7 : stars

163 15 22
                                    

"hayır, sadece arkadaşça bir sarılmaydı diyorum. her gün yapıyoruz zaten, siz görmüyorsunuzㅡ" sunwoo saphire'ye kendini açıklamaya çalışırken kevin araya girmişti. "izni olmadan yerimden kalkmam diyen sen, değil miydin?"

"izin aldı." dedi sumi sessizce, "ben sarıldım ona, her şeyi büyütmeyin."

sangyeon pizzaları önlerine koyarken bir yandan da ah vah diye söyleniyordu, haknyeon sonunda odasından zahmet edip gelmeyi başardığında hepsi yemeye başlamıştı.

cuma akşamı olduğu için herkes sabah okulda yorulmuştu o yüzden bugünlük eğlenmeye kalkmayacaklardı, hepsinin erken saatte uykusu gelmişti. sangyeon ve jacob bütün yol boyunca araba kullandıkları için en çok uyumayı hak edenler onlardı.

pizzalarını yer yemez odalarına dağılmışlardı, sumi arkadaşları sıkılmasın diye ebeveyn odasındaki oyunları belki oynarlar diye odalarına koymuştu ama hiç kimse telefonunun başından ayrılıp almaya bile yeltenmemişti.

"kitap okumak ister misin?" diyerek kitabı sunwoo'ya uzattığında memnuniyetle kabul ederek telefonunu yan tarafa koymuştu. "yorgun musun?"

"hayır." dediğinde sunwoo heyecanla sordu, "yürüyüş yapalım mı?"

"sen yorgun, değil misin? bütün bavulları taşıdın." dediğinde sunwoo kafasını iki yana salladı ve kızın kafasına yanına aldığı yedek, kahverengi beresini geçirdi. kendinde de beyazı vardı.

sumi'nin elini tutup gizlice dışarı çıkardı, diğerlerinin onlara dahil olmasını istemiyordu. "sangyeon ve diğerlerini çağırmayacak mıyız?"

"tanrım, cidden. sangyeon'u o kadar mı çok seviyorsun?"

"tam ideal tipim."

"değiştireceğim o ideal tipini, göreceksin."

sumi'yi elinden sürüklerken gelirken gördükleri gökyüzünü izleme alanına gelmişlerdi, yıldızlar çok net gözüküyordu, muhtemelen şehirden oldukça uzakta olmalarındandı.

"çok güzelsin." kendisini çeken sunwoo'yu görünce nedensizce gülümsemişti sumi. kendini güzel ve değerli hissediyordu sunwoo sayesinde.

"yıldızları çek." diyerek kamerasını havaya doğru kaldırması için elini elinin üzerine koydu ve sunwoo'nun kalbinin hızlı atmasına neden oldu.

"elini tutabilir miyim?" dediğinde sumi hemen ellerini ayırdı ve gülümsedi, "ne zamandan beri izin istiyorsun?"

"seni rahatsız hissettirmemek için."

"izin aldığında daha rahatsız oluyorum." demişti kız çünkü eskiden ne yapsa bir şey dememişti ve bir anda izin almaya başlaması gerçekten onun ne kadar temkinli olduğunu hatırlatıyordu sürekli.

sunwoo sumi'nin ellerini sıkıca kavradığında ikisinin de yüzleri kızarmıştı ve deli gibi kalpleri atıyordu.

"sanırım, ideal tipimi değiştirmeye çalışmakta gerçekten başarılı oluyorsun."

ikisi de uzun bir süre sessiz kaldı ve sadece yıldızları izlemeye devam ettiler, konuşmasalar da mutlu hissediyorlardı.

"kahvaltıda ne istersin?" dedi sumi, gözlerini sunwoo'nunkiyle birleştirirken, gözünün içine gökyüzündeki yıldızlar mı yansımıştı yoksa gözlerinde gerçekten yıldızlar mı vardı diye düşünmüştü kız.

"omlet?" kız kafasını sallayarak sunwoo'yla ellerini ayırdı ve önden önden eve gitmek için yürümeye başladı.

içeri girdiğinde karşısına çıkan ilk kişi eric olmuştu, arkasından giren sunwoo'yla ikisine baktı ve gözlerini devirdi. "insan bizi de çağırır."

"randevumuza neden seni çağıralım?" diye karşılık veren sunwoo'ya saphire kafasını sallayarak baktı. "tek taraflı randevu herhalde."

"o kadar mı umutsuz görüyorsunuz ya beni?" diyerek laf dalaşına girişirlerken sumi çoktan odasına kaçmıştı ve yüz bakımını yapmak için hazırlanmıştı.

yüzünün hâlâ kızarık olmasına inanamıyordu, her ne kadar soğuktan olduğunu düşünse de sunwoo'nun yüzünden de olduğunu gayet iyi biliyordu.

sunwoo kapıyı tıklattığinda gelmesini söyledi ve kendisi banyoya gitmek için hazırlandı. yüzünü yıkayıp kendini sakinleştirmeye çalıştı, uzun bir süre boyunca da banyodan çıkamadı çünkü kalp atışları normalinden hızlıydı.

sorun değil, sorun değil, sorun değil diyerek odasına tekrardan girmiş ve en yakın arkadaşına hiçbir şey demeden yanına yatmıştı.

sunwoo | vlog !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin