13|Senden nefret etmeyeceğim.

1.1K 212 27
                                    

13|Senden nefret etmeyeceğim.

Gördüğüm o rüyadan sonra bir hafta boyunca kendime gelememiştim. Utançtan Jeongguk'un yüzüne bile bakamıyordum. Başıma gelen şey her ne kadar kendi iradem dışında gerçekleşmiş olsa da utanmaktan kendimi alıkoyabilmem imkânsızdı. Sadece düşüncesiyle bile kendimden o kadar fazla utanıyordum ki... İlk defa utancımdan dolayı ağlamak istedim. Nasıl olur da rüyamda kendimi ve Jeongguk'u o halde görürdüm? Jeongguk eğer bunu bilseydi belki de benden tiksinirdi diye düşünmeden edemedim.

Kendime sürekli olarak bunun üzerinde daha fazla düşünmemem gerektiğini söylesem de elimden bir şey gelmiyordu. Jeongguk'u ne zaman görsem aklıma o gece geliyor ve utancımdan dolayı kafamı kuma gömmek istiyordum.

O günden sonra Jeongguk'dan kaçmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Sabahları okula Jeongguk ile yürümek yerine babamdan beni okula bırakmasını istedim. Okuldan sonra etütlerim olduğu için zaten eve beraber yürümüyorduk, bu yüzden bu konuda herhangi bir sıkıntı yoktu ama okulda ne zaman Jeongguk'u görsem, o daha beni göremeden tabanları yağlayıp oradan uzaklaşıyordum.

Bu durum daha ne kadar sürecekti emin değildim ama yakın zamanda Jeongguk ile yüzleşemeyeceğimi biliyordum ve bu yüzden de elimden geldiğince ondan uzak durmaya çalışacak, bunu gittiği yere kadar götürecektim. En azından, gördüğüm rüya hafızamda silikleşinceye kadar.

Bu şekilde günler birbirini kovaladı ve ben her ne kadar Jeongguk'u çok özlesemde ondan uzak durmaya devam ettim. Bazı zamanlar okulda yanıma gelip sohbet etmeye çalışıyor ama benim boktan bahanelerimle yanından ayrılmam sebebiyle hatrımı sormaktan öteye geçemiyordu. Üzüldüğünü fark etmemem imkansızdı ama benim de elimden bir şey gelmiyordu.

Fakat, Jeongguk'dan uzak durmaya çalışmalarım, yaklaşık bir hafta sonra cumartesi günü odamın kapısı çalınıp içeriye Jeongguk girdiğinde son buldu.

İlk başta ne yapacağımı veya ne söylemem gerektiğini bilemeyerek ona baktım. Çekingen bir şekilde kapının önünde duruyor ve içeriye girmiyordu.

"Kusura bakma." dedi. "Haber vermeden geldim bir anda." Bir eli kapının kulpunda duruyordu sanki her an gidecekmiş gibi. "Müsait değilsen gidebilirim."

Ona müsait olmadığımı söyleyip gönderebilirdim ama o bana bu şekilde bakarken değil; sanki hayatı buna bağlıymış gibi gözlerimin içine bakarken bunu yapamazdım. Bu yüzden oturduğum yerden kalkıp, "Müsaitim." dedim ses tonumun beni ele vermemesini umarak. Çok gergindim. Gördüğüm rüyadan bir hafta sonra ilk defa Jeongguk ile adam akıllı yüz yüze geliyordum. Aklıma yeniden rüyamdaki sahneler doluştu ve kafamı duvara vurarak kırma isteğimi bastırmak zorunda kalarak yeniden Jeongguk'a baktım. Elimle sandalyemi gösterirken, "Otur istersen." dedim. "Ayakta kalma."

Kapıyı arkasından kapatıp sandalyeme doğru ilerlerken adımları çok çekingendi ve bunun sorumlusu da bendim. Kendisini yanımda rahat hissetmemesini anlayabiliyordum.

"Nasılsın?" diye sordu ilk önce. Konuştuğum kişi Jeongguk değil gibiydi. Sesi, tanımadığı biriyle konuşuyormuş gibi mesafeli ve çekingendi. Jeongguk'un karşımda iki büklüm olmasının sebebi bendim.

"İyiyim. Sen nasılsın?" diyerek karşılık verdim ben de.

İyi olduğuna dair bir şeyler mırıldanıp kafasını eğip elleriyle oynamaya başladı. Kendimi daha ne kadar kötü hissedebilirdim gerçekten bilmiyordum. Zamanı geriye alıp Jeongguk'dan hiçbir zaman uzak durmamış olmayı diledim.

"Neden benden bir anda uzaklaştın?" diye sordu bir anda bakışlarını ellerinden çekip bana odaklarken. Sesindeki hüzün ve hayalkırıklığı kendimden nefret etmeme sebep oldu. Çıkmazdaydım. "Yanlış bir şey mi yaptım?"

kâğıttan yüzükler ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin