18

3.1K 451 107
                                    

"Her çiçeği aradığımız çiçek sanıp koparmaya çalışma artık." Taehyun göz devirip ayağa kalktı ve toprak bulaşmış ellerini temizledi. "Pembe işte bunlar da."
"Bir sürü pembe çiçek var Taehyun."
"Hangisi olduğunu nereden bileyim o zaman ya?"
"Dersleri azıcık dinlesen bulurdun hemen."

Beomgyu'nun dibine girip gözlerinin önüne düşen saç tutamını geriye doğru taradı. "Gözümü üzerinden çekemiyordum Beomgyu'cuğum. Kusura bakma derse odaklanamadım." Beomgyu tek kelime etmeden yutkundu ve Taehyun'un eline vurup elini çekmesini sağladı. "Git de şuralara bak." azarlar gibi konuştuğunda Taehyun kafasını salladı ve arkalarında kalan bölgeye ilerledi.

Annesine yardım işini beraber üstlendikleri için ev işleri çabuk bitmiş ve Taehyun zaman kaybetmeden beraber ormana gitmeyi teklif etmişti. Ödevlerine düşkün biri sayılmazdı bu yüzden bunu sadece bahane olarak kullanıyordu.

Eğilip yerdeki çiçeklere yakından bakmaya başladı. Ayırt edene kadar bir şeyleri koparması Beomgyu tarafından yasaklandığı için elini sürmeden sadece inceliyordu. "Beomgyu bunlar da benziyor."
"Geliyorum."

Beomgyu kendi önündeki çiçekleri bırakıp Taehyun'un yanına ilerledi. Süreyi tam olarak hatırlamasa da uzun bir süredir ormandalardı. Hava kararıyordu ve Beomgyu bir an önce gitmek isterken Taehyun hiç oralı gibi görünmüyordu. "Bulmuş muyum?" birkaç adımda Taehyun'un yanına ulaştı ve tıpkı onun gibi eğilip çiçeğe baktı. "Doğru."

Taehyun sevinçle kafasını kaldırıp Beomgyu'ya baktı. "Oha bulmuş muyum harbiden?" gülümsemesi bulaşıcıymış gibi Beomgyu'ya geçtiğinde güldü ve kafasını salladı. "Bulmuşsun."
"Yetenekli bir çocuğum ben."
"Havalanma hemen."
"Bozma moralimi."
"Tamam demedim bir şey."

Beomgyu elini uzatıp çiçeği koparacağı esnada Taehyun birden elini Beomgyu'nun elinin üzerine yerleştirip durdurdu. "Sessiz ol."
"Ne oldu?"
"Dur Beomgyu."

Beomgyu söylendiği gibi sessizleştiğinde Taehyun etrafına bakmaya başladı. "Çiçeği boşver Beomgyu, gidelim." Beomgyu kaşlarını çattı. "İki saniyemizi almaz Taehyun bekle biraz."
"Beomgyu gidelim ded-"

Taehyun'un sözü yarıda kesilirken üstüne atlayan beden tarafından yakasından tutuldu ve kendini bir anda yerde buldu. "Beomgyu!" yerden kalkar kalmaz gözleri Beomgyu'yu aramaya başladığında ileriden gelen çığlık seslerini duyar duymaz koşmaya başladı. Önüne çıkan ağaçları birer birer geçti ve Beomgyu görüş açısına girer girmez ona doğru koştu. "İyi misin?"

O Beomgyu'yu kontrol ederken Beomgyu da onu kontrol ediyordu. "Bir yerine bir şey oldu mu?"
"Bir yerine bir şey oldu mu?"
"Ben iyiyim Taehyun."
"Ben de iyiyim."

Beomgyu'nun endişeli bakışlarını görür görmez gülümsemeye ve Beomgyu'u rahatlatmaya çalıştı. "Sorun yok tamam mı? Korkacak bir şey yok."
"Çiçeği de alamadım zaten."

Taehyun birden gülmeye başladığında Beomgyu kaşlarını çattı. "Ne gülüyorsun?"
"Güvende olmadığımız her şekilde belliyken tek derdinin çiçek oluşu komik geldi sadece."
"Başka dertlerim de var."
"Ne gibi canım?"
"Sen."

Gülümsedi ve elini Beomgyu'nun yanağına yerleştirdi. "Beni dert etme sen."
"Gerçekten çok romantiksiniz."

Aniden arkalarında duydukları sesle ikisi de arkasını döndü. "Ben de birkaç gündür Yohan nerelerde özledim diyordum tam." Taehyun alayla konuştuğunda Yohan samimiyetten uzak bir şekilde güldü. "Çok mu özlettim?"
"Burnumda tüttün."

Yohan adım adım onlara yaklaşırken Taehyun elini Beomgyu'nun önüne koydu ve Beomgyu'yu geriye itti. "Bilsem daha erken gelirdim."
"Derdin ne söyle de gidelim."
"Derdim tam olarak arkanda duruyor Taehyun."

tongue tied • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin