13

3.4K 471 118
                                    

"Günaydın." omzunun üstünden gelen ses ve yüzüne değen nefesle sıçrarken bir anda masasına bırakılan minyatür süpürgeye baktı. Anlam veremediği için afallarken, yan tarafındaki hareketliliğe bakma ihtiyacı hissetti ve kafasını yanına çevirir çevirmez Taehyun'un gülümseyerek yanındaki sandalyeyi çekip yerine yerleştikten sonra kendisine baktığını gördü.

"Günaydın?" dedi şaşkınlığını korurken. Eliyle masasının üstündeki süpürgeyi işaret etti. "Bu ne?"

Beomgyu'nun bakışları çok kısa bir anlığına yeniden süpürgeye yönelse de, bakışları süpürgeden çekilip kendisini bulduğunda Taehyun'un gülümsemesi genişledi ve Beomgyu bir kez daha şaşırdı. Taehyun'un gülümsemesi süpürgeden daha şaşırtıcı gelmişti.
"Yüz kaslarına bir şey mi oldu senin?"
"Ne demek o?"
"Gülümsüyor gibisin."

Taehyun gözlerini devirdi. "Gülümsüyorum çünkü." an be an Beomgyu'nun gözlerinin büyüyüşünü izledi keyifle. Biraz da üzüntü ve suçluluk hissediyordu. "Süpürge yaptım sana." Gülüşü yavaş yavaş silinirken, durgunlaştı ve mahçubiyetle baktı Beomgyu'ya. "Büyüğünü beceremediğim için minyatürünü yaptım."

Beomgyu süpürgeyi aldı ve incelemeye başladı. "Kara kedi de bulduk mu tam büyücü oluyorsun." Taehyun'a bakarken göz devirdiği sırada Taehyun teslim oluyormuşçasına ellerini iki yana kaldırdı ve güldü. "Şaka yaptım."

Bu sırada Beomgyu avucunun içindeki çalıdan yapılmış süpürgeyi incelerken gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Bunu yaparken Taehyun'un yüzünün aldığı şekli hayal edebiliyor oluşu yüzünden her şey çok daha komik geliyordu. Taehyun'a baktı. Hevesle kendisinden bir şeyler söylemesini bekliyordu. "Ruh halindeki değişimler beni ürkütmüyor değil." dedi Beomgyu sessizce. Taehyun'un duymaması için çaba sarf etmedi. Aksine sessiz söylese de onun duymasını istedi.

"Beomgyu şey," Taehyun sıkıntıyla elini ensesine attı ve bir süre düşündü. Bir şey söylemeden önce doğru kelimeleri seçmeye çalışıyor gibi bir hali vardı. "Geçen gün için özür dilerim." önceden orada olan korkunç ifadesi yoktu. Öfkeli değildi. Aksine belki de korkulması gerekecek kadar sakindi.

"Önemli değil." dedi gözlerini bir saniye bile Taehyun'un gözlerinden çekmeden. "Burnumu sokmamalıydım sanırım." Taehyun reddetmek adına kafasını iki yana salladı. "İyi bir amacın vardı, suçlama kendini. Ben hayvanlık ettim."
"Taehyun olduğuna eminiz değil mi?"

Taehyun güldüğünde Beomgyu da güldü. Taehyun'u gülerken görmek farklı hissettiriyordu. "Annemin melez arkadaşları vardı." dedi bir anda sanki bir soru sorulmuş da cevaplıyormuş gibi. Beomgyu süpürgeyi masaya bırakıp vücudunu tamamen Taehyun'a döndürdü. Taehyun'un gülümsemesinin kırgın bir gülümsemeye doğru kayışını izledi.

"Senin gibi büyücü olan biri vardı. Çocukken neredeyse annem kadar sık görürdüm onu. Annemle epey yakınlardı ve çok iyi anlaşırlardı." gözlerinin dolmaya başlamasıyla Beomgyu ellerini Taehyun'un yumruk yaptığı ellerinin üzerine yerleştirdi. "Anlatmak zorunda değilsin Taehyun." dese de Taehyun kafasını tekrar salladı. "Anlatmam gerek."

Üstelemedi. Anlatmak istediği her halinden belli olduğu için geri çekilip ona fırsat tanımak istedi.

"Annem çiçekleri çok sevdiğinden arkadaşı bir bahçe dolusu çiçek hediye etti. Tabi çiçekler solunca annemin üzülmesini de istemedi. Bu yüzden çiçekler solmasın diye onları büyüledi ve annem var olduğu müddetçe çiçeklerin solmadan bahçemizde yaşayacaklarını söyledi."

Bahçemiz der demez Beomgyu'nun kaşları çatıldı ve Taehyun bunu fark edince gülümsedi. "Evet o gittiğimiz yer eski evimiz." hiçbir şey söyleyemedi. Yalnızca yutkundu ve burukça Taehyun'a baktı. "Annem öldüğünde çiçekler birer birer yok oldu. Geri gelmeyeceğini biliyorum, hep biliyordum ama yine de o bahçeyi çiçeklerle dolu gördüğümde bir umut döndüğüne inanmak istedim."

O an Taehyun'un o günkü yüz ifadesini hatırladı. Bakışlarındaki acıyı unutabilmiş değildi. Baş parmağıyla Taehyun'un elini okşarken Taehyun'un bakışları kısa bir anlığına ellerine indi. Gözleri dolu olsa da hala bir damla yaş düşmemişti. "Bağırdığım için tekrar özür dilerim."
"Bana bak."

Aldığı cevapla bakışları yeniden Beomgyu'yu bulurken, Beomgyu gülümsedi. "Önemli değil, tamam mı? Geçti gitti." her ne kadar önemli olmadığını söylüyor olsa da, Taehyun o gün Beomgyu'nun yüzünün aldığı hali hatırladıkça suçluluk hissi yüzünden kendine yükleniyordu.

"Süpürge için teşekkür ederim, en yakın zamanda sana bir pelerin getireceğim." Taehyun kahkaha atarken, Beomgyu da gülmeye başladı. Nedenini bilemese de Taehyun'u güldürmeyi sevmişti. Gülmek ona yakışıyordu ve farkında olmasa da gülüşüyle karşısındaki kişinin içini ısıtıyordu.

"Beomgyu?" gözlerinin önünde bir çift el sallanmaya başladığında afallayarak başını salladı ve "Hm?" dedi. "Daldın gittin?"
"Bir şey düşünüyordum da." Taehyun meraklı bakışlarla süzdü Beomgyu'yu. "Ne düşünüyordun?"
"Önemli bir şey değildi."
"Taehyun sevgili yaptım!"

Hueningkai koşarak sınıfa daldığında Beomgyu korktuğu için sıçradı ve bu sırada Taehyun gözlerini devirdi. "Kimmiş söyle de senin yüzünden delirmeden önce gidip ayırayım."

Hueningkai gözlerini devirip Taehyun'un kafasına vurdu ve koluna girip sırasından kaldırdıktan sonra kendisiyle beraber sınıfın çıkışına sürükledi. O kısacık anda Taehyun Beomgyu'ya baktı ve acı çekiyormuş gibi davrandığında Beomgyu güldü.

Sınıfta tek kaldığında masasındaki süpürgeyi aldı ve gülmeye başladı. "Salak çocuk." dedi kendi kendine işaret parmağıyla süpürgenin üzerini okşarken. Taehyun'dan böyle bir hediye almayı beklemezdi. Üstüne üstlük oturup hediye yapabilmek için çaba sarf etmesini hiç beklemezdi. Ancak yapmıştı. Taehyun kendisinden beklenmeyen şeyler yaparak onu şaşırtıyordu.

"Günaydın! Oha süpürge mi lan o?"

Aniden gelen sesle sınıf kapısına baktığında Jooyeon'un içeri girdiğini gördü. Kolunu omzuna attığından Jiseok da onunla beraber içeri girmek zorunda kalmıştı ve şimdi ikisi de şaşkınlıkla süpürgeye bakıyordu. Bir iki adımda Beomgyu'nun sırasının önüne geldiklerinde, bir süpürgeye bir Beomgyu'ya baktılar.

"Nereden buldun bunu?" dedi Jiseok merakla. "Taehyun yapmış." ikisinin de gözleri hayretle açıldığında gülmeden edemedi. Taehyun herkesi şaşırtıyordu. "Kesin hepimiz ölüp gideceğiz."
"Dünya tersine doğru dönmeye başladı kesin."

İkisinin kendi arasında kurdukları cümleler Beomgyu'yu kahkahalara boğarken, Taehyun ve Hueningkai ikilisi yeniden sınıfa girdi. "Günaydın." nazik görünmeye çalışarak ikisine selam verdiğinde, onlar da gülümsedi ve karşılık olarak "Günaydın." dedi.

Çok geçmeden sınıf dolmaya başlarken, Jiseok ve Jooyeon bu konuşmanın devamının olacağını belirterek kendi sınıflarına döndü ve Taehyun Hueningkai'yi kovduktan sonra sırasına yerleşti. Beomgyu'nun kendisini izlediğini bilmeden defter ve kalemini çıkardı sakinlikle. Yani en azından Beomgyu iyi gizlenebildiğini düşünmüştü. "Biraz daha beni izlersen aşık olduğunu düşüneceğim." dedi yarım gülümsemeyle. Bunu der demez Beomgyu gözlerini üzerinden çekti ve Taehyun güldü.

O günün ardından ikisinin arasındaki ilişkide gözle görülür değişiklikler yaşanmaya başladı ve Beomgyu bundan hiç de şikayetçi sayılmazdı.

tongue tied • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin