"kulaklarının üşümemesi için bu kedi kulaklı şapkayı aldım, bunlar eldiven, ayrıca ellerin çatlarsa diye krem de aldım... yapboz sevdiğin için onu da aldım, birlikte giyeriz diye çift pijaması, maid-sama'nın mangasınıㅡ" sumi odasının ortasına ortasına oturmuş sevgilisinin elindeki kocaman kutunun içinden çıkardığı hediyelere teker teker bakıyordu ama neden bu kadar zahmete girdiğini de anlamış değildi.
"kim sunwoo, biraz abartmadın mı? her sene bir tane hediyeyle yetinirdim ben, bunlar bana bir ömür yeterㅡ" dediğinde sunwoo kaşlarını kaldırarak kızın çenesinden tuttu, "her sene birlikte olacağız o zaman?"
"şey, evet. ayrılmazsak yani." dediğinde sunwoo kıkırdadı ve gözlerini kaçıran sumi'nin yanaklarına dokundu. "ayrılmayız. böylece her sene sana bir sürü hediye getiririm."
"çok fazla hediye, abartı dedim."
"abartıları severim."
"ben sevmiyorum belki."
"sevdiririm."
ikisi de inatla birbirine bakarken sumi aklına bir şeyin gelmesiyle yerinden sıçrayarak odasından çıkmıştı. sunwoo ise sessizce onu takip etmek için yerinden kalktı ve yanına kedi kulakları olan şapkayı da aldı.
sumi fırından kurabiyelerini çıkarırken bir yandan da söyleniyordu, "az kalsın yanacaktı, senin yüzünden sunwoo." sunwoo gülümsedi ve arka saçlarını karıştırdı, "benim için mi onlar?"
"babam için." diyen kıza gözlerini devirerek baktı, "ciddi misin?"
sumi gülümsedi ve onu umursamadan yoluna devam etti, kalp şeklindeki kurabiyeleri tabağına koyarken bir yandan da gece hazırladığı çikolataları dolaptan çıkarmıştı. tam o sırada mutfağa su içmek için giren babasıyla göz göze gelmiş ve gülümsemişti. "sunwoo, sen de mi buradaydın?"
sunwoo kafasını sallayarak onaylamış ve sevgililer günü olduğunu belirtmişti, "gençlik ne güzel." diyen babasının yanına gitmişti sumi, çikolatalarından ona da verip gerisini sunwoo'nun eline tutuşturmuştu.
"kurabiyeler sadece benim için sanırım baba." diyerek gülümsemişti sunwoo. sumi bu yaptığına sinir olsa da fazla kurabiye yapabilecek zamanı bulamamış ve çok az yapmak zorunda kalmıştı bu yüzden de sadece sunwoo'ya verecekti. "üzgünüm baba." diye ekleyen kıza babası sorun olmadığını belirtse de üzgün surat yapmıştı. "annem yapsın sana." demiş ve babasını mutfakta tek başına bırakmıştı.
"babamıza karşı çok kaba değil misin?" diyen sunwoo'ya sertçe baktı, "benim babam."
ikisi de birbirlerine dik dik bakmayı bırakıp gözlerini kaçırmıştı, sumi masasının üstündeki kutuyu sunwoo'ya uzattı. uzun zamandır almak istediği kulaklığı kutudan çıkarırken çok mutlu görünüyordu. "nereden bildin?" dediğinde kız sessizce gülümsedi, "changmin'e demişsin geçen sene."
sunwoo gülümsemekten kendini alıkoyamamış ve aldığı kedi kulaklı şapkayı sumi'nin kafasına takmıştı. aniden taktığı için saçları biraz bozulsa da gülümseyerek geri çekilmişti sumi. yüzünün kızarıklığı her şeyi belli ediyordu, "ah, senin için bere örmüştüm."
"baban aldı sanıyordum."
"şaka yapmıştım." dediğinde kız da onun kafasına geçirmişti siyah bereyi, sonra da yanağına küçük bir öpücük kondurmuştu. sunwoo heyecandan olduğu yerde dümdüz kalırken sumi yaptığı kurabiyelerden birini yemesi için sevgilisine uzattı.
sunwoo elleriyle yüzünü kapattı ve odanın köşesine doğru ilerledi, ilk defa böyle kızardığını hissediyordu. "k-kedi kulakları...çok yakıştı."
sumi de donup kalırken ne diyeceğini bilememiş bomboş bir şekilde duvara bakmıştı. "t-teşekkür ederim."
ikisi de bu kadar utanırken ne yapacaklarını bilemeyen iki insana dönüşüyorlardı. "aldığın mangayı okuyayım." diyerek elindeki manga setiyle odasında bulunan koltuğa ilerledi sumi.
utançtan mangayı da okuyamıyordu ama en azından yüzünü kapatabiliyordu.