Hala inanamıyordum. Şuan sözlü mü oluyorduk biz?
Beni kucağına alıp döndürmeye başlayınca küçük çocuklar gibi kahkaha atmaya başladım.
"Dur midem bulandı Efe dur yaaa."
Beni hemen bıraktı. "İyi misin doktora gidelim mi?"
//Yazardan Not: yok Efe Irmağı GÜNEŞ çarpmış.//
"Ya yok iyiyim döndürünce midem bulandı öyle."
"Heh iyi bari bir anda böyle olunca korkuyorum."
"Korkma korkma iyiyim ben."
"Biz şuan sözlendik mi yani?"
"Öyle oldu evet."
"Hiç hayal edemezdim biliyor musun? Bana lisede bir kız senden hoşlanıyor. Hatta bu kız senin hayatın olacak deseler inanmazdım. Şuan da inanamıyorum gerçi. Bir rüyada gibiyim. Eğer bu rüyaysa asla uyanmak istemiyorum. Hep seninle kalmak istiyorum Irmak. Bana tekrar yaşamayı sen öğrettin. Nefes alabiliyorsam sayende. Sen mutlu olmayı hakediyorsun. Ve bende elimden ne geliyorsa daha fazlasını yapacağım. Seni mutlu edene kadar elimden ne geliyorsa onu yapacağım. Yeter ki sen hep bana gül. Dünya'yı ayaklarının altına sererim ben."
Gözlerim dolmuştu. Nasıl olabiliyordu da bu kadar romantik olabiliyordu bu adam? Efe'yi o kadar çok seviyordum ki bunu kelimeler ile bile anlatamazdım. Sarıldım sıkıca. O da aynı şekilde bana sarıldı. Biz mutlu olmayı hakediyorduk.
"Irmak sana bir şey demek istiyorum."
"Tabii ki söyle bir sorun yok değil mi?"
"Hayır sorun yok ama ailem. Ailem seninle tanışmak istiyor. Gelirsen beni çok mutlu edersin. Malum o Dilek olayından sonra işler sarpa sardı. Ve seninle tanışmak istiyorlar bu yüzden. Sadece küçük bir yemek. Rahatsız olduğun an uzaklaştırırım. Ama bu benim için çok önemli."
"Efe tamam. Geleceğim bir şey olmayacak. Onlar tanışmak istediyse benimde gelip tanışmam gerekir. Sonuçta bir yola girdik." Yüzüğü gösterdim gülerek. O da güldü. "Bu yüzden endişelenme seni asla bu konuda yalnız bırakmam, bırakamam."
"Irmak iyi ki varsın. Seni tanıdığım için şükrediyorum. Çok özelsin benim için. Değerin paha biçilemez. İyi ki girdin hayatıma. İyi ki o edebiyat sınavında önüne oturdum. İyi'kilerin en özeli sensin. Ve hep sen olacaksın. Benim hayatımdaki tek aşık olduğum kadınında sen olacağın gibi."
Zihnime silik silik gelmeye başlayan anılar ile gülümsedim. Ben Efe'yi ilk edebiyat sınavında görmüştüm. 9. Sınıfın ilk sınavıydı. Ve bizim okulda kelebek sistem vardı. Yani her sınıftan biri ile oturabiliyordunuz. Bunu da sınavdan bir önceki ders gelen kağıtlar belirliyordu. Sıra numaran kaç ise oraya oturuyordun. Bende o gün şansa Efe'nin arkasında oturmuştum. Tabii daha tanımıyordum bile. Efe'nin yanına ise bizim sınıftan başka bir kız oturmuştu. Zaten sınavda çok fazla stres olduğum için kötü geçiyordu. Bir de bu çocuk dikkatimi fazla dağıtmıştı. Sınav süresi bitince zaten kötü olan sınavın ardından aşağı sınıfıma inmiştim. Hemen Nehir ve Öykü'nün yanına gidip o çocuktan bahsetmiştim. Nehir tabii ki takmamıştı. Çünkü o zamanlar durumlar çok farklıydı. Öykü'ye sonra kantinde çocuğu gösterdiğimde şaşırmıştı. Hemen instagramına kadar bulmuştu. Bende yok o çocuk benim abim gibi olmaz ondan demiştim. Şuan sözümü çiğniyordum cidden.
"Neye daldın güzelim?"
"Bir şeye dalmadım. Eski anılar geldi aklıma da."
Bir banka oturduk. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Belki o yaşlara geri dönemeyiz ama bu yaşları doyasıya seninle yaşayabiliriz. Her zaman seninleyim. Ve biliyorum ki sende benimlesin kaçarın yok." Gülümsemişti. Allah'ım hep gülebilir miydi bu adam? Çok güzel bir gülüşü vardı. Ve ben gülüşünde kaybolabilirdim.