Keyifli Okumalar 💕
müzkler: Niye çattın kaşlarını-Harun GÜMÜŞ Dark paradise- Lana Del REY
"İnsan hayatı bir gün son bulacaktı ve biz nefesimiz kesildiği an tekrar nefes almaya başlayacaktık. Çünkü bizi bekleyen bir cehennem vardı ve oraya masumlar giremezdi."
SONU OLMAYAN KARANLIK
Karanlık mıydı bizi korkutan yoksa karanlığın getirdiği yalnızlık mı? Yaşamak mıydı bizi korkutan yoksa yaşarken çektiğimiz acılar mı? Peki ölüm müydü bizi korkutan yoksa ölümden sonraki hayat mı?
Güvende olduğumuzu zannettiğimiz bu dünyada ne kadar güvendeydik? Her adımımızdan sonra ölmeyeceğimizin garantisini kim vermişti? Ölmeyecekmiş gibi yaşıyor ve birbirimizin kalbini kırıyorduk. Oysa ölümün ne zaman geleceğini, kim tarafından geleceğini bilmiyorduk.
Sanırım ölüm genç kıza, yardımında bulunduğu hocası tarafından gelmişti. Bu bir iyiliğin bedeli olamazdı, ancak bir kötülüğün sonucu olacak kadar da küçük bir şey değildi. Hiç büyük bir günah işlememişti, neden ona bu reva görülmüştü?
Silahını çekip karşısındaki çocuklara acımasızca bakan adamda, yoktu merhamet. Ölmek neden korkutuyordu ki onu? Ölmemek için hiçbir şeyi kalmamıştı ona, çamurlu bir bataklık olan bu dünyada. Ama hâla yaşamak içi başkalarının hayatlarıyla kumar oynuyordu ve bu artık onun son kumar oynayışıydı.
Odada bulunan erkek çocuğu korkuyla bakıyordu karşısında ona silah çeken adama. Omuzlarına fazla yük bindirmişlerdi ve o, omuzlarındaki yükün sadece annesine ait olmasını istiyordu. Ne kadar çok istiyordu onu birkez daha görmeyi. Kokusunu tekrar içine çekmeyi, ölmek isteyecek kadar çok istiyordu. Ve ona kavuşabilmesi için belinde olan silah ile karşısındaki adamı öldürmesi gerekiyordu. Elleri titriyordu ve ayakta durmakta zorlanıyordu. Ama annesi, annesi için yapmak zorundaydı. Acaba annesi onu görmek için ne kadar zorluğa girdiğini görse, oğlu ile gurur mu duyardı yoksa onu bir daha sevmez miydi? Belinde ki silahı çıkarıp tetiği açtı ve hızlıca adamı kalbinin etrafından vurdu. Ancak hesaba katmadığı bir şey oldu ve adamın silahıda aynı hızla patladı vd kurşun omzundan içeriye girdi. Zaten yere düşmeyi bekleyen ayakları bu acıyı kaldıramayarak yere çöktüler. Acı çekiyordu ve aklında dolanan tek şey 'mecburdum' kelimesiydi.
Genç kızın gözlerinden o kadar yaş firar etti ki, bu yaşlar, kelepçelerinden kurtuldukları için mutlu mu olmaları yoksa bu göz yaşlarının acı yüzünden aktığı için kahrolmalarımı gerektiğini bilemiyorlardı. Hangi bataklık bukadar pis olabilirdiki? Sinirliydi ve öfkeliydi genç kız. Tüm dünyaya, tüm insanlara, her bir ölüye ve onları öldüren yaratıklara... Bir tarafında ağır yaralı öğretmeni, diğer yanında ise omzundan yaralı, ilk defa gördüğü bir çocuk hatta bir katil vardı. Saçları, terlediği için yüzüne yapışmıştı ve yanaklarında kuruyan göz yaşları ile beraber kötü gözüküyordu genç kız. Her şeye rağmen dik durmaya çalışan omuzları ve omuzlarına tezat çökmüş olan gözleri öfkeyle karşısında duran oğlana baktı. "Neden yaptın bunu?" diye konuştu tüm hissizliği ile. O kadar ağlıyordu ki lanet etti bu haline. Yorulmuştu mutlu olmaktan, mutlu olamamaktan, korku ile yaşamaktan ve diğer tüm duygularından. Her bir duygudan ayrı nefret ediyordu. Huzur bile artık ona yetmiyordu. Sadece nefes almak istiyordu. Rahat bir nefes almak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİN MAHKUMLARI
Teen FictionKaderin kaç mahkumu vardır? Kaçını karanlığına mahkum etmişti? Peki kaçı kurtulmuştu bu mahkumluktan? Kurtulabil mişmiydiler? Hiç sanmıyorum. Kader bu sefer öyle bir tuzak kurmuştuki, ağına 1 metre yaklaşanı yakıp kül etmek için hazırdı. Ya karşısın...