1.Bölüm

86 8 18
                                    

Bir ilkbahar akşamıydı. Ben yine kitap dükkanının yolunu bulmuştum. Burası benim ruhumu dinlendiriyordu. Kitapçıdan içeri girdiğimde kulaklıklarımı cebime koydum. Evden çıkıp buraya gelene kadar Kerim Delibalta'nın Bu Gece Bizim Olsa şarkısını dinliyordum. Bu şarkı çok güzeldi.

Buraya gelme nedenimi hemen hatırladım. Kuzenimin yırtmış olduğu benim onun yüzünden gecelerce ağladığım o kitaptı. Haftalardır her gün buraya uğrayıp gelip gelmediğini soruyordum. Alana kadar uğraşacaktım.

"Yasemin Abla gelmedi mi hala Ay Çöreği?"

"Geldi kuzum bende seni bekliyordum bak orda." Eliyle rafı gösterdi çok mutlu olmuştum. Bu kitap benim için çok değerliydi.

Rafa doğru gittim tam elimi uzatacağım sırada kitabı benden daha uzun boylu dev bir adam aldı. Çok sinir olmuştum. O kitap benim olmalıydı.

"Ya ben haftalardır bu kitabı arıyorum bıraksana."

"Demekki benim kısmetimmiş."

"Ya sen ne gıcık birisin ya! Versene o benim."

"Burda senin diye bir kural yok."

"Hayır var kaç haftadır bekliyorum sen biliyor musun!"

"Umrumda mı sence bu."

"Sen hiç kitap okuyabilecek birine benzemiyorsun ama."

"İnsanları tanımadan yargılama."

"Verir misin kitabı bak nolur onu arıyorum sürekli."

"Bende arıyordum."

"Bak istersen üstüne para bile veririm ver."

"Bir de para mı teklif ediyorsun bana? Senin gibi bir hanımefendiye yakıştıramadım."

"Ne varmış benim gibi hanımefendide?"

"Yani dışarıdan böylesine zarif , güzel ve oldukça nazik gözüken bir kadına benziyorsun ama sanırım tuttuğunu koparan birisin."

"Evet öyleyim ver kitabımı şimdi."

"Bende tuttuğunu koparan biriyim bu arada Ben Efe."

"Irmak, Sadece Irmak adım ve ver kitabı."

"Bana numaranı verirsen veririm Irmak."

"Tamam dur." Telefonumu çıkarıp numara kısmına girdim sonra ona uzattım girmesi için. Telefonu elimden alıp girdi ve kaydetti. Geri elime aldığımda şoka uğramıştım.

"Yakışıklı Beyefendi demek ha? Hiçte bile."

"E öyleyim kabul et sende, beni ara da bende seni kaydedeyim."

Geri aradım hemen. Telefonu çalınca gülümsedi. Telefonuyla uğraştıktan sonra bana döndü.

"Sana iyi akşamlar."

"Eee kitap? Versene kitabı."

"Veremem , numara için teşekkürler."

Olduğum yerde çakılı kalmıştım. Yaptığı resmen adilikti! Kitabın parasını ödeyip çıktı. Eve gidip delicesine ağlamak istiyordum. Bu adamı da şikayet edecektim neye kime edecektim gerçi, ben kendi isteğimle numaramı vermiştim. Kimseye de şikayet edemezdim. Kitap dükkanının sahibi Yasemin Ablaya kırgın bakışlarımı yolladım. Hemen ardından dükkandan çıktım. Eve doğru ilerlerken aşırı derecede mutsuzdum. Ama benim adımda Irmak'sa ben o adama o kitabı yedirirdim!

Eve gidip kapıyı güç bela açtım çünkü çok yorgundum. Eğer kitabımı alıp gelseydim, rafa yerleştirirken daha mutlu olacaktım. Kendimi hemen koltuğa attım. Evet tek yaşıyordum. 2 sene önce acil tıp teknisyenliği kazanmış, izmire yerleşmiştim. Ailem bu duruma elbette saygı duyuyorlardı. Kızlarının güzel bir mesleğe sahip olması onlar için gurur vericiydi.

Kaderin Oyunu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin