Bölüm 1

855 44 2
                                    


Selamün aleyküm dostlar🌸

Kısacık bir bölümle geldim. Sadece fikir edinmeniz için. Tanıtım olarak düşünebilirsiniz. Keyifli okumalar..🤎



Genç adam elinde ki raporlara kısa bir bakış atıp ilerledi. Zor diye geçirdi içinden.

Yine de elinden gelen ne ise yapacak sonuna kadar çabalayacaktı, aksi onun karakterine tersti.

Uzun koridoru geçip 26 numaralı odanın önünde durdu. Hemşirenin söyledikleri yeniden aklına düştüğünde dudakları kıvrıldı.

Söylediklerine göre hasta  inatla bahçe gören tarafta bir oda istemişti.
Böyle hasta bir beden de böyle diri bir ruhu kolayına kimse barındıramazdı. İstemsiz taktir etmişti.

İki kez tıklayıp kapıyı araladı. Biraz sonra kadrajına giren hastayla adımları durdu.

Onu durduran neydi anlayamadı o an?

Belki kendini salmış solgun yatakta uzanan bir beden beklediğindendi.
Oysa ki karşısında gördüğü beklediğinin tam aksiydi.

Yatağında oturmak yerine sırtını yatak başlığına yaslamış kitap okuyan türbanlı kız onu şaşırtmıştı.

Solgun olmasına nazaran ay gibi bir teni var diye düşündü genç adam.
Kitaba o kadar dalmıştı ki genç adamın odada olduğunun farkında bile değildi.
O an genç adam kızın ne okuduğunu hayli merak etti.

Ufak bir boğaz temizleme sesiyle orda olduğunu farkettirdi hastasına.

Aniden irkilen genç kız refleksle kafasını kaldırdığında göz göze geldiler.

Saniyesinde yaptığı hatayı farkedip göz temasını keserek bakışlarını genç doktorun sol omuzuna indirdi.

Doktor içten içe kendine kızmıştı korkacağını hesap etmediği için.

"Kusura bakmayın, korkuttum."

Genç kız olduğu yerde iyice dikleşip kitabı kapattı. Doktorun gözleri anında kitabı bulurken ne okuduğunu da öğrenmiş olmuştu.

Uçurtma avcısı.

"Benim hatam. Dalmışım."

Kısık sesi duyduğunda tekrar hastasının yüzüne çevirdi bakışlarını.
Gözlerini omuzundan çekmeden kurduğu cümle adamın kaşlarını çatmasına sebep oldu.

Neden yüzüne bakmıyordu?

Dikkatini çekse de üzerinde durmadı.
Bir adım daha yaklaştı genç kadına ve tekrar raporunun sayfalarını kurcaladı.

"Sizinle uzun bir tedaviye başlayacağız. Zorlu bir süreç olacak."

Susup hastasına baktığında o  doktoruna değil tam karşıya bakıyordu. Adam göz ucuyla baktığı yere baktığında boş duvarla karşılaştı.

Bildiğin, boş duvar.

Derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladı.

Bu sefer daha yüksek sesle, yine de kız bana mısın demiyordu.

Kendisi onun aksine kızın yüzünü karış karış incelemişti oysa. Sağ yanağında iki tane, biri gözünün biraz aşağısında diğeri dudağının üst çaprazında karşılıklı iki küçük ben vardı mesela. Ve bu onu sevimli gösteriyordu. Kemerli bir burnu yüzüne orantılı dudakları vardı.

Genç adam yaptığı şeyi idrak ettiği an içinden bir kez daha kızdı kendine. Hızla konuya tekrar odaklandı.

Hastalığı hakkında önemli bir kaç bilgi daha verdi. Bakmıyordu belki ama çıt çıkarmadan pür dikkat dinlemişti kendisini.

"Kitle tehlikeli bir yerde, ameliyat olmanız şart fakat şuan bünyeniz değil ameliyat  olmak ağır dozda ilaç kullanmak için bile uykun değil."

Hastasının kafasında kitle vardı. Ve durumu ciddiydi.

"Bizim şuan ki amacımız hem bünyenizi sağlama alıp  hem de ilaç yoluyla kitleyi stabil tutmak."

Hastası yavaşça kafasını sallayıp onayladı.

"Tedaviniz süresince doktorunuz benim. Adım Reha Öztürk."

Tekrar kafasını salladığında konuştu hastası.

"Benim tanıtmama gerek yok sanırım."

"Evet, Hüma hanım. Şimdilik dinlenmenize bakın,  ben sık sık uğrayacağım."

Hastası olduğu yerde kımıldanınca bir şey söylemek istediğini anlamıştı genç adam.

"Evet?"

"Şey. Hastane kıyafeti giymem şart mı?"

Sorduğu soru adamın kaşlarını çatmasına sebep oldu.

Ne yapacaktı ki?

Daha bir iki saat önce yatışı yapılmıştı ve henüz hastane kıyafeti giymemişti. Türbanı ve bol elbisesi vardı üzerinde.

"Evet. Giymeniz gerekiyor."

Kurduğu cümleyle genç kadının suratı ayan beyan asılmıştı.

"Birazdan görevliler burada olur.  Katiyen kendinizi yormanızı istemiyorum. Şimdilik görüşmek üzere."

Kafasıyla onaylamıştı doktorunu genç kız.
Genç adam beklediği karşılığın gelmeyeceğini anladığında son bir bakış atıp çıktı odadan.

Ne garip bir kızdı.

Bir kez olsun kafasını çevirip bakmamıştı. Doğru düzgün konuşmamıştı bile.

Kendisine doğru gelen hemşireyi farkettiğinde bekledi biraz önce çıktığı odaya yönelen hemşire onun seslenmesiyle durmuştu.

"Bunlar 26 numaranın mı?" Diye sordu hastane kıyafetlerini işaret ederek.

"Evet doktor bey."

" Bu günlük giydirmeyin. Kalsın."

Hemşire şaşırsa da sorgulama lüksü yoktu. Hele ki karşısında ki adamı.. asla.

"Peki doktor bey."
Genç adam yaptığı hamleyi sorgulamayı o anlık reddetti. Çünkü nedenini kendisi de bilmiyordu.

Sağlam adımlarıyla odasına yöneldi. Pencere önünde ki geniş koltuğuna kurulduğunda hasta raporu hâlâ elindeydi.

Bilmem kaçıncı kez göz gezdirdi rapora.
Hüma Bulut. Yaş 22. Beyin tümörü.
Oysa ki hiç hasta gibi durmuyordu. Geçerken uğramış öylesine yatağa kurulmuş gibiydi.

Hastalığının tehlikesinden tut ameliyatın risklerine kadar her şeyden bahsetmiş olmasına rağmen zerre tınlamamıştı.
Normal hayatta karşılaşsa hasta olduğuna ihtimal dahi vermezdi.

Dosyayı kapatıp masaya bıraktığında elleriyle yüzünü sıvazlayarak geri yaslandı. Bu gün hayli yorulmuştu. Orada öylece ne kadar oturdu bilmiyordu genç adam.

Bir an önce evine gidip uyumak istiyordu. Ani bir kararla yerinde doğrulup önlüğünü çıkardı deri montunu üzerine geçirirken hızla ofisinden ayrıldı.

Nedensizce 26 numaralı hastası aklına takılmıştı.
Kafasını iki yana salladı,  takılmamalıydı.
Profesyonel davranmayı iyi bilirdi. Mevcut konumunda bunun büyük etkisi vardı. Şuan hastaneden elini kolunu sallayarak çıkabiliyorsa bu da onun sayesindeydi.

O an aklına düşen ikinci bir detay iyice kendine sinirlenmesine  neden oldu.
Saliselik görmüştü gözlerini.

Yeşildi değil mi?

Evet.
Yeşil.


Bölüm sonu.

"Rabbim yollarımızı kalbi güzellere denk getirsin..🤍"
Selam ve dua ile...














Oyun ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin