Damla, üzerindeki yeşil elbisenin yakasına var gücüyle asılmış olan Daren'i kucağıma bırakırken bir yandan da mutfakta servisle ilgilenen Ceren ve Feyza'ya talimatlar veriyordu.
" Kızlar takımın kaşıkları ikinci çekmecede. "
Daren nihayet annesini bırakıp bana sarıldığında, gelecek olan ağlama atağını önlemek istercesine hafifçe poposuna vurmaya başlamıştım.
" İkinci bebeği istiyorum ama Eren erken olduğunu düşünüyor. " diye devam etti anlatmaya.
Kaşlarım şaşkınlıkla havalandığında Daren de sanki anlıyormuş gibi çığlık atmıştı. Bu tepkisine tüm kızlar gülerken Ceren lafa girdi.
" Daren pek istemiyor gibi. "
Damla, kızının başına bir öpücük kondurup ocağın üzerindeki çaydanlığa yöneldiğinde iç çekti.
" Daren daha çok küçük. Biraz daha bekleyebilirsiniz bence de. " diyen ise Feyza'ydı.
Konuşmaya dahil olup olmamak konusundaki çekimserliği sesine de yansımıştı. Bir yandan muhabbeti dinliyor diğer yandan da servis tabaklarına pasta koyuyordu. Damla parmakları arasındaki çaydanlıktan, masadaki tepsiye dizdiğim bardaklara çayları doldururken bir iç daha çekti.
" Öyle ama hem aralarında çok yaş farkı olsun istemiyorum hem de mesleğe bir kez daha ara vermek istemiyorum. "
Daren minik ellerini saçlarımın arasına daldırdığında acıyla inledim. Ceren de bunun üzerine elindekileri bırakıp yardımıma koşmuştu. Minik canavarı nihayet daha korunaklı bir pozisyonda kucağıma oturttuğumda Damla'ya baktım.
" Abim neden erken olduğunu düşünüyormuş peki, söyledi mi? "
Kumral saçlarını kulaklarının arkasına ittirmeden hemen önce çaydanlığı elinden bırakmıştı.
" Bu aralar işyerinde bir kriz varmış. Zaten geç saatlere kadar çalışıyordu epeydir. İş yoğunluğundan falan diye düşünüyordum fakat meğer durum öyle değilmiş. "
Eğilip masanın üzerindeki tepsiyi elleri arasına aldı.
" Sanırım küçülmeye gidecekler. Maaşını da iki aydır tam yatırmıyorlarmış. Hiçbir şey anlatmıyor ki. " dedi sitemkar bir sesle.
Onun peşinden ben de kucağımda Daren ile mutfaktan çıktığımda iç çektim.
" Abimin huyu bu, biliyorsun. "
Sessiz kaldı. Evet Eren abim fazlasıyla içe kapanık bir adamdı. Hiçbir derdini paylaşmaz, kimseden de kolay kolay yardım istemezdi. Ama Damla da haklı olarak kendisiyle her şeyi paylaşmasını bekliyordu. Üstelik konu ikisinin de hayatını doğrudan etkiliyorsa...
Damla salondakilere çaylarını dağıtırken ben de Kenan'ın yanındaki boşluğa oturmuştum. Damla bugün bizleri misafirliğe çağırmıştı ve bu hepimize gerçekten de çok iyi gelmişti. Kenan bir yandan Okan'ı dinlerken bir yandan da Daren'in minik eliyle oynamaya başladığında kıkırdadım. Bu görüntü hoşuma gitmişti. Kenan sesimi duyduğunda başını çevirip bana baktı ve ne oldu dercesine göz kırptı. Omuz silkerken bile gülümsüyordum. O da fazla üstünde durmayıp yeniden abime dönmüştü.
O esnada hemen karşı koltuğumda oturan Yusuf bizi fark edip birden ayaklandı. Tam önümde durduğunda yeğenimi elimden almaya geldiğini anlamıştım elbette. Onu sıkıca kavrarken surat astım.
" Yaa hayır daha yeni aldım. "
Fakat Daren halasını morartmaya ant içmişti belli ki. Çünkü Yusuf'u karşısında görür görmez birden hareketlenmiş ve kollarını ona uzatıp parmaklarını açıp kapamaya başlamıştı. Bir yandan da garip bebek sesleri çıkartıyor adeta ona gitmek istediğini dile getiriyordu. Bu tavrı karşısında hafif kızgınlık ve daha çok hayal kırıklığıyla ofladığımda Yusuf kahkaha attı. Hemen sonra ise uzanıp Daren'i kucağına alıverdi. Boşta kalan kollarımı göğsümde kavuştururken tısladım.