ne?" Ağzından bir şaşkınlık nidası döküldüğünde Jungkook, söylediğine pişman olmak üzereydi. Şimdi hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Kalbi acıdı.
"Duydun işte hyung. O gün seninle öpüştük ama sen ertesi sabah unuttun. Oysa ben, sen de benim gibi hissediyorsun sanıp umutlanmıştım. Bir şeyler bizim için farklı olur sanmıştım." Jungkook'un sesi sonlara doğru kısılırken Yoongi şaşkınlıktan ne diyeceğini şaşırmıştı. "Jungkook ben, ne diyeceğimi bilmiyorum. Gerçekten özür dilerim."
"Ne için hyung, öpücük için mi yoksa unuttuğun için mi?" Yoongi bu soruya hazırlıksız yakalandığını hissetmişti ve vereceği her cevap, beklenmedik sonuçlar doğuracaktı.
"Bak, Jungkook, ikisi için de özür dilerim, çünkü ben seni küçük kardeşim gibi görüyorum. Fazlası değil." Jungkook'un ağzından bir "Hah?" nidası çıkmış ve büyüğüne bakmıştı.
"Yalan söyleme hyung. İlk günden beri benimle nasıl oynadığını sen de gayet iyi biliyorsun, hiç kimse kardeşi gibi gördüğü birisiyle bu şekilde ilgilenmez. Üstelik benim bir abim bile varken." Jungkook sinirlenmeye başlamıştı. "Benim yanlış anlayabileceğim onca şey yaparken de kardeşin gibi mi görüyordun beni?" Yoongi anlamamaya çalışsa da olmuyor, her şeyi anlıyordu. Jungkook haklıydı. Belki de o da içten içe ona karşı bir şeyler hissediyor ama Jungkook'un yaşı daha küçük olduğu için buna ihtimal vermemeye çalışıyordu. "Ama ben seni ilk gördüğümden beri hiç abim olarak görmedim hyung, o gün abimle bizim eve geldiğiniz günden beri benim kalbimi çarptırıyorsun."
Evet, Jungkook on beş yaşında bir ergendi ve tüm bu cesareti de buradan geliyordu. Bu fevri tavırları ve ani öfkesinin sebebi de buydu.
"Özür dilerim, ne yaptığımın farkında olmam gerekirdi." Jungkook alayla güldü.
"Farkındaydın hyung, ne yaptığının farkındaydın. Ama kabul etmek istemiyorsun. Neden? Senin üniversiteli arkadaş çevrene yakışmaz mıyım hyung, dalga mı geçerler benimle? Yoksa sen mi hyung, sen mi utanırsın benden?" Yoongi kaşlarını çatmıştı. "Ne söylediğine dikkat et Jungkook, sınırını aşıyorsun. Saygısızlık etme. Yaşın daha küçük, birkaç aya unutacağın bir heves yüzünden aramız bozulsun istemem."
"Sınırı aştıysam özür dilerim ama, hyung, ben artık seninle bu konuyu konuşmak istemiyorum. Yeniden abimin arkadaşı ol. Nasıl olsa seni sevdiğimi unuturmuşum birkaç aya."
Jungkook bunu söyledikten sonra sandalyesinin sırt kısmına astığı okul çantasını tek omzuna takarak kafeden çıkmış ve Yoongi'yi düşünceleriyle baş başa bırakarak oradan hızla uzaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes | yoonkook
Fanfictionyaz akşamları küçük balkonumuzda oturur, o sigarasını içerken ben de çileklerimi yerdim. yıldızlar şahitlik ederdi güzelliğimize. belki de onlar da yakıyorlardı bir sigara, bizim kadar güzel olamadıkları için. bir yaz gecesinde hava hafiften puslu...