Yorgunluk kadar aslında zor bir şey yok gibi geliyor bana. Bedenen yorgunluk değil demek istediğim. Zihnen ruhen yorgunluktan bahsediyorum.
Sanki can çekişen ruhum istemiyordu bedenimi. Ya da ben böyle hissediyordum.
Hislerdi asıl yoran. Bitiren, bizi sonlandıran...
Elim tetikte kalbim seninle
Part 1
Eve varıp yatağa kendimi atmam bir oldu fakat hala aklım o çekmecenin içindeki kitaptaydı. Boş boş duvarı izleyip kafamda ne yapacağımı tasarlıyordum. Aklımın en uç köşesinde ise o gerizekalıyı düşünüyordum.
Düşünceleri bir kenara atıp aklıma gelen güzel bir fikir ile ayaklandım ve gardroptan siyah ne kadar kıyafet varsa üstüme geçirdim. Aynaya baktığımda ise resmen cenazeye gider gibi bir havam vardı.
Saçımı toplayıp siyah şapkanın arkasından geçirdiğim gibi özgüvenle aynaya bakıp şu cümlelerin dudaklarımın arasından dökülmesine izin verdim...
" Ben bitti demeden bitmeyecek. Şimdi hesap vakti."
Yiğit'in anlatımıyla
Oturduğum yerde uyku ile uyanıklık arasındaki o çizgideyken telefonuma gelen bir bildirim ile gözüm açık bir şekilde olan uykum sonlanmaştı. Aslında ruhum uyuyordu. Bedenim ise uykuya karşılık vermiyordu sadece.
" Kanka okulda babamın bana verdiği evrakları unuttum. Gel beni al sonra oraya geçelim."
Mesajı okumam ile cinler periler tepeme ağmıştı. Bu çocuğun unutkan beynine söve söve yazmaya başladım.
"Keşke kendini de unutsaydın beyin hücresini düzdüğüm;-) iki dakikaya ordayım bekletme yoksa sikerim tahtanı."
Mesajı yazıp koltuktan doğruldum ve instegrama girip Simge Poyraz ismini arattım. Baktığım hesapların hiç biri onun hesabı olmadığını fark edince kaşlarım çatıldı. Hem güzel hem de dövüşle uğraşan bir kız için fazla dikkat çekici bir özellikti bu. Düşüncelerim dudağımın kenarını kıvırmıştı.
İç çekerek telefonu parmaklarımın arasında tam tur attırınca kavrayıp ayağa kalktım ve kapıya yöneldiğimde hizmetçi araba anahtarı ve ceketimle belirdi.
"Buyrun Yiğit bey."
" Teşekkürler." Tam kapıyı açarken soru soracağını anladığım için konuşmaya devam ettim.
" Bir iki saate evde olurum Berk ile olucam. " Arkama bile bakmadan verdiğim cevapla kapıyı dengesiz bir şekilde sert vurup çıktım.
Arabanın kilidini uzaktan açıp telefona son kez bakmak için duraksadığımda anlam veremediğim bir numaradan bir mesaj gelmişti.
"Esenlik içinde bulunduğun herşey esaretini getirecek. Sadece biraz daha sabret çünkü kendi sonuna ayaklarınla bizzat kendin gideceksin. Acıma duygularının körerdiği o kalbin öyle bir acıyacak ki ölmek de yaşamak da çaren olmayacak. Kendini o araf da acı çeke çeke ne yapacağını bilemeyeceksin. Bekle..."
Mesajı okuyup iğneleyici gülümsemeyle baktım ekrana.
" Çocukça mesajlarla korkacağımı zannediyor isen yanılıyorsun. Kimsin nesin bilmeme gerek bile yok fakat karşımda isen saydıklarını bizzat zevkle sana yaşatırım. Şimdi o siktiğim telefonu bırak ya da bırakma kendine değer verdiğin belli bana gelmenden. Sevdim seni klavye bebesi;-)"
Gülümseyerek arabaya binip çalıştırdığım gibi sigaramı yaktım. Ara gaz vererek arabanın arkasının kaymasına izin verdim ve evin bahçesini tozu dumana katarak çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJANIN DEŞİFRESİ
RandomUfak bir ajanlık hikayesi... Asena ve Yiğit'in arasındaki geçen büyük aşk...