Day Five《Part Two》

807 125 195
                                    

BEN GELDİMMM

Neyi unutmuyoruz? Yorum

Neden unutmuyoruz? Hızlı bölüm gelsin diye :))))))

O zamannnnnnn HADİ BÖLÜMEEE

...

Minho motoru yavaşça durdurduğunda indim ve kaskı çıkartıp önümdeki kocaman AVM'ye baktım. Yüzümü buruşturdum ve "kalabalık yerleri sevmem ben" dedim. Minho Kaskını çıkarıp güldükten sonra "beni takip et" diyerek önden ilerlemeye başladı.

Sorgulamadan arkadan onu takip ettim. AVM'ye girmeden sola saptığında kaşlarımı çattım ve adımlarımı biraz daha hızlandırıp "nereye gidiyoruz?" diye sordum.

Omuz silkti. "Gittiğimizde görürsün" diyerek sorumu yanıtsız bıraktığında dudaklarımı büzdüm ve bileğime bakıp saati kontrol etti. Henüz yarım saat olmuştu, daha fazla olacağının farkındaydım ama bir şeyleri halletmek için bunu yapmak zorundaydım.

"Düşeceksin"

Aynı anda hem belimdeki eli hissedip hem de yana doğru yavaşça çekildim, bu sırada kaldırımı son anda fark etmiştim. Minho belimdeki parmaklarını sıkılaştırıp kafasını birkaç saniyeliğine bana çevirdiğinde burnu burnuma değdi fakat anında önüne döndü.

Beni düşmekten kurtarmış olmasına rağmen parmakları hala belimdeki yerini koruyordu ve ben kalbimin yavaşça hızlanmasını engelleyemiyordum. Yutkunup elimi Minho'nun belimdeki eline koydum ve yavaşça kendimden uzaklaştırdım. 

Belimi tuttuğunu yeni fark etmiş olacak ki hızla elini çekip kısaca özür diledi. Aramızdaki garip gerginliği umursamamaya çalışıp onu takip etmeye devam ettim. 

"Geldik"

Minho durduğunda kaşlarımı çatıp kaykay pistine baktım ve ona dönüp "ciddi misin?" dedim. Gülüp kafasını aşağı yukarı salladı ve yanımdan uzaklaşırken "beni orada bekle!" diye bağırdı. Gittiğinde derin bir nefes verip elimi kalbime götürdüm ve ne kadar hızlı attığına baktım birkaç saniye. 

Soğuk ve mesafeli davranmaya çalışırken bile ona çekiliyordum ve buna engel bile olamıyordum. Bakışları, gülümsemesi, gözleri, dudakları, burnu ve kalbi. Hepsine teker teker kapılmış gibiydim, ben denizin sakin sularında teknemle dolaşırken o sudaki hafif dalga olmuştu.

Hem güzeldi hem de tehlikeli, yavaşça durmazsa büyük bir dalgaya dönüşürdü ve beni yerle bir edebilirdi. Hayatım mahvolabilirdi. Ama zaten mahvolmuştum, ona çoktan kapılmıştım ve beni sürüklemesine izin veriyordum.

Derin bir of çekip önüme döndüm ve elindeki kaykay ile buraya doğru gelen Minho'yu gördüm. "Geldim" kocaman gülümseyip elindeki kaykayı yere bıraktı ve bana baktı tekrardan. Tek kaşımı kaldırdım ve "bunu asla yapmam" dedim.

O da benim gibi tek kaşını kaldırdı ve kafasını omzuna doğru eğdi. "O kadar kesin konuşma Hyunjin"

"Minho bak-"

"Hyung kelimesini bir ekleyip bir kaldırıyorsun"

Kafasını aşağı yukarı salladı, ardından oldukça ciddi bir şekilde gözlerime baktı. "Ya sürekli kullan ya da bırak"

Gözlerimi kaçırdım ve kuruyan dudaklarımı ıslattıktan sonra konuşmak için tekrar gözlerine baktım. "Kaykay kullanmayı bilmiyorum...Hyung"

Gözlerinde ve yüzünde tatmin olduğunu kolayca anlayabildiğim bir ifade oluştuktan sonra eliyle saçımı okşadı. "Hyungun sana öğretecek"

Hiç hoşuma gitmemişti. Bu cümle hiç hoşuma gitmemişti.

Kaykayı eline alıp bileğimi tuttu ve insanlardan uzak bir yere doğru çekiştirdi beni, geldiğimizde ise durdu ve kaykayı tekrardan yere bıraktı. 

apocalypse, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin