cp.8 "güneş kremi"

92 25 24
                                    

kalan bes okuyucumu selamliyorum merhabalar!!!

yazarken dinledigim sarki bu oldugu icin bolum sarkimiz conan gray-memories

yan shipimizi duyurdum benden hic beklenmeyecek bir sey geliyor

iyi okumalar🌸

cp.8 "güneş kremi"

Bang Chan başına geleceği şeyi biliyordu.

Bir gece önce hissetmiş olmasına rağmen, onu kolundan tutup evine hatta odasına kadar almıştı. İkisi de böyle bir tanışma için hazır değildi. Dahası, kendisi de hazır değildi. Babasıyla küçüklüğünden beri yakın olan bir ilişkisi olsa da evine onun tanımadığı birini daha önce getirmemişti.

Hemen üzerinde, kafasını boynuna gömerek uyuyan çocuğa ve biraz önce kendisini uyandıran babasına bakarken yüzünde yakalanmanın suçlu gülümsemesi vardı. "Günaydın." derken sesi cılız çıkıyordu. Felix, hareketlenen çocuğa daha da yakınlaşarak nefesini dışarı verirken hala uyuyordu.

"Gecen güzel geçmiş anlaşılan."

Edwin Bang yüzündeki arsız gülümsemeyle ikisini izlerken "Baba lütfen çık dışarı." dedi Chan. "Göründüğü gibi değil."

"Eminim öyledir." dedi dalga geçerek. "İkiniz de hazırlanın da kahvaltı yapalım. Bugün işlerim var, çok bekleyemem."

Arkasını dönüp çıkarken Chan elinin tersiyle saç tutamlarını dağıttı. Çok geç bir saatte yatmışlardı ve saat daha yediyi iki geçiyordu. "Felix." diyerek kendisini istila etmiş çocuğu dürterken sarışın derin uykusuna devam ediyordu.

"Felix uyan."

Mırıldanan çocuk uyanmamaya kararlıydı. Chan, üstüne atılan bacağa dokunarak açıkta kalan yanağını öptü. Onu cinsel anlamda uyandırırsa zihninin de açılacağını düşünüyordu.

Bir yandan da kendisine hakim olmak zorundaydı. Babası aşağıdaydı ve Felix çok yüksek sesle inliyordu. Duvarları kırıp geçebilirdi.

Kulağının hemen altını öpüp "Felix." diyerek tekrar mırıldandı. Parmakları bacağında ileri geri hareket ederken Chan tekrar öptü. Sarışın kafasını çevirip gözlerini kırparken bilinci hala açık gibi değildi. Uykusuzluk bütün vücudunda geziniyordu. Ağladığı için göz altı hafif şişmişti. "Efendim?" Cevap verirken sesi kısık ve boğuktu.

"Uyanman gerek."

Derin bir nefes bıraktı. Uyanmak istemiyordu. "Beş dakika daha uyusam?" Küçük bir çocuk gibi dudağını sarkıtırken göz kapakları kapalıydı. Chan parmaklarını kaldırıp yüzüne düşen perçem tutamlarını kenara çekti.

Uykulu yüzü güzel görünüyordu. Kapatıcısı olmadığı için, çilleri daha yoğundu. Elmacık kemiklerinde, göz kapaklarında ve burnunda teker teker dağılmışlardı.

Bir an ne yaptığını sorguladı. Onu bu şekilde neden uyandırdığını. Direkt üzerinden atabilirdi. Yataktan düşürebilirdi fakat ona dokunmayı, nazik olmayı seçmişti. Yaşadığı farkındalık ile hareketlenip onu üzerinden atarken ayağa kalktı. Parmakları saçını buldu, ağzı aralandı.

Kendine diyecek bir şey bulamıyordu.

Felix ani itilmesiyle ve kaybettiği sıcaklıkla gözlerini açtı. Mutsuz görünüyordu. Dahası, mutsuz bakıyordu. Sanki bırakıldığı için aniden bütün rahatını kaybetmiş gibiydi.

"Kalk hazırlan." dedi Chan odadan çıkmadan önce.

Felix ise kafasını yastığa gömdü. Bir süre neler yaşadığını düşündü. Chan'ın odasında olduğunu fark edince ise ayaklandı. Hatırladığı banyoya yönelip aynada kendisine baktı. Saçını doğru düzgün kurutmadığı için kabarmıştı. Göz altı kötü görünüyordu. Dudakları kurumuştu.

heartburnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin