cp.12 "bağlanmak"

57 9 9
                                    

bolum sarkimiz 🎀 the pretty reckless just tonight

cp. 12 "bağlanmak"

Onunla ilk bağlarını kopardığında daha çok küçük olduğunu hatırlıyordu.

Minjun; saygıdeğer ağabeyi. Ebeveynlerinin gözde çocuğu. Tüm istekleri yerine getiren kurulu bir makine gibiydi. Dilerdin ve gerçekleştirirdi. Uzun boyu, koyu kestane saçları ve aynı koyulukta göz rengine sahipti. Sürekli giyindiği jilet takım elbiseleri ona bulaşmıştı. İlkokula giderken bile çekilmiş olan fotoğrafları onu her zaman hazırlamıştı. Ne olduğunu ve ne olması gerektiğini bilirdi.

Felix'in aksine.

Felix, daha çok küçükken bile kırılgan bir çocuk olduğunu biliyordu. Zayıflık olarak görülen bu duyguyu kabullenmişti fakat düzeltebileceğini düşünüyordu. Bir şekilde, acımasız olabilirdi. Büyük erkek kardeşi kadar kötü davranabilirdi. Duygularını saklayabilirdi. Ne kadar zor olabilirdi ki? İlk başlarda bu soruya tutunmuş, daha sonrasında ise sadece rol yapmaya başlamıştı.

"Geç kaldın."

Kollarını göğsünde bağdaştırmış, kaldırdığı kaşlarıyla kendisine bakıyordu. Gelmişti. Karşısında dikiliyordu ve Felix'in hatırladığından daha büyük görünüyordu.

Cevap vermedi. Çantasını kenara bırakıp yemek salonuna yöneldi. Jisung'u zar zor ikna etmişti. Mesaj atacağına söz vererek evine bırakmıştı. Masadaki yerini alıp, ailesine göz gezdirdi. Babasının keyfi yerinde görünüyordu. Annesi mutluydu. Bu masada olması gerektiğini düşünmüyordu. Yine de oturuyordu.

"Artık temelli döndüm."

Elindeki çatalı sıkıca tutup gözlerini önündeki yemekten ayırmadı. Erkek kardeşinden nefret ediyordu. Onunla yaşamak istemiyordu. Tekrar nefes alamadığı o günlere dönecek olma düşüncesi korkunçtu. Bir çok odaya onun yüzünden girmezdi. Kapalı ve karanlık alanlarda uzun süre kalması kendisini tetikliyordu. Hala aşamadığı, üstünden atamadığı şeyler vardı.

"Sen sevinmedin mi Felix?" Sorulan soruyla boğazını temizledi. Geriye yaslanıp "Gerçek düşüncemi mi merak ediyorsun yoksa numara mı yapayım?" diyerek karşılık verdi.

Babası ağzının içinde "Saygısız." diye gevelediğinde Minjun sadece güldü. Yanında oturan çocuğun kafasına elini atıp sertçe okşadı. "Hala aynısın."

Sarışın göz devirip silkelendi. Kafasından çekilen el ile nefesini dışarı verdi.

"İşlerin başına ne zaman geçeceksin?"

"Şimdilik sadece şirketler ile ilgileneceğim." dedi Minjun. "Senin de rızan olursa."

"Elbette! Sormana bile gerek yok. Sonuçta evdeki en aklı başında oğlum sensin."

Felix bir anda çalan telefonuyla sessizliğe gömülen ailesine baktı. Yemek masasında mesaj atmak ve telefonla konuşmak kendisi dışında herkese serbestti. "Uyman gereken tek bir kurala bile sadık kalamıyorsun." dedi babası. Ağzına attığı lokmayı çiğnerken bakışları yargılayıcı bir şekilde üzerinde dolanıyordu. Eline cebine atıp arayan kişiye baktı.

"Okul projesi ile ilgili. İzninizle." Yerinden kalkıp bahçeye kendini atana kadar zil sesini dinledi. Ahizenin ucundaki ses "Bir an hiç açmayacaksın sandım." dediğinde sarışın "Azar işittiğime değse iyi edersin." diyerek cevapladı.

"Azar mı? Kaç yaşındasın üç mü?" Chan gülerek söylemiş olsa da keyifli bir şekilde gülmediği ses tonuna yansıyordu. Meraklanmıştı. "Ne istiyorsun?"

heartburnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin