Her adımında ayağının altında ezilen yaprakların hışırtısı sessiz ormanda yayılıyordu. Yeonjun içi rahat etmediği için mesajda kalmayıp bir de aramış ve Taehyun onu bir de o şekilde ikna ettikten sonra ormandaki yürüyüşüne kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Nereye gittiği hakkında bir fikri yoktu. Ay ışığını izliyor ve ayaklarının onu rastgele bir yerlere götürmesine izin veriyordu. Kurt ulumalarının ve baykuş seslerinin yankılanışını dinledi. Ormanı seviyordu. Üstelik geceyken daha da güzel oluyordu. Çocukluğunda edindiği bir alışkanlık olsa gerekti çünkü annesiyle saat fark etmeksizin ormanda gezinirdi.
Gülümsedi ancak gülümsemesi buruktu. "Seni özledim." dedi yan tarafındaki boşluğa bakarak. Sanki annesi oradaymış gibi gülümsedi. "Şurada düştüğümde çok gülmüştün." eliyle solundaki ağacı işaret etti ve güldü. "Sonra bana güldüğün için sana küsmüştüm ve bir gün boyunca seninle konuşmamıştım." tekrar yanındaki boşluğa döndü. "Bunun son olacağını bilsem hiç susmazdım." adımları durdu ve boşluğa bakarken yutkundu. Ellerini boşluğa uzatıp sarılmak istedi ancak kolları kendi bedenine sarıldı ve acıyla gülümsedi. Gözlerini yumdu.
"Keşke burada olsan." dedi fısıltıyla. Sesi titredi. "Burada olsan her şey çok farklı olurdu." ağlayacak gibi hissettiğinde birkaç saniye sessizleşti ve etrafı dinledi. Ardından yutkundu ve bir şey söyleyecekken ileriden gelen çatırtı sesiyle gözlerini açıp etrafına baktı. Kollarını kendinden çekti ve etrafında dönerek ormanı inceledi. Hayvanlar susmuştu, hiçbir yaşam belirtisi yoktu ancak ona yaklaşan adım sesleri duyuyordu. Dişlerini çıkardı ve elini olası bir şeyde kendini koruyabilmek için boşluğa uzattı.
Ne olacaksa olsun diye düşünmeye başladığından kaçmak yerine adım sesine doğru ilerlemeye başladı. İlerledikçe ilerledi. Adım sesleri de durmadı, ona doğru gelmeye devam etti. Hızlandıkça sese yaklaşıyordu. Ormanı saran sisin içinden geçerken düşme sesi yankılandı ve hızını kullanarak sesin geldiği yere koştu.
"Beomgyu?"
Beomgyu yere çökmüş, yaprakların arasında karşısındaki boşluğu izleyerek oturuyordu. Şoka girmiş gibiydi ve üstü başı yırtık içindeydi. "Ne oldu?" Taehyun'un sesi yumuşadı ve Beomgyu'ya yaklaşmaya başladı. Yaklaştıkça sis yüzünden engellenen görüşü netleşiyordu. Bir adım daha attı ve gördüğü şey yüzünden adımları durdu. Ağzı ve elleri kan içindeydi. Ağzından damlayan kan üzerine de akıyordu ve gözlerindeki damarlar belirgindi. Normalde de belirgin olan mor damarları bu sefer onu korkunç gösteriyordu.
Taehyun olanı anladığında ellerini Beomgyu'ya uzatıp önüne çömeldi. "Sorun yok." sesi öyle yumuşaktı ki, Beomgyu'yu ürkütmemek için kıpırdamıyordu bile. "Beomgyu." Eli Beomgyu'nun koluna değdi ve Beomgyu korkup saniyesinde geri çekildi. "Tamam...tamam dokunmuyorum." Beomgyu titriyordu. Kan içinde kalmış ellerine baktı şokla.
"Bana bak Beomgyu. Benim bak, Taehyun." bakışlarını kendine çevirmesi için Beomgyu'ya doğru konuşsa da Beomgyu ellerini izlemekten alıkoyamadı kendini. "Taehyun." sesi hissizleşmiş gibi çıkarken, en sonunda gözlerini Taehyun'un endişeli bakışlarına dikti. "Buradayım, sorun yok." Taehyun ise hala onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Kontrolü kaybettim." O an donuk yüzünü acı bir ifade kapladı ve sesi ağlayacak gibi çıktı. Ellerine baktı ve tam o sırada Taehyun kollarıyla Beomgyu'yu kendine çekti."İyisin."
"Taehyun." ağlamaya başlamıştı.
"Senin suçun değildi."Beomgyu ve Beomgyu gibilerin onlar gibi olmadığını biliyordu. Onlar için her şey çok daha zor ilerliyordu. Kontrolü sağlamaları, adapte olmaları kolay olmuyordu ve kontrol onlarda sansalar da bir anda her şey çığrından çıkabiliyordu. Yaş ya da zaman fark etmiyordu. Orta yaşlarında olsalar bile bazı anlarda kendilerine engel olamıyorlardı. Büyü kısmında da işleyiş böyleydi. Bazı zamanlar istemeden yaptıkları şeyler oluyordu.
"Ben canavarım." gözyaşları yanaklarından Taehyun'un Beomgyu'yu sıkı sıkı sarmış kollarına düşüyordu. "Değilsin."
"Canavarım."Eliyle Beomgyu'nun saçlarını okşadı.
"Senin suçun değildi."
"Canavarım...iğrenç biriyim."
"Bunların hiçbiri değilsin."
"Tam bile değilim."Taehyun'un kaşları çatıldı. "Yarım bir ucubenin tekiyim." Beomgyu acıyla güldüğünde Taehyun tutuşunu sıkılaştırdı. "Sana bir şey olmadı değil mi?" aniden aklına gelenle kollarını çekti ve Beomgyu'nun bedenini kontrol etti. "Canavarım." bu sırada Beomgyu fısıltıyla aynı şeyi söyleyip duruyor ve ağlıyordu. Titremesi arttı. Ellerine baktıkça titriyor ve çıldıracak gibi gözüküyordu.
"Bakma onlara tamam mı? Halledeceğiz. Hemen halledeceğim."
Taehyun üzerindeki ceketi çıkarıp Beomgyu'nun omuzlarına bıraktı ve tişörtünü de çıkarıp bir parçasını yırttıktan sonra önce Beomgyu'nun ellerini ardından ağzını sildi. O bunları yaparken Beomgyu dolu gözleriyle onu izliyordu. "Gittiler gördün mü? Temizsin bak."
Beomgyu ellerine baktı. "Temizsin."
"Haklılar değil mi?" Beomgyu'nun fısıltısını duydu. "Ne konuda?"
"İğrencim." Beomgyu'nun yüzüne yerleşen gülümsemeyi ve ona zıt olarak gözünden akan yaşı izledi. "Haklılar demiştin."İçini öfke kapladı. Çatık kaşlarıyla Beomgyu'nun çenesini tuttu ve kafasını kaldırıp kendisine bakmasını sağladı. "Değiller." dedi gözlerinin içine bakarak. "Hiç kimse haklı değil."
Beomgyu'nun gözlerinin büyüyüşünü izledi. Göz çevresi eskiye dönüyordu ve dişleri artık belirgin değildi. "Taehyun." Beomgyu yüzünü buruşturduğunda endişelenip ona doğru yaklaştı. "Ne o-" Beomgyu bir anda yana eğilip kusmaya başladığında eli sırtını buldu ve olayı idrak bile edemeden kendini sırtını sıvazlarken buldu.
Beomgyu kusarken de ağlamaya devam ediyordu. Taehyun Beomgyu'nun yüzüne yapışan saçlarını kenara çekti ve sırtını sıvazlamaya devam etti. "İğrenmiyorum rahatça kus." Beomgyu'nun kendisini kastığını biliyordu. Kendini rahat bırakıp rahat rahat kusmaya başladığında, kusmayı bıraktı ve Taehyun o sırada tişörtünden bir parça daha koparıp ağzını sildi.
"İyi misin?" Beomgyu kafasını iki yana salladı. "Bilincin yerinde mi? Kim olduğumu biliyorsun değil mi?" bu sefer de kafasını aşağı yukarı salladı. "Aferin sana." Beomgyu'nun bakışları kaymaya başlarken, halsiz düştüğünden kolu yanına doğru düştü ve o sırada Taehyun Beomgyu'yu sırtına alıp ayağa kalktı.
"Lütfen benden nefret etme." dedi fısıldayarak. Bunu demesiyle Taehyun henüz bir adım atmasına rağmen durdu. "Etmeyeceğim." başka bir şey söylemedi. Beomgyu kafasını omzuna yasladı ve Taehyun eve doğru ilerlemeye başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/332862566-288-k227875.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tongue tied • taegyu
Fanfictionsafkan vampir taehyun ve nefret ettigi melez sınıf arkadası beomgyu