Day Nine

616 91 45
                                    

AY KİMLER GELMİŞ YİNE BEN GELMİŞİM

Emek verip 5 saatte falan bölüm yazdım size. Yaşasın.

Umarım beğenirsiniz, bende ödül olarak yorum ve oy isterim artık sona yaklaştık.

Bir yorumu çok görmeyin lütfen...

Neyse

Hadi bakim iyi okumalar.

...

08.16

"Bu saatten sonra çıkıp kızım seni evlatlık aldık mı diyeceğiz?"

Sadece tek bir cümle. Hyunjin olduğumu kavradığım zamandan bu ana kadar her şeyi sorgulamama neden olacak bir cümle. İçinde neden kelimesinin geçtiği tonlarca soruyu kendi kendime sorgulatacak bir cümle. Dün geceden beri küçüklükten itibaren bütün fotoğraflarımıza bakmama neden olan bir cümle. 

Gözüme gram uyku girmemişti. O kapının önünde beklerken Sae Jin değil de kendimin evlatlık olduğumu duymuş olsam bu kadar çok dokunmazdı bana belki de. Çünkü şöyle düşünürdüm; Demek bu yüzden sevmiyorlar beni, bu yüzden bu denli işkence gördüm, bu denli azara maruz bırakıldım.

Onların bir parçası  olmadığım için tüm bunlar, derdim. Ama durum tamamen farklıydı. Evin gözdesi evlatlık olan kişiydi ve buna inanmak çok zordu. Ne açıdan bakacak olursam olayım çok zordu.

Fotoğraflara bakmıştım, şimdiye kadar hiç bu kadar fazla incelememiştim belki de Sae Jin'in yüzünü. Onlar söylediği için mi bilmiyorum ama bana bile bizden farklı gibi geliyordu artık. Onu hiçbir zaman ablam olarak görmemiştim, şimdi ise bir yabancıdan farksızdı.

Bizim gözlerimiz inceydi, onunki ise büyük. Bizim ten rengimiz beyazdı, o ise biraz esmerdi. Ayrıca hepimizin saçı siyah kadar koyu bir renkken onunki kendimi bildim bileli açık kahveydi.

Bunların hiçbirine dikkat etmemiştim çünkü onunla minicik bile olsa ilgilenmiyordum, saatler önce ise odak noktam haline gelmişti.

"Neden...?"

Kendi kendime mırıldanıp derin bir nefes verdim ve yorgunlukla alnımı dizime yasladım. Kendime bile soramıyordum, zordu çünkü. 

Bileğimdeki saate bakıp Yavaşça yerden kalktım ve dolabıma doğru ilerledim. Hiç halim olmasa bile evde kalmaktan daha iyiydi okula gitmek. 

Sırtıma dikkat ederek formalarımı giydikten sonra kol çantamı aldım ve odamdan çıkıp aşağı indim. Etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek çıktım ve otobüs durağına doğru ilerledim.

...

Sınıftan içeri girince her zamanki gibi yerime oturdum. Hepsi beni büyük bir gülümsemeyle karşılamıştı.

"Hyunjin" Felix dudaklarını büzerek bana yanaştı ve kafasını göğsüme koydu. "Nerelerdeydin? Bir gün boyunca bu ikisinin flörtleşmesini izlemek zorunda kaldım."

Kaşlarımı kaldırıp Seungmin ve Jisung ikilisine baktım. Seungmin utangaç bir şekilde gülümserken Jisung yakasını düzeltti.

"Evet, bana dayanamadığı için ettiği çıkma teklifin kabul ettim."

Seungmin ona kötü kötü bakıp omzuna vurduktan sonra gülümsedim ve Felix'in saçlarını okşadım. "Konuyu tatlıya bağlamanıza sevindim, bir daha tartışmayalım çünkü çok gerici oluyor." 

Felix de kafasını aşağı yukarı sallayıp beni onayladığında ikili küçük mırıltılar eşliğinde beni onayladı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra Seungmin omzuma dokundu.

apocalypse, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin