Tekrardan selam canlarım. Zor günlerden geçiyoruz. Lütfen bu bölümü moral bölümü olarak kabul edin. Yayınlamak istemiyordum ama çok ısrar edildi. Sizleri seviyorum.
Keyifli okumalar dilerim.
Ve bir önceki özel bölümde yorum yoktu. Eğer sıkıcı buluyorsanız yazmayayım tadında bırakalım. Yani ben yorum olmayınca istemediğinizi düşündüm.
Öptüm sizi:)
____________________________
4 Yıl Sonra;
Mehir'den;
"Günaydın."
Mutfağa girdiğimde annem ve Merihin sarma sardığını görünce ilk başta rüya görüyorum sandım. Ama gözlerimi açıp kapattığımda bile orda olmaya devam edince bunun bir rüya olmadığını farkına vardım.
İkisi de aynı anda bana gülümseyip günaydın dediler.
Öncelikle dört yıl içinde olan olayların özetini geçmek isterim. Okulu bu sene bitirmiş ve artık temelli Ankara'ya dönmüştüm. Üç yıl önce babam evlenmişti. Ve ben düğününe gitmiştim. Ama sorun şuydu ki Aslan ve Merih de benimle birlikte gelmişti. Düğün bir kaos alanına sürüklendiğinde apartopar oradan ayrılmıştık. Az daha düğün salonunu yakacaktık. Daha doğrusu Aslan yakacaktı. Ve babamın evliliğinden sonra daha seyrek konuşmaya başlamıştık. Ama artık dert değildi.
Sonrasında Banu benden bir yıl sonra sınava girmiş ve istediği üniversiteyi kazanmıştı. Ama onun il dışına çıkmasına gerek kalmamıştı. Aslan'la sürdürdükleri güzel bir ilişkileri vardı. Evliliğe bile gideceğini düşünüyordum.
Biz Merihle oldukça zorlu bir dört yıl atlatmıştık. Neredeyse her gün görüntülü konuştuk ve iki haftada bir yanıma geldi. Bazen tek geldi bazen Aslan'la bazen de Banu'yla ve Aslan'la.
Mert ile de yakın dost olmuşlardı. Herkes bir arada ve mutluydu.
Merihin kardeşleri annesinin yanında kalıyorlardı. Ve kardeşimin iki yıldır var olan gizemli sevgilisi şansıma tüküreyim ki İdil çıkmıştı. Merihin tabii ki durumdan haberi yoktu. Söylersem artık bir kardeşim olmazdı galiba.
Öğrendiğim gün başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Eneri yakalarından tutup sarsmış ve kıza herhangi bir ters hareketi olursa bittiğini söylemiştim. İşin daha tuhaf kısmı o da İdil'in Merihin kardeşi olduğunu bilmiyormuş. Yani en başında. Sonra beyefendi çok hoşlanmış o yüzden bırakmamış.
Bu Ener beni genç yaşta öldürecekti! On sekiz yaşına girmiş aptal bir çocuktu. Ben de onun bahtsız ablası...
Geçtiğimiz aylarda yirmi iki yaşına girmiştim. Doğum günü partime Merihin kardeşleri de gelmişti. Ve sanırım ben artık İdil'in görümcesi gibi bir şey oluyordum.
Ve o da benim görümcemdi. Yani görümcemin görümcesiydim.
Sırf bu karışık şeyden dolayı bile Eneri eşşek sudan gelinceye kadar dövebilirdim.
Partinin sonlarına doğru ikisini bulamayınca stresten bayılacaktım. Sonra Enerin odasının kapısının kapalı olduğunu gördüm. Oraya kadar nasıl koşup da kapıyı baskın yapar gibi açtığımı hatırlıyorum.
"Giyinin hemen!" Sessiz bağrışımla ikisinin de bakışı bana dönünce aslında ikisinin birlikte pasta yiyip meyve suyu içtiğini gördüm. Aslan'la fazla takılıyordum!
Ener ne dediğimi anlamıştı ve gözlerini büyüterek "Yok artık abla. Daha neler!" Dedi.
Şaşkınlıkla ağzım açıldı ama kaşlarımı çatarak gittim. İdil de en son renkten renge giriyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/307635989-288-k841652.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Market Meselesi (Texting)
Ficção AdolescenteMarkette teyzenin birinin telefon konuşmasını sakın dinlemeyin. Ya da dinleyin en fazla ne olabilir ki? ~~~~~~~~~~~~~~~~~ Bilinmeyen: Selam! Siz: pardon tanıyamadım. Siz...