Bölüm 5

347 34 8
                                    

Esselamun Aleyküm 🐦

Uzun zamandır hazır olan bölüm ve asla kendini hazır hissedemeyen ben 🥲

Nihayet gelebildik.

Sizi tutmuyor keyifli okumalar diliyorum.💟

"Biliyor musun Nisa hemşire kelam gücü diye bir şey var."

"Nasıl yani?"

Gülümsedim. Bu konuyu Açelya ile sık sık dile getirirdik.

"Şöyle ki, şuan beşeri hiç bir güç senin ayaklarını ciddi manada yerden kesemez."

Kaşlarını çattı, anlamaya çalışıyordu.

"Yahut beşeri hiç bir güç seni yerin dibine sokamaz."

Bakışlarım pencereye döndü hava bu gün de kapalıydı. Devam ettim.

"Ama bir kelam, ufacık çok küçük,"

"Seni yerin dibine sokup, ayaklarını yerden kesmek şöyle dursun, ruhunu şaha kaldırabilir."

Kaşlarımı çattım.

"Ama insanoğlu o küçücük kelamı etmekten dahi aciz."

Kaşları düz bir çizgi alırken dudakların da anlamlı bir tebessüm oluştu.

"Ve senin o masum kalbin bunu bile kendine dert bildi değil mi?"

Ellerimi avuçlarının içine aldı.

"Biliyor musun Hüma,"

"Senin yüzünün güzelliği ruhundan geliyor olmalı."

Parmaklarını sıktım, utanmıştım. Kızarmamış olmayı diledim.
Yine şakaya vurmayı seçtim.

"Bana yürüdüğün artık bir sır değil Nisa hemşire."

Kıkırdadı.

"Yüzünün güzelliği ruhundan geliyor gelmesine de, şu munzurluğun nereden geliyor bilemedim."

İnanamazca yüzüne baktım. Gülmeyle karışık hafif sitemle sordum.

"Çok ayıp Nisa hemşire, ben munzur muyum Allah aşkına!"

Ben bilmem dercesine kaşlarını kaldırdı.

"Neyse kuzum benim çıkmam gerekiyor," deyip ayaklandı.

Bakışları tekrar penceyere kayınca aynı hızla geri oturdu.

"Ya Hüma, bak valla kalabilirim gök gürültülü diyor hava, gece bozacak zaten belli, korkacaksın"

"Alınacağım artık Nisa hemşire. Çocuk muyum ben allasen. İki şimşekten korkmam ya."

Gözlerim içine emin olmak istercesine bakınca tüm kararlılığımı korudum. Evine dönmesini sıcak yatağında uyumasını istiyordum. Burada koltuk köşelerinde sürünmesi vicdanımı zorlardı.

"Hem senden rica ettiğim şeyi alabildik mi ?" Diye sordum çekinerek.

"Aldım aldım.."

Eli çantasını bulduğunda küçük bir poşet çıkarıp kucağıma bıraktı.

"Da sen ne yapacaksın ki bunları?"

"Hiç öyle.."

Bakışları bir kaç saniye beni esir alsa da sonun da üstünde durmayıp ayaklandı yeniden.

"Peki madem, arayacağım seni ama.."

"Tamam kuzum dikkatlice git. Allah'a emanet ol"

"Sen de kuzum sen de. "

Oyun ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin