Böyle bi zamanda bölüm atmak istemesem de içim rahat etmedi.
Çok emin değilim güzel olduğuna, yazım hatası varsa affedin.
İyi okumalar
...
Sırtımda belli belirsiz hissettiğim ağrıyla birlikte kaşlarımı çattım ve hafifçe gözlerimi araladım.
Boğazımın kurumasını umursamayıp yutkunduktan sonra yüzümü buruşturdum.
Yerde oturuyordum, yatağa yatma zahmetinde bile bulunmayıp omzumu duvara yaslamıştım ve öylece uyuya kalmıştım.
Sırtım bu haldeyken nasıl yatabilirdim ki?
Derin bir nefes alıp verdikten sonra elimi yere koydum ve yavaşça ayağa kalktım. Çıkarmamış olduğum formamın düğmelerini açıp yavaşça üstümden sıyırdım.
Sırtıma bakmaya korkuyordum ama zorunda olduğumu da gayet iyi biliyordum. Elimden de bakmak dışında başka bir şey gelmiyordu.
Derin bir nefes alıp verdikten sonra boy aynamın karşısına geçip arkamı döndüm. Bir süreliğine gözlerimi kapatıp açtıktan sonra kafamı arkaya doğru çevirdim hafifçe.
Mor, yeşil ve bordo izler sırtımı her bir yerindeydi. Yok denilecek kadar az gözüküyordu tenim.
İğrençti. Bu görüntü o kadar iğrençti ki midemi bulandırıyordu.
Gözlerim tekrar dolmaya başladığında kafamı önüme çevirdim, dudaklarımı sıkıca birbirine bastırıp ellerimle yüzümü kapattım. Daha fazla ağlayamazdım, yüzüm de berbat bir haldeydi ve daha fazla olmasını istemiyordum.
Kendimi tutup yutkundum ve dolaptan çıkardığım yeni gömleği giydim. Üstüne sweat geçirip pantolonumu değiştirdikten sonra dolabımın çekmecesinde sakladığım kapatıcıyı çıkardım.
Masamın üstünde duran pet şişeden elime biraz su döküp yüzümü ıslattıktan sonra kuruladım ve küçük aynayı önüme aldım.
Önce gözümün altındaki morluk ve şişliklere ardından da tamamen kendime baktım.
Mahvoluyordum. Hatta mahvolmuştum bile çoktan.
Yıkılıyordum, günden güne daha fazla hem de. Minho ile bir an önce konuşmak istiyorum ama bir o kadar da tepkisinden korkuyorum. Sırtımı gördükten sonra onu sakinleştirebilir miyim bilmiyorum.
"Düşünme Hyunjin, düşünme"
Kafamı iki yana sallayıp kapatıcıdan elime biraz sıktım ve göz altlarıma olabildiğince sürdüm.
İşimi bitirdikten sonra elimi sildim, ardından telefonumu ve çantamı aldım fakat birkaç saniyeliğine duraksadım.
Daha fazla düşünmeden dolabımı açtım ve kıyafetlerimin altında sakladığım parayla birlikte birkaç parça kıyafeti de çantama sıkıştırdım.
Daha fazla oyalanmayıp odamdan çıktım. Sessiz olmaya özen göstererek alt kata indim ve ayakkabılarımı da giyip evden çıktım. Derin bir nefes aldıktan sonra durağa doğru yürüdüm.
Ne o ev ne de içindeki kötü insanlar bana iyi gelmiyordu. Her şeyimi tüketip bitirmişlerdi. Ne gyzel bir çocukluğum olmuştu ne de gençliğim. Ellerinde çürüyerek büyümüştüm resmen.
Otobüse yaklaştığımda gelen otobüsü görünce adımlarımı biraz hızlandırdım ve otobüse yetişip bindim.
Sırtımı koltuğa yaslamadan oturup kafamı cama doğru çevirdim ve her gün yaptığım gibi yolu izledim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
apocalypse, hyunho
FanfictionBugün dünden daha çok seviyorum seni, Yarın bugünden daha çok seveceğim. |şiddet, psikolojik baskı |minific