0.5 reality

681 71 72
                                    

0.5 REALITY
remember that day

Tribünlere oturduktan sonra diğerleri de bir süre sonra gelmişti. Koç oyuncuları sahada toplayıp moral konuşması yaptıktan sonra herkes konumuna doğru yol almıştı.

Eli'ın yedek kulübesine giderken gördüğümde gözlerimi kıstım. Artık onun bir kurt olduğunu biliyordum. Kurtsa iyi oynaması gerekiyordu ancak neden yedeklerdeydi? Scott okul yıllarında, lakrosa kurt olmasından sonra başladığından bahsetmişti ancak neden Eli başlamamıştı?

Ben sorgulayan gözlerle Eli'yı süzerken, yanımda oturan Derek, "Henüz tam dönüşemiyor." dedi. Gözlerimi oğlundan ayırıp ona çevirdim ve kaşlarımı kaldırdım. "Neden?" Omuz silkti. Sanırım o da bilmiyordu. Dudaklarımı büzüp başımı salladım ve tekrar yedeklerin olduğu banka baktım.

Ardından aklıma gelen şeyle, diğer yanımda oturan Scott'a baktım. Sonrasında yine Derek'e döndüm ve, "Ama uzaktan gelen sesleri duyabiliyor." dedim. Derek anlamadığını belli edercesine kaşlarını çatıp, başını yana yatırdığında derin bir nefes aldım. Olayı açıklamalı mıydım, bilmiyordum. Ona oğlunu kötülemek istememiştim.

"Kalem verdi, değil mi?"

Scott konuştuğunda, Derek ile ikisine aynı anda bakmaya çalışarak başımı salladım. Ardından dikkatimi tamamen Derek'e vererek, "O gün arabada kalemimi kaybetmiştim." dedim. Derek bu sözlerimle mutlu olmuş gibiydi. Gülümseyip oğluna doğru baktıktan sonra, gözleri Scott'ı buldu.

"Lucinda, annene anlattığın çocuk Eli mıydı?" Babam bir anda kafasını Derek'in yanından çıkartarak bağırdığında gözlerimi büyüttüm. Derek'in ağzından bir kıkırtı çıkmıştı, Malia ise yine gülmeye başlamıştı. Scott'ın yanında oturan anneme döndüm ve gözlerimi kısarak, "Hani aramızdaydı? Üstelik ondan iyi bir şekilde bahsetmedim!" dedim.

Annem "Ben anlatmadım ki!" diye söylendiğinde babamın o gün bizi dinlediğini anlamıştım. Bakışlarım babamı bulduğunda, babam resmen Derek'in arkasına saklanmıştı. İkisine de göz devirdim ve sırtımı oturduğum sert koltuğa yasladım.

Maç iyi gidiyor gibi duruyordu. Scott ile babam sürekli tezahürat yapıyor, Derek ise oğlunun çıkmamasından kaynaklı olduğunu düşündüğüm bir hayal kırıklığı ile sahaya bakıyordu.

Beacon Hills formalı birisi yere kapaklanıp yuvarlandığında bir sessizlik oluşmuştu babamlar arasında. Bir süre sonra çocuğum maçta oynayamayacağı ortaya çıkmıştı ve ben aklıma gelen fikirle sırıtmadan edememiştim. Derek'i böyle görmek pek hoşuma gitmemişti, bu yüzden onun için bir iyilik yapabilirdim.

Ayağıma dikkat ederek yerimden hızlıca kalktım. Herkesin dikkati benim üzerime verilmişti. Hiçbirini umursamadan tribünlerden çıktım ve koçun yanına koşmaya başladım.

"Koç!"

Koç beni gördüğünde yüzündeki gerginliği silmiş ve hafifçe gülümsemişti. Yanına gittiğimde derin bir nefes aldım ve bende yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. "Merhaba koç." dedim söze başlayarak. Başını devam etmem için salladığında devam ettim.

"Görüyorum ki birisi yaralandı ve yedeklerden birisini çıkartmak zorundasınız." dedim. Gözlerini hafifçe kıstığında kollarımı göğsümde bağlayıp, "Bu yedek neden Eli Hale olmasın?" dedim. Kaşlarını çatarken, yedek bankına doğru dönüp Eli'yi işaret ettim. "Ah, Blinski! Bu saçma──"

𝐓𝐑𝐎𝐔𝐁𝐋𝐄 - teen wolf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin