🖤Öncelikle yeni hikâye alarmı! Ahmakıslatan ve Günahkâr isimli hikayelerim profilimde.
Kadın yeşil gözlerini hızla kaçırıp adamın boynuna indirdiğinde kendini geri çekmek istedi fakat başarılı olamadı. Okan onu sıkıca kavramış, hiçbir yere gitmesine müsaade etmezken derin bir nefes çekti içine Sevde. Kadının bu sessizliği, kaçmaya yer arayışları ve telaşı Okan'ın içinde bir umut yeşertirken; neden uzak kalmak için bu kadar çabaladığına ise anlam veremiyordu. Sevmiyor muydu artık kendisini? Hiç mi? Sevde bir kez daha bedenini geri çektiğinde hafifçe gevşetti ellerini ve ona bir adımlık hareket alanı tanıdı. Fakat yine de bırakmamıştı.
" Bırak. " diye tısladı genç kadın, gözlerine bakmaktan imtina ederken.
Okan ise isteğiyle zerre ilgilenmiyor yalnızca gözlerine bakıyordu. Bir cevap alabilmek için. Sevde bir kez daha silkti kolunu fakat yine başarısız oldu.
" Okan... " dedi sonra çaresiz bir tınıyla ve gözlerini yeniden adamın kahvelerine kaldırdı.
İçi titredi o an. Ne çok özlemişti ona doyasıya bakmayı. Gözlerini yumuverdi hızla ve o an minik bir yaş süzüldü kirpiklerinden.
" Sevde, " diye fısıldadı Okan.
Cevabı almıştı, o söylemese de. boştaki elini kızın alnına düşen sarı saçlarına götürdü ve güzel yüzünü okşayarak arkaya attı onları. İçi gitti kadının.
" Güzelim, " dedi bu kez fısıltıyla.
Her bir kelimesiyle tir tir titriyor, elini ayağını koyacak yer bulamıyordu genç kadın.
" Neden yapıyorsun bunu bize? " diye fısıldadı bu kez ama sesinde en ufak bir öfke yoktu.
Sevde dudaklarını birbirine sıkıca bastırırken gözlerini araladı fakat göğüs hizasında tuttu bakışlarını.
" Ben, " dedi sonra sertçe yutkundu adam " ben sırf sen beni istemiyorsun diye... bir başkasıyla evlenmeyi bile koydum kafaya. " diye tamamladı cümlesini, kendinden tiksinir gibiydi sesi.
Sevde de bunu duymaktan hoşlanmamış ve ince biçimli kaşlarını çatmıştı. O an aklına dünkü kız gelince sertçe yutkundu o da.
" Bu mu istediğin? " diye sordu bu defa adam, kırık bir sesle.
Kadın bu soruyla bakışlarını yeniden adamınkilere kaldırmıştı. Değildi, bu değildi kesinlikle. Dayanamazdı ki, onu bir başkasıyla bırak görmeyi, hayal etmeye bile tahammülü yoktu. Ama işte aması çoktu.
" Bırak. " dedi yeniden son bir güçle.
Fakat Okan kadının sözleriyle değil, gözleriyle anlaşıyordu o dakikalarda. Çenesinin bitiminde kalan elini kadının ensesine doğru atıp onu göğsüne geri çekerken fısıldadı, ant içer gibi.
" Bırakmam. Ölsem de bırakmam."
***
Abimlerde toplandığımız günden beri ne Okan'dan ne de Sevde'den bir haber almamıştık. İkisi için de birbirleriyle böyle bir ortamda, üstelik Kardelen gündemdeyken karşılaşmaları düşündüğümden de fazla sarsmıştı onları belli ki. Gözlerimi telefondan kaldırıp hemen dibimde duran arabaya çevirdiğimde gülümsedim. Klasik bir iş günü sonuydu bizim için. Kenan ofisteki işlerini benim çıkış saatime göre ayarlıyor ve eve birlikte geçiyorduk. Her zamanki koltuğuma yerleşirken elimdeki evrak çantasını da arka koltuğa bıraktım. Kemerimi bağlamamı beklediğini fark ettiğimde hızla kavradım kemerin tokasını.
" Nasıldı günün? " diye sordu yorgun sesiyle.
Kemeri yerine oturttuktan sonra yeniden ona dönmüştüm.