Canım yanıyor. Ama kendimi kandırıyordum. Kalbim kanıyor. Görmemezlikten geliyordum. Duymuyorum. Anlamak istemiyorum.İnsan olduğumu bildiğim halde duygusuz, acımasız ve kalpsiz olmayı deniyorum.
Deniyorum...
Başarabiliyor muyum? Bilmiyorum.
Sonsuzluğun içinde süzülüyorum. Bir sürü ihtimalle boğuşuyor, Ruhum çekiliyor gibi hissediyorum. Ama her ruh çekilmesinde de hayata bir eyvallah çekip, üstüne bir de sigara yakıyordum...
Duygusuzum. Soğuk ve acımasızım...
Ama...
Bu dünyayı değiştirecek birini bulduğumu düşünmek istiyordum. Yanılıyordum belkide...
Çünkü Karanlık olan bu hayatta kimseyi yanımda göremiyordum...
Yiğit Çağlar....
Karanlık...
Gecenin bir yarısı giden arabanın arkasından bakmaktan başka bir şey yapmamıştım. Yapamamıştım.
Dakikalarca sokağın ortasında bekleyişimi Rıza abi bozmuştu.
" Gecenin bu vakti misafirlerimiz mi var?"
" Gittiler fakat hiç bir şey anlamadım Rıza abi."
Kolunu omzuna atıp kendine çekti ve omzumu okşadı.
" Yukarı çıkalım. Üşütme." Beni koluyla destekleyerek ilerledik ve yönümüzü binaya çevirdik.
Sessizce evin kapısını açıp girdiğimizde mutfak masasının başında kapıya sırtı dönük şekilde önünde bir kupa ile oturan Ayşen ablayı gördük.
"Ayşen abla sen de mi uyandın."dönmeden soğuk bir cevap verdi.
" Evet. Benim uykum hassas. İkiniz de yavaş zannettiğiniz adımlarınızın yönünü bile anlayabiliyorum."
Rıza abi ve ben de mutfağa geçmiştik. Rıza abi Ayşen ablanın yanına otururken ben ise iki tane daha kupa alıp içine kahveyi boşalttım. Sıcak suyu üstüne döküp çekmeceden çay kaşığını alıp kahveleri karıştırdım ve çay kaşığını lavaboya bıraktım.
Kupaları alıp birini Rıza abinin önüne bıraktım.
" Çok değişik. " Diyerek söze girdim ."Dün geldiğim okulda Yiğit'e yakınlaşmam herkes için büyük bir olay gibi görüldü. Dostu düşmanı kim varsa şuan gözleri benim üzerimde..."
" Yakınlaşmışa benzer haliniz bu ise yakınlaşmamış haliniz tank tüfek." Rıza abinin cümlesiyle hafifçe bir gülümseme ile karşılık verdim.
Ayşen abla ise kahvesinden kocaman bir yudum aldı ve konuşmaya başladı." Bu demek oluyor ki Yiğit Çağlar okulun tapılası bir varlığı olarak gören ve bundan rahatsız olanlar da var. Fakat bu okul eğitim için değil dolandırıcılık üstüne kurulu bir masa. Sponsoru olan şirketler bile nedense isimleri dışında var olan şirketler bile değiller..."
Ayşen abla ile uzun uzun birbirimizin gözlerine baktık. Sanki ikimiz de aklından aynı anda aynı şeyler geçiyor ya da aklımızdan geçirdiğimiz şeyleri gözlerimizle birbirimize aktarıyor gibiydik.
"Bunları kanıtlamak için güçlü deliller gerekli. Fakat Muharrem bu adı olup kendi olmayan şirketler için de bir şey düşünmüş olabilir... Bunca zamandır fark edilmemiş... şuan bunları söylesek bile elimizde kanıt olmadığı sürece dolandırıcılıkla suçlayamayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJANIN DEŞİFRESİ
RandomUfak bir ajanlık hikayesi... Asena ve Yiğit'in arasındaki geçen büyük aşk...