>Özür Dilerim<

35 4 0
                                    

İnsan insana bakarken anlar aslında herşeyi. Duruşunda, bakışında veya tavrında...

Ben sanırım bu yöntemlere göre değil de sesinin tonuyla tanımaya çalışırım. Gülmesindeki tonu, güzelim demesindeki tonu, sinirlenince konuşmasındaki...

O ona özel olan sesi sanırım beni cezbediyordu. Güçlü duran ama bastırılmaya çalışan duygularını  aktarıyordu bana sesiyle. Sesindeki bana güven verici hali beni hep huzurlu hissettiriyordu.

Güven gerçi benim için hassas bir konuydu.

Güven konusunda babama bile güvenmem diyen biriyim ki bir babam yok ortada. Ama ona içimdeki ses 'güven' diye bağırıyordu.

Özür Dilerim 

Asansördeki durumumuz içler acısıydı. Neden mi? Çünkü benim elim onun kulağında o ise  bir eli yan tarafımdaki duvarda, boyu uzun olduğu için ise eğilmiş canın yanmaması için uğraşıyordu.

Asansör kapısının önünde de Mehmet abi bize bakıyordu. Sanki yatakta basılmışız gibi bir hava vardı etrafta.

İkimiz Mehmet abiye bakarken Mehmet abi de kaşları çatık bir halde  bize bakıyordu.

Aniden elimi kulağından çekip onu ittim ve dışarıya çıktım. Mehmet abi dönüp bana bakmaya başladı. Birbirimize uzun uzun baktığımızda Yiğit'in bizim birbirimize olan bakışlarımızı anlamlandırmaya çalışıyordu.

Asansördeki duvara bakarak burnunu çekti ve asansörden çıkıp hiç bir şey olmamış gibi gitti. Bu çocuk gerçekten de kendini ne zannediyordu. İnsan olan durup bir babama açıklama ya da ne bileyim bir özür falan dilerdi. İçimden ona saydırırken biz  de gidişini izledik.

" Gelsene sen benimle." Kolumdan sertçe tutup okulun otoparkına tabi rica etse sürükleye sürükleye götürdü beni.

Canımın yandığını hissettikçe kolumu çeksem de bırakmıyordu. Sonunda durdu ve kolumu bırakmadan konuşmaya başladı.

"Simge sen ne yapıyorsun?"

"Herşey göründüğü gibi değ-"

"Kes Simge. O asansördeki haliniz neydi sizin? Ne o veliahtdan etkilenmeye mi başladın."

Dedikleri ile iyce sinirim bozulmuştu. Sinirle kolumu elinden kurtardım ve yüzüne öfke ile baktım." Asla ama asla benimle böyle konuşmazdın." Sadece o duyabilsin diye yanına yaklaştım ve sarıldım. Sinirle konuşmaya devam ettim.

"Görev ve işleyişi sizden öğrendiğimi hatırlamıyorum. Ayrıca dinleniyoruz."

Sonra ağlamaklı bir sesle duyulacak şekilde konuşmaya başladım.

"Baba herşeyi yanlış anladın bana eşek şakası yapmışlar. Lütfen arkadaşlarıma kızma onların tanışma şekli buymuş."

Ondan ayrıldığım da siniri gözlerinden anlaşılıyordu. Sonra o da ben gibi anlaşılsın diye konuşmaya başladı.

" Müdüre soralım bakalım bu eşek şakalarının cezası ne olacakmış diye hadi gidelim."

Mehmet abi önüne beni geçirip yürümeye başladık. Müdürün kapısına gelince kapıyı tıklattım. Fakat ses gelmiyordu. Kapıyı açtığımda odada kimse yoktu.

" Burada yok. Napacağız."

"Müdür yardımcısının odasına gideceğiz. Hadi." O yürümeye başlayınca tam kapıyı kapatacakken masanın üzerinseki telefonum gözüme takıldı. Demek ki burada bırakmıştım.

AJANIN DEŞİFRESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin