Bölüm 6

336 35 14
                                    

Selamün aleyküüümmm nihayet geldik!
Buyurunuz bölümümüz. Oy ve yorum yapmayı unutmayın.😶‍🌫️
Keyifli okumalar 👑


Kafasını iki elinin arasına alıp öylece bir kaç saniye durdu genç adam. Ardından bilmem kaç kez baktığı dosyayı tekrar eline aldı.

Tekrar tekrar inceledi. Çıkar yolu aradı. En incesini hesap etti.

Ameliyat olmadan hastalığı yenmek istiyordu. Çünkü ne yaparsa yapsın genç kız ameliyat olmak için yeterli güce sahip olamıyordu.

Aksine bir o kadar çöküyordu. İlk geldiği zamanla şuan ki halinin arasında hayli fark vardı. Genç adam anlıyordu.
Derin bir soluk alıp gözlerini yumarak arkasına yaslandı Reha.

Dün gece düştü yine gözlerinin önüne. İçten bir gülümseme oluştu dudaklarında Ne demişti şaşkın kız. "Benim en sevdiğim renk"

Tebessümünden bihaber saate kaydı bakışları. Muhtemelen şuan masasına bıraktığı simitleri yiyordu genç kız. Dün akşam ki soru cevap esnasında
öğrenmişti simit sevdiğini.

"Poğaça mı simit mi?"

"Simit! Hem de en çıtırından."

Gülümsemesi büyüdü genç adamın.
Bildiğin çocuktu. Ne kadar sert durursa dursun, gülüşünü ne kadar kendine saklarsa saklasın. Ruhu masum bir
çocuğa aitti.

Genç adam kafasındakileri bir kenara bırakıp tekrar işine odaklandı. Fazla zamanı yoktu. Atladığı bir şey vardı. Neydi bilmiyordu ama bir şey atlıyor olmalıydı.

O şeyi bulmalı hastasını sağlığına kavuşturmalıydı.
İçten içe bunun için yanıp tutuşuyordu.

🥺


Çayımdan aldığım büyük yudumumla tattığım lezzetin tarifi yoktu. Elime aldığım simitten koca bir ısırık daha alınca Nisa hemşirenin sesi yükseldi.

"E yuh artık ama boğulacaksın! Az küçük
ye sanki önünden alıyorum!"

Tatlı isyanına kıkırdayıp banane dercesine omuz silktim ve inadına koca bir ısırık daha aldım.

"La havle!"

Hızla elimde ki simite atılınca kendimi anında geri çektim. Simitimi kaptırmak
mı? Asla!

"Bak sen! Bir simit kadar olamadık! Yazıklar olsun."

Gülerek gözlerimi devirdim. Abartıyordu.

"Hem sen nerden buldun bakayım simiti?" Demesiyle boğazıma kaçan simitle öksürmeye başladım.

"Al işte! Hey Allahım sen sabır ver." Diyerek hızla yanıma gelip bardaktaki suyu dudaklarıma yasladı. Aynı zamanda sırtımı pohpohluyordu.

Aldığım bir kaç yudumun ardından rahatlamıştım.

Tekrar aynı yerine geçip oturduğunda dik dik gözlerime bakmaya başlamıştı.

Ne güzel (!)

Saklamamı gerektirecek bir şey olmadığını kendime ne kadar söylesem de içim de bir yer bunun o kadar da normal olmadığını söylüyordu.

"Eeee!"

"Reha doktor getirdi." Aslında
uyandığımda simitler masa da duruyordu, yani kimin getirdiğini görmemiştim. Ama ondan başkasının getirdiğini düşünmek aptallık olurdu.

"Ne getirdi?"

"Simit."

"Kim getirdi?" Gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Hep böyle olurdu. Aşırı şaşırdığında mantıksız konuşmaya başlıyordu. Ve ben onun bu hallerine çok gülüyordum.

Oyun ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin