ÖLÜMLE YEŞEREN UMUTLAR

59 24 50
                                    

                                                                                                                                  

"İyilik hiçbir zaman boşa gitmeyen tek yatırımdır."

THOREAU

müzik: sarı kurdeleler/model


                                                              ÖLÜMLE YEŞEREN UMUTLAR

"En zor olan uçurumdan atlayabilmek miydi? Hayır! Zor olan uçurumun kenarına gelebilmekti. Çünkü, uçurumun kenarına geldiğinizde içinizde bazı şeyleri çözmüşsünüzdür, bu yüzden atlamak zor gelmez."


Bir kere öleceğinizi düşündüğünüzde, ruhunuzu, benliğinizi ve tüm hayallerinizi karanlığa gömer ve beklersiniz. Toprağın üstünde değil altında olmayı beklersiniz. Ama sonra karşınıza, yemyeşil, umutlarla kaplanmış bir ağaç çıkar. Yaşama umudu gibi görürsünüz o ağacı. Bir dalınada siz takılıp, sallanmak istersiniz büyük gövdeli ağaçta. Siz böyle umutlanınca ağaç diyemez ki, sana yardım edemem. Dallarında ki tüm yaprakları döker, o yapraklar yeni umut ararlar ama siz umudunuz olan ağaca gider ve o dalda bir yaprak olursunuz. Bir gün sizi dökeceğini bilsenizde.

Bir ağacın kökü kadar güçlü, bir o kadarda umut verecek bir gövde, tutunabilecekleri bir dal gibi hissetmişti genç kız. İyilik tam olarak buydu. Uçuruma gitmeye karar veren bir adama yaşama ümidi vermek kadar güzel, ona tutnabileceği bir gövde olmak kadar mükemmeldi.

Karşısında ki kız bu kadar saf, masum ve temiz düşünürken onu bir çıkış kapısı olarak gören adam hakediyor muydu o ağaca tutunup sallanmayı? Dünya, ne zamandan beri kötülerin kök saldığı bir yer olmuştu? Tarih, düşüncesiz insanların birbirini kırmalarıyla, kötülerin masumlara yaptıkları işkenceler ve insanların bunlara ses çıkarmamalarıyla doluydu.

Sadece evine gitmek istemiş, geleceğin getireceği sıkıntıları düşünmeden uyumak istemişti. Ancak yardıma muhtaç bir adam çıkmıştı karşısına ve bu adam her ne için yardım isteyecekse hayırlı değildi. Ama işte iyilik yapmak, sonucu nereye varacak olursa olsun, başka bir işte karşılığını göreceğiniz birşeydi.

Yeni bir dala tutunmak umuduyla bakıyordu orta yaşlardaki adam. Ama bu dalın onu taşıyamayacak kadar ince olduğunun farkında değildi. Kaderinizde olan şeyi yeri ve zamanı geldiğinde yaşayacaktınız, ancak bu adamın yaşayacaklarının ne yeriydi ne de zamanıydı.

Kafasında yaşadıklarını nasıl anlatması gerektiğini ölçüp, tartıyordu. O kadar karmaşıkti ki her sözde yanlış bir şey söylemekten korkuyordu. Kumar gibi hastalıklı bir oyunun içine girmişti ve girdiği şeyin sonuçlarını kaldıramamıştı. Şimdi ise bir çocuktan yardım alacak kadar çaresizdi. Kafasında her şeyi oturtturmuş gibi sakince konuşmaya başladı. "Asena... " dedi vücududaki endişeye ters rahat çıkan sesiyle. "Senden isteyeceğim şey hiç tehlikeli değil." dedi kendi canı olduğunda yalana bile başvurabilen karakteriyle."Çipin ne olduğunu biliyor musun?" diye sordu genç kıza. Ondaki sakinliğe tezat hızlı bir şekilde "Evet" dedi Asena. Anlatacaklarının karmaşıklığıyla anlatmaya koyuldu adam. "Vücudumda iki tane çip var. İlk çip olduğum konumu gösteriyor. Kaçmayayım diye taktılar. Bu çipi çıkardığım an diğer çip beni öldürmek için harekete geçiyor. Ama araştırmalarıma göre ilk çipi çıkardıktan 20 saniye kadar bir süreyle çip sıcak bir vücuda geçerse ikinci çip ben öldürmek için harekete geçmiyor."

Kız duyduklarına ilk önce çok şaşırdı daha sonra ise adamın ne anlatmak istediğini çözdü. İlk çipi kızın vücuduna takacaktı, bu sayede hem konumu gözükmeyecek, hem de diğer çip onu öldürmeyecekti. Mantıklı bir plandı ama ya kıza zarar vermeye kalkarlarsa? Sonuç olarak çip kızda olacaktı ve kızın konumunu bileceklerdi. Asena korkuyla "Ya bana zarar verirlerse?" diye sordu. Adam, anlattıklarını kızın çözdüğü ve kabul ettiği için rahatladı. Daha sonra ise "Merak etme senin ben olmadığını gördüklerinde gideceklerdir," dedi. Genç kızın içi rahatlamıştı. Ama genede bu durumda ailesine bahsetmediği için içi içini yiyordu.

KADERİN MAHKUMLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin